Nihat Erim'in günlükleri...

A -
A +
Daha önce size Nihat Erim'in günlüklerini tavsiye etmiş miydim?
Bazı sitelerde bazı bölümleri yayınlandı. Günlüklerin tamamı var mı bilmiyorum. Ama temin edebilirseniz kitaba göz atmakta fayda var. Günlükler hatıralar gibi ölçülüp biçilip tartılarak yazılmıyor.
Adam o gün o saatte oturmuş, gününü özetlemiş. İçinden geldiği gibi özetlemiş. Üstelik yayınlamak niyetiyle not tutmamış. İlgi çekici tarafı orası.
1979 yılına kadar 47 defter doldurmuş.
Türkiye'nin 50 yılına böyle bir insanın penceresinden bakmak karşılaştırma yapma imkânı veriyor.
Böyle günlüklerin en güzel taraflarından biri de hep uzaktan gördüğümüz, görüş alanımızda hep dik duran insanların da sıradan insanlara benzeyen yönlerinin çokluğu oluyor.
Daha enteresanı, devlet erkânının ev sohbetlerinin, arkadaş toplantılarının konusu hiç vatan millet olmamış. Onların bile "önemli şeyleri" resmî sıralamada çok önemsiz şeyler.
Sıradan bir şirket çalışanlarından üçünün beşinin bir araya geldiği zaman konuştukları konulara çok benziyor.
Tek fark şu ki, şirketin bir sahibi var.. Kavgalar hep sahipliğin altındaki kademeler içindir. Yani mülkün sahibi belli.. 
İleri gelenlerin sohbetinde sahiplik kısmı da muğlak.
O onu kaydırmış, o filanın ayağına basmış, o feşmekan için çalışmış.. Sanki yapı kooperatifi yönetimi.. İnsanlar ev sahibi olmak için bir araya geliyor, kooperatif kuruyorlar. Bir başkan seçiyorlar.. Prosedüre uygun olarak alt kadroyu kuruyorlar.. üyeler habire aidat ödeyip hayal kuruyor. İşi yürütenlerin hesabı başka.
Kim buranın sahibi denilince, işte bu üyeler deniliyor.. "İşte bu üyeler" dedikleri insanların aidat ödemekten başka yapabildikleri bir şey yok.
...
Sahibi belli inşaat şirketlerinde aynı kavga olmaz. 
Kooperatiflerdeki gibi göstermelik oylamalar, göstermelik kararlar da olmaz.
Patron yaptırır inşaatı dilediğine dilediği bedelle satar.
Genelde alan da satan da razı olur.
...
Ben hep ülkelerin bir sahibi olduğunu düşünürüm.
Şirketler gibi.
Bizdeki yapının tam karşılığını da bulamıyorum.
Sanki sahibi belli olan bir mülk yerine, vakfedilmiş bir mülkün mütevelli heyetine benzer bir yapı var. 
 
           DAHA BU NE Kİ 
 
Osmanlı'dan sonra üç nesli bu şiirlerle büyüttüler:
 
Önce düşmanları boğduk, 
Sonra sultanları kovduk. 
Yıktık zalimin tahtını, 
Ak ettik Türk’ün bahtını. 
Kalmadı kimsede keder, 
Hayat buldu hemen her yer, 
Bütün güçlükler aşıldı, 
Rahatlığa kavuşuldu. 
Ne baskı var üstümüzde, 
Ne korku gönlümüze yük. 
Hürüz milletimizle, 
Bu yurtta büyük küçük. 
.... 
Millet güvendiğini, 
Övüp beğendiğini, 
Yerine mebus seçer, 
Yurda bakacaksın der. 
Şu memlekette hepimiz, 
Olup biteni biliriz. 
Bir zamanlar başımızda, 
Aklı fikri aşımızda, 
Bir ilgisiz sultan vardı, 
Memlekete hiç bakmazdı.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.