Savaş oyunu: BUĞDAY TANELERİ

A -
A +
Aşağıdaki yazıyı Dr. İbrahim Pazan'ın web sitesinden aldım.
"1400 yıl önce yaşanan ve çok değişik versiyonları anlatılan bir hesap hikâyesi var.
En ilginç ve karmaşık oyunlardan olan satranç, 6'ncı yüzyılda Hindistan'da ortaya çıkan ve bir savaş oyunu olan 'çaturanga'ya dayanır. Bu oyunda kullanılan zar zamanla ortadan kalkmış ve şans faktörü yerini, bugünün bilgisayarlarını bile dize getiren, insanın üstün niteliklerinin beslediği ustalığa bırakmıştır. Piyade askerler, kaleler, atlar ve filler, o günün savaşlarındaki önemli konumlarını, bugün satranç tahtasındaki 64 karede de hâlâ korumaya devam ederler.
Hindistan'da satranç oyununu geliştiren bilge kişi, bu ürününü zamanın sultanına arz eder. Sultan oyunu çok beğenir ve sultanlara yakışır biçimde 'Dile benden ne dilersen!' der. Ancak bilge, gerçek savaşlarda olduğu gibi, bu oyundaki en önemsiz elemanın bile kazanma veya kaybetmede çok önemli bir paya sahip olabileceği gerçeğini, sultanın iyi anlayamadığını düşünür. Derse devam etmeye karar verir. 'Sadece bir miktar buğday istiyorum sultanım!' der. 'Size sunduğum bu oyunun oynandığı tahtanın birinci karesi için 1 buğday tanesi, ikinci karesi için, birinci karesi için aldığımın 2 katı kadar yani 2 buğday tanesi, üçüncü karesi için 4 buğday tanesi ve aynı şekilde diğer kareler için de yine, bir önceki kare için aldığımın 2 katı kadar buğday tanesi istiyorum' diye devam eder ve mütevazı isteğine açıklık getirir.
Sultan, kendisi gibi yüce ve kudretli bir hükümdardan, hizmetine karşılık olarak isteye isteye üç beş buğday tanesi talep eden bilgenin bu isteğinden alınır. Bu alçakgönüllülükte, biraz da küstahlık bulunduğunu sezerek sinirlenir. 'Hesaplayın ve hak ettiğinden bir tane bile fazla buğday vermeyin!' diye kestirip atar.
Sultanın, bilgeye haddini bildirme konusunda kendisinden daha hevesli olan adamları için işler, başlangıçta kolay gider. İlk kareler için sırayla 1, 2, 4, 8, 16, 32 ve 64 buğday tanesi hesaplanır. 10'uncu kareye gelindiğinde, verilecek toplam buğday sayısı sadece 1023'tür ve yaklaşık 50 gram ağırlığında bir avuç buğdaydır (bir buğday tanesi ortalama 50 miligramdır). Hesaplayıcılar işlerine, rahat tavırlarla devam ederler. 15'inci karede miktar 1,5 kiloyu geçer. 25'inci karede, yapılan hesap sonucunun 1,5 tonu aştığı görülür ama bu sonuç, sultanın adamlarında fazla bir heyecana sebep olmaz. Ancak 31'inci kareye gelindiğinde, bu işin şakasının olmadığını anlarlar. Çünkü vermeleri gereken buğday miktarı 107 ton olmuştur. Sırtlarından ter boşanmaya başlasa da hesaplamaya devam ederler. 49'uncu karede buğday miktarı 28 milyon tondur. O günkü Hindistan'ı bilmiyoruz ama bu miktar, Türkiye'nin 1,5 yıllık buğday üretiminden fazladır .
Artık sultanın adamlarında şafak atmış, dizlerinin bağı çözülmüştür. Erzakçıbaşı ise baygınlık geçirecek kadar bunalmıştır. Çünkü 54'üncü karede ulaşılan toplam miktar, 900 milyon ton buğdaydır. Bu ise, bütün dünyanın yıllık buğday üretiminin 1,5 katından bile fazladır. Hesaplayıcılar, 'Madem başladık, sonuna kadar devam edelim' der ve bitirirler. 64'üncü kare de tamamlandığında, o günkü buğday üretimi rakamlarını bilmediğimiz için yine bugünkü rakamlarla konuşursak, dünyanın 1590 yıllık buğday üretiminin verilmesi gerektiği ortaya çıkar."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.