Reina katliamı...

A -
A +
Asıl güç, bünyede çok renkliliği huzur içinde bulundurmak olamaz mı? Bu devirde bunun ilacı ne?
 
Reina katliamı, ülkemizdeki  derin zihnî ayrışmanın fotoğrafını çeken bir olay oldu.
Biz nasıl bir arada yaşayacağız?
Kendi farklılıklarımızı ötekine dayatarak bu işi yapamayız.
Sosyal medyada herkes mi provokatör? Değilse vaziyet kötü.. Toplum zihnen ayrışmış.. Biz var, onlar var. 
Ekseriyetimizin şuuraltı, bu olayı "biz"e yapılan saldırı gibi görmüyor.
Biz kardeşiz kampanyalarının iler tutar yanı yok. Biz niye kardeş olalım. Vatandaş olacağız.
Her inançtan, etnik yapıdan, vatandaşımız olacak. Noel’i kutlayanı olacak, Noel benim bayramım değil, diyeni olacak. Ben sadece yılbaşını kutlarım diyeni olacak.
Ben kutlamam diyeni olacak.
Ben sizin gibi inanmıyorum diyeni olacak ve bu insanlar bir arada yaşayacak.
Kimse kimseye kendi inancını ve anlayışını dayatmayacak.
Bu düzeni nasıl kuracağız? 
Keskin bir Batıcılık veya keskin bir Avrasyacılık arasında, ifrat tefrit gelgitleri yapmadan evvel Osmanlının İstanbul atmosferini teneffüs etmek lazım.
Osmanlıcılık oynarken, Osmanlıyı  Avrupa'da yalınkılıç  sefer-i hümayunda tahayyül ederken bu adamların payitahtında kurdukları çok renkli, çok kültürlü, dengeyi de iyi tahlil etmek lazım.
Millî bir gücün, millî güç tarifinin alabildiğine bilenmiş bıçak olduğuna inanmak yan tesirleri hesap edilemeyecek siyasi bir yanılgıya sebep olur.
Asıl güç, bünyede çok renkliliği huzur içinde bulundurmak olamaz mı? Bu devirde bunun ilacı ne?
.....
Bir hakemin olay gecesi attığı tweete bakıyoruz, bir tek oh olsun demediği kalmış. Bu çok vahim bir durum. Zihin planındaki bu dramatik kırılmalara sebep olan şey ne olabilir?
Ülkemize bir saldırı varsa bu hepimize saldırıdır. Aksi durum kitlesel parçalanma demektir.
Yarın bir başka tarafa saldırı olur diğerleri oh olsun der. O zaman nasıl "biz" olacağız?
....
Fransız tipi muğlak laiklik tarifinin dar hacminde sille tokat kavga etmek yerine bu işlerin 100 sene evvel bu şehirde nasıl yürütüldüğü üzerine kafa yormak lazım.
Nasıl bir ülke, nasıl bir devlet olmayı hayal ediyoruz?
....
Her katliamdan sonra nefret pompalıyoruz. 
...
Algı yönetimini çok konuşuyoruz ama algı yönetiminin ağır tahripkâr etkisini tahlil edip tedbir almak Türk güvenlik sisteminin işi. Biz ne olup bittiğini anlamak zorunda mıyız?
Zorunda mıyız ki her felaketten sonra ağıt yakıp sağa sola sövüyoruz. Bu feryat figanın birliğimize, dirliğimize ne faydası var?
Problem derinleşirken sosyal medyadaki kaotik hesaplaşma yangına benzin taşımaktan farksız.
Bir de müsaadenizle teklifte bulunmak istiyorum. 
Resmî heyet olarak, her felaketten sonra aynı cümlelerle, aynı seremoniyle aynı demeçleri vermeyelim, ne olur. Dinlemek bile yorucu oluyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.