Lale Cangal Hünal artık tasarımcı, sahneden metal işçiliğine

A -
A +

“Şu anda oyunculuğu kesinlikle düşünmüyorum. Çünkü saati belli olmayan bir zamanda eve gelmek istemiyorum. Çocuğuma bakmam lazım. O yüzden şu anda yapabileceğim en güzel işi yapıyorum.”

‘Sokakta yürürken arkamızdan sısısısıssıs diye bir ses geliyor. Issız Adam’ı konuşuyorlar anlıyorum o anda, Cemal’den bahsediyorlar’ diye başladık sohbete... Birkaç ay önce ‘Issız Adam’ Cemal Hünal ile yaptığım röportajda eşi Lale Cangal Hünal’dan bahsetmiştik. Şimdi de müthiş enerjisiyle insanı çeken, sanki yıllardır tanşıyormuş hissi veren, güzeller güzeli eşi Lale Cangal Hünal ile oyunculuk, müzisyenlik, annelik ve yeni işi mücevhercilik üzerine sıcacık bir sohbet yaptık. Arada eşini de çekiştirdik tabii ki. Çeşit çeşit takıları takıp takıştırdıktan sonra bir de muzırlık yaptık. Bebek sahildeki soyu tükenmekte olan kayıklardan birini ödünç alıp ufaktan denize açıldık ve bu haftanın röportaj fotoğrafını öylece çektik. Ufak bir düşme tehlikesi atlatsak da nostaljik ve keyifli anlar yaşadık. Umarım beğenirsiniz...

- Nasıl bir çocuktun?
 Kendine özgüveni çok olan bir çocuktum. Orman içinde, köyde çok güzel bir çocukluk yaşadım. Ankara’da. Çankaya o zamanlar şimdiki gibi değildi, bahçemizde inekler otlardı. Çok şükür aynı hayatı ben de çocuğuma yaşatabiliyorum.

- Kaç kardeşsiniz?
İki kardeşiz, bir ablam bir de ben.

- İkiniz de kendi kulvarınızda başarılı isimlersiniz. İki kardeş iki başarı öyküsü. Yetiştirilme tarzınızla ilgisi var mı?
 Kesinlikle. Annemin üzerimde çok etkisi var. Yarışmalara soktu beni, okula hazırladı. Babam da zaten konservatuarda viyolonsel öğretmeniydi. Dolayısıyla bir öğretmen çocuğu olarak göz önünde olduğum için hep en iyisi olmaya çalıştım. Hayatımda da ne yapsam hep en iyi şekilde yapmaya çalıştım. 

- Kariyer planlamanda gelecekteki Lale’yi planlamış mıydın?
 Hiç öyle bir şeyim olmadı. Zaten konservatuara girdiğimizde 9 yaşındaydım. Sadece önüme verilen enstrümanı en iyi şekilde çalmaya çalıştım. Keman çalıyordum. Piyano eğitimi de aldım.
 
- Oyunculukla nasıl tanıştın?

 Konservatuarda tiyatro bölümüne girip çıkardım, arkadaşlarımın sonelerini ezberleyişlerini izlerdim. Zaten içinden geliyordum. Ama aslında Londra’ya gittim ve Londra’da çok etkilendiğim tiyatro oyunları oldu. Türkiye’ye döndüğümde görüşmelere çağırdılar. Ben de eğitimini almaya karar verdim. Çünkü hiçbir şeyi eğitimsiz yapmayı sevmiyorum. Özel dersler aldım, okullara geldim. 

 - Oyunculuk Cemal’le tanışmadan önce miydi?
 Oldukça önce.
 
- Cemal’den sonra hayatında ne değişti? İlk tanıştığında eşin olacağını tahmin eder miydin?

 Bir kadın olarak hayatımda kalıcı bir erkeğin olması hayatımı düzene soktu. Cemal bana tanıştığımızda “Ben senin kocan olacağım” demişti ben de “hahaha” diye kocaman bir kahkaha atmıştım. Tanıştıktan 3 sene sonra bana evlilik teklif etti, iki sene nişanlı kaldık, beş senedir de evliyiz.
Lale Cangal Hünal artık tasarımcı, sahneden metal işçiliğine
- Takı tasarımı merakın ne zaman başladı?
Doğan’dan önce vakit bulamıyordum, çünkü hem oyunculuk, hem müzisyenlik yapıyordum, hem de tiyatro oyunlarım vardı. Ama metal işlemeciliği dersi almayı çok istiyordum. Gördüğüm her takının üzerinde oynama yapıyordum. Doğan’a hamile kaldıktan sonra, bazı işlerimi hafiflettim ve buna yoğunluk verdim. Sonra bir baktım ki birçok takım olmuş. Sonra neden kendi markam olmasın dedim. Bu şekilde de yola çıktım. Bütün altınları, gümüşleri ham metal hâlinde alıyoruz. Metal işlemeciliği adı altında, Taş yerleştirme sanatı ise başka orada yıllarını vermiş ustalarla çalışıyorum. Ama taşlarını kendim seçiyorum. 

