Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak…

A -
A +
Aslında hepimiz gözden kaçırdık..
AK Parti’nin kuruluşunda, yani tarih yaprakları 14 Ağustos 2001'i gösterirken Recep Tayyip Erdoğan şöyle diyordu:
“Artık hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Uzun soluklu bir yola çıkıyoruz..”
Gerçekten de harfi harfine dediği gibi oldu.
Aradan neredeyse 16 yıl geçti..
Siyaseten âdeta yeni bir sayfa açıldı..
Üst üste 4 seçim kazanıldı..
İstikrar ekonomik büyümeyi getirdi..
Âdeta Türkiye birkaç Türkiye daha oldu..
Evet dün Cumhuriyet tarihinin en önemli dönemeçlerinden birine şahitlik ettik AK Parti Genel Merkezi'nde.. 
Cumhuriyetin ilanı, çok partili hayata geçiş kadar önemliydi..
Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sisteminin ilk adımı atıldı..
Herkes heyecanlıydı..
Kolalı beyaz gömlekler..
Jilet gibi ütülenmiş takım elbiselerin içinde gülümseyen yüzler her yerdeydi..
Saç tıraşları çoktan olunmuş.. Saçlar özenle taranmıştı..
Bütün AK Parti; Başbakanından kongre üyesine kadar hepsi özenle hazırlanmış ve o anı beklemeye başlamıştı..
O an yaklaştıkça heyecan da artıyordu.. Başbakan hazırlıkları görmek için buluşma öncesinde geldi genel merkeze..
Her şeyi sordu.. Hatta bizzat kendisi kontrol etti..
Cumhurbaşkanı’nın makam aracı tam 33 ay sonra bir başka deyişle de tam 979 gün sonra AK Parti Genel Merkezinin ön kapısından içeri girdi..
An âdeta coşkuya dönüştü..
Törenin yapılacağı -2. kattaki konferans salonuna kadar Cumhurbaşkanı belki yüzlerce eli sıkarak, selamlaşarak gelebildi.. Âdeta bütün telefonlar kayıttaydı..
Cumhurbaşkanı ve Başbakan salona birlikte ve eşleriyle girdiler..
Salondaki duygu yoğunluğu âdeta en had safhaya ulaşmıştı..
 
Başbakanın gözyaşları...
 
Konuşmalara geçilmeden önce Cumhurbaşkanı Erdoğan üyelik belgesini imzaladı..
İşte tam da bu sırada Başbakan Binali Yıldırım gözyaşlarını tutamıyordu..
Başbakan’ın “gerçi ev sahibine hoş geldin denilmez” sözü.. 
Genel Başkan Yardımcısı Mustafa Ataş ve Başbakan Binali Yıldırım’ın ardından kürsüye geldi Cumhurbaşkanı Erdoğan..
Konuşmasında aslında önümüzdeki dönemin şifreleri, satırbaşları da vardı..
4 önemli başlık, flaş vardı.. 
 
1-FETÖ mesajı...
 
FETÖ ile mücadeleye yönelik operasyonların ardından yapılan eleştirilere cevap verdi, özetle ne yaptığımızı biliyoruz dedi:
“Şimdi bazıları diyor ki 'İşte burada haklı, haksız, şu, bu...' takiyeyi bu kadar  başarılı yapan bir başka örgüt yoktur. Onlar kendilerini gayet iyi gizliyorlar ve biz artık kalkıp da 'Şu ne dedi, bu ne dedi?' buna bakamayız.  Ülkede bir yargı vardır, hukuk sistemi vardır. 'Önünüze gelip  gözyaşı dökenler de olabilir.' Ben şuna inanıyorum, acırsak acınacak hâle gelebiliriz."
 
2-AB’ye rest...
 
Referandum sonrasında AB’den gelen yumuşama mesajlarıyla konunun hallolduğunu düşünenler yanıldı. AB’ye çok net ve kesin bir rest daha geldi:
“Peki biz  bundan sonra ne yapacağız diyorlar. Bugüne kadar ne yaptığınız ortada. 'Bundan  sonra ne yapacağız' demek ne demek? Bugüne kadar açmadığınız şu fasılları açmaktan başka çareniz yok, açarsanız ne  âlâ, açmadığınız takdirde güle güle. Verdiğiniz sözleri tutacaksanız. Ondan  sonra masaya oturur konuşuruz. Aksi takdirde sizinle görüşecek bir şeyimiz  kalmadı.”
 
3-Hedef Münbiç, hedef Rakka...
 
Türkiye’nin Suriye’de ne yapacağını da çok net ve açık bir şekilde anlattı:
“Gereği ne ise onlara da onu yaparız. İşte o yüzden PYD, YPG, onların kuzey Suriye'deki heveslerini kursaklarında bırakacağız, bunu da herkes  böyle bilmelidir. Kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. Başkasından bize yar yok, destek de yok."
 
4-İflah olmadılar... Olmazlar...
 
Son dönemde yaşanan tartışmalara da ilk kez girdi.. Mesajı gitmesi gereken adreslere yönelikti:
“Bugüne kadar bu davaya, bu partiye sırtını dönüp de iflah olan kimse görmedim."
Bu konuşma ile artık Partili Cumhurbaşkanlığı dönemi de resmen başlamış oldu.. 
Aynı 1923-1960 arasında olduğu gibi. 
Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü ve Celal Bayar partili cumhurbaşkanlarıydılar..
1960 darbesiyle Türkiye direksiyonuna aynı yetkilere sahip iki kişi oturtulmuştu..
Sonrası malum hem siyasi istikrarsızlık hem de darbeler..
Çekenin elinde kalan, peş peşe yumruklar yiyen, ağzı burnu dağılan, ekonomik krizlerden kurtulamayan Türkiye..
Şimdi sırada;
-21 Mayıs’taki olağanüstü kongre,
-Parti yönetimi, teşkilatlar ve bakanlar kurulundaki değişiklikler,
-Cumhurbaşkanlığı Hükûmet Sistemine geçişi sağlayacak uyum yasaları,
-Ekonomi ve dış politikada alınacak kritik kararlar,
-Ve belki de en önemlisi Türkiye’yi bürokratik oligarşiden çıkartacak devrim niteliğinde adımlar var..
Batı ile aramızdaki o makasın kapanmasına ilk kez bu kadar yakınız..
Emin olun bu yüzyıl Türkiye’nin olacak.. Bizim olacak.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.