Tekerleme…

Gariban aşağı, Gariban yukarı..

Ağzı var, dili yok dediklerinden.. 12 saatte 12 kelime çıkmazdı ağzından.

İşini iyi yapardı.

En keyifli anı çay sigara molasıydı. Bir elinde bardak diğerine sigara.. Kapı önüne çıkar 10-15 dakikada 4-5 sigara içerdi.

Bir gün akşam üzeri iş yerine geldim, gündem Gariban..

-Ne oldu?

-Senin Gariban ortada hiç sebeb yokken Ziya abiye saldırdı.. Yahu ne oluyor demeye kalmadan camı aşağı indirdi.. Sonra çıktı gitti.

Hatta merdivenlerden inerken biri, "Hayırdır Gariban?" demiş, ona da yumruk atmış..

İki gün sonra babası geldi.

Oğlumuzu hastaneye (Bakırköy) yatırdık, durumu iyi değil dedi.

Üç sene sonra taburcu etmişler.

Ziyaretime geldi.

Elinde iki defter. 

Normal görünüyordu. 

Hastanede bir roman yazdım, bir ara bakarsın dedi.

Defteri açtım.. Her satırda aynı cümle: Bir adam atına bindi, dıgıdık, dıgıdık, dıgıdık gitti.. Damdan düştü bir kurbağa tekerlemesi gibi..

O kalın defteri baştan sona kadar aynı cümleyle doldurmuş.

-Nasıl buldun dedi

Vaziyetin vahim olduğunu o zaman anladım.

-Sonunu ne zaman bağlayacaksın, dedim.

-Kendimi iyi hissetmiyorum, yorgunum dedi.

Biraz oturdu gitti.

Aradan on sene geçti.. Gazeteye elden bir paket bırakmışlar.. Açtım, içinde bir defter.. Bu sefer içi boş.. Kapağında Gariban'ın adı yazıyor.

...

İki yıldır Gariban'ın romanı gibi aynı cümleyi tekrarlayıp duruyoruz. Bu da korkutuyor beni.

Düşmanlar, hainler, gafiller..

Olup bitenler veya bitemeyenler için başka bir gerekçemiz yok. İhmalimiz yok. Yanlışımız yok. Başarısızlığımız yok. Düşmanlar var. Hainler var. Gafiller var.

Bu kadar düşmanla nasıl başedeceğiz? AB düşman, Amerika düşman, İran düşman, Irak düşman, Suriye düşman, Mısır düşman..

Hani Temel, trafik radyosundan, "Bir araç ters yola girdi " anonsunu duyunca, "Hangi birisu hepisu hepisu" demiş ya...