- Markanı ve modelleri görmek isteyenler nerede görebilir?
 Instagram adresimden (lalecangaljewellery) modellerimi görebilirler. Web sitesi (lalecangal.net) de yakında açılıyor. Şu anda özel bir sitede satışta, kendi web sitemden de satıyorum. 

- Eşin de sen de renkli karakterlersiniz. Doğan nasıl bir çocuk?
 O da sürekli bir renk istiyor. Mesela sabah kalkıyoruz. “At,at, at” diyor. Okula bırakacağım deyince, “ben ata bineceğim, sen git” diyor. Çok renkli bir karakter. Klasik müzikten de hoşlanıyor. Bir müzik kulağı olması da çok güzel, en azından bir gitar çalsın.
Lale Cangal Hünal artık tasarımcı, sahneden metal işçiliğine
- Sen atla ne zaman tanıştın? Cemal sayesinde mi?

 Annem sayesinde tanıştım. Annem beni 7-8 yaşında Atlı Spor Klübü’ne götürürdü. Cemal sayesinde de pekişti, kolay kolay bir at bulamıyorsunuz İstanbul’da. O çiftliğe gittiğinde ben de yanında gidiyordum. 

 - Cemal’in oynadığı bir filmi izlerken ne hissediyorsun?
 Genellikle nasıl oynadığına bakmaktan filmin konusunu kaçırıyorum. Ama güzel seçimler yapıyor. 

KÖYE TAŞINDI
ÇOCUĞUMU DADILARIN ELİNE  BIRAKMAM

Doğan’a hamileyken hayatımın bu kadar değişeceğini bilmiyordum. Sürekli kafamda “Hangi uyruktan dadı alsam?” gibi sorular vardı. Sonra Etiler’den köye yerleşince görüşme yaptığım dadılar gelmek istemedi. Dolayısıyla ben dadısız büyütmeye karar verdim. Hiç yemeğini başkası yedirmedi veya hiç başkası yatırmadı. Çocuğumun başka omuzlarda büyümesini istemedim. Bir iki dadı denedim ama onlar varken yoruluyordum, onlar yokken hiç de yorulmuyorum. Bir bebeği büyütmek kolay değil, hayatımdan çok taviz verdim ama gittikçe kolaylaşıyor. Büyüyor artık, çocuk oldu. Onunla çok mutluyum neden başkasıyla paylaşayım ki? Tabii ki Cemal de yardımcı oluyor.
Lale Cangal Hünal artık tasarımcı, sahneden metal işçiliğine
Cemal’le sahnede olmak harika
Eşimle aynı mesleği yapıyor olmamız, birbirimizi daha iyi anlamamızı sağladı. O da müzisyen oldu, konser veriyor. Ben müzisyenken oyunculuk yapmaya başlamıştım. Dönüştük. O yüzden birbirimizi çok iyi anlıyoruz. O “bana setim uzadı, 3 sahne daha eklendi, 4 kare daha geldi” dediğinde anlıyorum. Aynı meslekten gelmemiz ilişkimizi daha da besliyor. Cemal ile beraber sadece tiyatroda oynadık. John Osborne’un “Öfke” oyununu oynadık. Cemal sahnede harika bir partner. Sahnede farkettim ki o bir başka oyuncunun ne lafını yer, ne de rol keser. Sevdiğim arkadaşlarım onunla çalışınca çok mutlu oluyorum.
Lale Cangal Hünal artık tasarımcı, sahneden metal işçiliğine
SAHNEDE OLMAK GÜZEL AMA...
 - Birçok hünerin var. Hangisinde daha mutlusun?
 Aslında sahnede olmak kadar güzel bir şey olamaz. Fakat şu anda kesinlikle düşünmüyorum. Çünkü saati belli olmayan bir zamanda eve gelmek istemiyorum. Uyumam lazım, uyanmam lazım, çocuğuma bakmam lazım. Dizi oyunculuğunda böyle bir şey yok. Şu an yapabileceğim en güzel işi yapıyorum bence.

 

 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.