TEFTİŞ-MÜFETTİŞ

A -
A +

Müfettişi olmayan kamu kurumu var mı?

Kâğıt üzerinde hemen her kurum denetlenir.

Peki denetlenmese ne olur!..

a) Bu kadar denetlendiği hâlde bunlar oluyorsa, denetlenmese kim bilir neler olur.

b) Hiçbir şey değişmez... Hatta denetlendiği günlerden daha iyi olur.

Ben ikinci şıkkı işaretliyorum.

Başımızı kaşıyacak vakit bulduğumuz anda teftiş mekanizmasını kökünden lağvetmemiz lazım.

Biz evrakların teftişini yapıyoruz... İş yerinin, o hizmeti veren kurumun teftişinin ne olduğunu bilmiyoruz.

ÇALIŞARAK OKUMAK

Parası olan, iş güç sahibi insanların tavsiyesine daha çok itibar ediliyor.

Yadırganacak bir şey yok, normal sayıyorum.

İki paralı adamdan nakille başlıyorum.

Rahmi Koç da, Cem Boyner de, okulla işi birlikte yürütenlerin iş hayatında daha başarılı olduğunu söylüyor.

Üniversite öğrencisinin okurken iş hayatını tanıması çok önemli. Yani parasız biri olarak söylüyorum, ben de aynı kanaatteyim.

Burada “çalışmak” kısmını açmak gerekiyor.

Üniversite öğrencileri hangi hâllerde çalışıyor?

İhtiyaç varsa çalışıyor. O da iş bulabilirse... Mecbur kaldığı için çalışan zaten kendine öyle böyle bir yol buluyor. Asıl dertliler öbürleri.

Hâli vakti iyi aile çocukları ya el bebek gül bebek okutuluyor, ya da usulen şanlarına şereflerine uygun bir yerde göstermelik olarak istihdam ediliyor.

Baba şirketine, dede şirketine takılıyor.

Göstermelik istihdam da çocuğa katkı sağlamıyor, ona ufuk açmıyor, yeni tiplerle, farklı çevrelerle tanışıp kaynaşamıyor.

Rahmi Koç, Amerika’da okurken zenci mahallesinde kapı kapı dolaşıp fırça satmış.

“Orada öyle, zengin fakir herkes çalışıyordu” diyor. Ve bu yolla tecrübe kazandığını söylüyor.

Üniversite öğrencisi işini kendi bulmalı. Ve zannedilenin aksine, öğrenim gördüğü, ileride yapacağı işe uygun işlerde çalışmak yerine farklı farklı işler yapmalı.

Mühendis olacaksa dondurmacıda, çalışabilir.

Hukukçu olacaksa bir mağazada tezgâhtarlık, kurye şirketinde dağıtıcılık, pazarda seyyar satıcılık yapmalı.

Bir işten kovulmalı.

Bir işten kafası bozulup ayrılmalı.

Okul hayatından daha çok şey öğrenir.

.....

Küçük esnafın, küçük işletmelerin eleman istihdam etmesi kolay değil. Bayağı bir eziyet. Sistem işe aldığın adamın ne iş yaptığına, ne zaman gelip gittiğine, ne kadar çalışacağına bakmıyor.

Bunu sigortalı yapacaksın, diyor.

Bunun için vergi ödeyeceksin, diyor.

Bunu çıkarırsan tazminat ödeyeceksin, diyor.

İşi verecek olan da, “bugün var, yarın yok” tiplerle iş yapmak istemiyor.

Oysa sırf üniversite öğrencileri için özel bir düzenleme yapılabilir.

Onlar bu mevzuattan muaf tutulabilir. Çok pratik sigorta sistemleri geliştirilebilir.

Yani evraksız, dolambaçlı prosedürlerden uzak, pratik ve günübirlik sigorta primi ödemenin yolları da bulunabilir.

Aynı yol yevmiye usulü çalışan insanlara da uygulanabilir.

Nasıl ki bu ülkede vatandaşa eziyet etmenin binbir türlü yolu varsa eziyetten kurtarmanın da üç beş yolu var.

.....

Sonuç olarak üniversite öğrencilerinin çalışmasını teşvik edecek yollar bulunmalı.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.