HIZLI VE YAVAŞ DÜŞÜNME

A -
A +
Prof. Özgür Demirtaş'ın takipçilerine tavsiye ettiği kitaplar arasında Daniel Kahneman'ın kitabı da vardı. Kitabı okuduktan sonra, hakkında yazılanlara bakarken -tararken- Temel Aksoy'un konuyla ilgili yazısına rastladım. Bir konu ancak bu kadar güzel anlatılır ve özetlenir.
Bu özetten sonra konuyu daha iyi anladım.
Buyurun:
"Nobel Ödüllü Daniel Kahneman ve deneysel psikolog Amos Tversky yaptıkları çalışmalarla beynimizde iki farklı sistemin iç içe çalıştığını ortaya koydular. Sistem 1, çok hızlı karar alan; Sistem 2 ise verileri dikkatlice inceleyen, hesap kitap yapan ve çok daha yavaş çalışan bir sistem. Bu iki sistemin becerileri çok farklı. Karşılaştığımız durumlar hangisinin uzmanlık alanına giriyorsa o sistem devreye giriyor. 
Akşam gideceğimiz davette ne giyeceğimizi düşünürken, hesap yaparken, arabamızı zor bir yere park ederken, iki fotoğraf makinasının özelliklerini kıyaslarken Sistem 2 devrededir. Sistem 1 ise bunun aksine refleks gibi, otomatik olarak, doğal dürtüler ve içgüdülerle, bizim bir gayret göstermemize gerek kalmadan bizim adımıza karar alan sistemdir. Çoğu zaman,  aklımızın kontrolünün Sistem 1’de olduğunun farkına bile varmayız. Sistem 1, bir tür otopilot işlevi görür. Bizim 'hiç düşünmeden' birçok işi yapmamızı sağlar. Sezgisel kısa yolları kullanarak karar verir. Hayatımızı hızlandırır ve kolaylaştırır.
Yeni biriyle tanıştığımızda, bir iş görüşmesi yaptığımızda, aniden veya stres altında karar vermemiz gerektiğinde Sistem 1 devrededir. Bir arkadaşımızla karşılaştığımızda onun üzgün olduğunu hemen anlamamız, Sistem 1 sayesindedir. Sistem 1, bizim hayatta kalmamızı güvence altına almaya programlanmıştır. Bizi düşmanlardan, tehlikelerden koruyan Sistem 1’dir. Atalarımızdan devraldığımız bütün içgüdülerimiz Sistem 1’e ait özelliklerdir.
Sistem 2 ise analiz yapan, düşünen, yavaş, dikkatli ve zor karar veren bir sistemdir. Sistem 2’nin çalışması fazladan bir güç harcadığı için enerji tüketir ve bizi yorar. Kimi zorlu kararları aldıktan, bazı problemleri çözdükten sonra bedenimizin yorulması, fiziksel olarak yerimizden hiç kalkmamış bile olsak kendimizi bir savaştan çıkmışız gibi hissetmememiz, Sistem 2’nin çalışması için harcadığımız yoğun enerji nedeniyledir. Düşünerek hayatını kazananlar bu nedenle çok yorulurlar. Alışılmış durumları Sistem 1 yönetir. Ancak analiz yapıp seçeneklerin değerlendirilmesi gerektiğinde Sistem 1 yerini Sistem 2’ye bırakır. Bunun dışındaki bütün durumlarda hayatımızın neredeyse tamamını Sistem 1 yönetir.
İnsanın alışkanlıklarla, sezgilerle, ince eleyip sık dokumadan yaşayan bir canlı olduğunu bilmek ve bu gerçeği kabul etmek, pazarlamacılar ve siyasetçiler için çok önemli bir bulgudur. İnsanın büyük çoğunlukla 'düşünerek' değil, sezgileriyle karar aldığını bilmek, marka yöneticilerinin bütün yaklaşımlarını değiştiren bir bulgudur. 
....
Sistem 1, kısıtlı bilgiyle karar alma uzmanıdır. Cevabını bilmediğimiz bir soruyla karşılaştığımızda, Sistem 1 kısa yolları kullanarak alelacele karar alır. Hepimiz bir fotoğraftan yola çıkarak hiç tanımadığımız insanlar hakkında acımasız hükümleri bu şekilde veririz. Birçok durumda olumlu ya da olumsuz genellemeleri  Sistem 1 sayesinde (veya yüzünden) yaparız.
Hepimiz aldığımız kararları bilinçli aldığımızı zannederiz. Kendimizi, hemen her durumda, alternatifleri mantıklı bir şekilde tartan, akılcı seçimler yapan 'rasyonel' insanlar olarak kabul ederiz. Hâlbuki araştırmalar durumun hiç de böyle olmadığını söylüyor: Daha 'yavaş düşünen', daha rasyonel çalıştığını varsaydığımız Sistem 2, aslında sezgisel ve daha hızlı olan Sistem 1 tarafından çok fazla etkileniyor. Sistem 2, karar alırken büyük ölçüde Sistem 1 tarafından etkileniyor. Yani duygularımız ve sezgilerimiz mantığımıza yön veriyor.
....
Siyasi tercihlerimizde de Sistem 1’in etkisi çoktur. Herkes kendisinin mantıkla davrandığını iddia etse de aslında gerçek çok farklıdır. Siyasi parti tercihlerinde seçmenlerin duyguları ve sezgileri, mantıklarından daha güçlü bir etkiye sahiptir. Bir lider, seçmeniyle bir duygudaşlık yakaladığı zaman, bu duygu bağını mantık yoluyla kırmak neredeyse mümkün değildir."
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.