Abi bu fiilî durum dedikleri ne?

A -
A +
Meclis başkanı protokolde Başbakanın önündedir.
Plaka numarası bir.
Son bir seneyi istisna sayarsak fiilen gerisindedir. Neden?
Çünkü tek parti iktidarlarında meclis başkanlarını Başbakan seçer?
Nasıl olur? Tek parti iktidar olduğu zaman başkanı sadece yürütmenin değil yasamanın da başı olur. Meclis çoğunluğuna hükmedebilir.
Bu hep böyle olmuştur. Koalisyon olursa meclis başkanı iki ortağın mutabakatıyla seçilir. Tek parti iktidarında tek kişinin işaretiyle.
Yine son bir seneyi istisna tutarsak cumhurbaşkanları da teknik olarak tek parti iktidarlarında bir kişinin işaretiyle seçilebilirdi.
Özal ve Gül örneği. Birinde parti başkanı kendisi aday oldu, diğerinde parti başkanının onayı ile oldu.
Son senenin istisnası ne?
Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi mi?
Öyle olsa cumhurbaşkanının işaretle seçimi dışında diğer her şeyin eskisi gibi yürüyor olması lazımdı.
Halk tarafından seçilen değil, yasama çoğunluğunu kontrol edebilen bu gücün sahibi oluyor.
Mesela şimdi yeni dönemde istişare, nezaket görüşmeleri vs tamam da Başbakan, "Ben filancanın meclis başkanı olmasını istiyorum" diyebilir mi?
Meclis çoğunluğu kimin kontrolünde ise o diyebilir.
Peki bunda bir anormallik var mı? Evet var, diyebilmek için bundan önceki en az 50 yıllık uygulamayı da yadırgamış olmak lazım (dı)
Bundan öncesini yadırgamayanların söyleyebileceği fazla bir şey yok.
Ben öncesini de yadırgayan olarak şunu söylüyorum: Hadi abi oturup yasama ve yürütmeyi ayıralım demekle bu iş olmaz.
Olsa şimdiye kadar olurdu.
Bunun bir tek yolu var, o yol muhalefetin bile işine gelmiyor. Çünkü parti saltanatını bitiren bir yol. Dar bölge sistemi.
Bu sistemde her bölgede bir milletvekili seçileceği için isteyen herkes merkezin onayına muhtaç olmadan aday olabilir.
Hele bir de iki turlu olursa, yani yüzde 51 şartı aranırsa dirayetli bir yasama olur.
Problemler çözülür mü? Hayır.. Bu sefer de yürütme yasamanın kaprisiyle uğraşmaya başlar. O kadar ayrı telden çalan adamları bir noktada buluşturup kanun çıkarmak mümkün olmaz.
Peki nasıl olacak? İşin içinden nasıl çıkılacak?
2007'de 367 direnmesine bir tepki olarak apar topar "cumhurbaşkanını halk seçer" düzenlemesi getirdik. Arkasını önünü hesap etmedik veya edemedik. Ondan sonraki 7 yıl boyunca bu konu üzerinde hiç durmadık, düşünmedik.
Düzenleme yapılamayacaksa bunun tek yolu fiilî duruma razı olup işi doğal akıntısına bırakmak? Bu ne demek? Tıpkı 960 öncesinde olduğu gibi liderlerin gücüne ve karizmasına göre ya Cumhurbaşkanı ön planda olur ya Başbakan.. İkisine de örnek var.. Menderes-Bayar döneminde aynı mevzuatla Başbakan öndeydi. Öncesinde aynı mevzuatla her iş cumhurbaşkanından soruluyordu.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.