Doç. Dr. Melahat Bilge Demirköz: Harran yine ilim merkezi olacak

A -
A +

Tam anlamıyla bir başarı hikâyesi... Robert Koleji mezunu, yüksek lisans eğitimini MIT’de, doktorasını Oxford’da gerçekleştirdi. Şimdi 15 kişilik ekibin liderliğini yapıyor. Türkiye’deki ilk “proton ışınlama ile test laboratuvarı”nı kurmaya hazırlanıyor.

Bu haftaki röportajım çok değerli bir bilim kadınıyla. UNESCO ve L’Oreal ortaklığıyla gerçekleşen “Bilim Kadınları İçin” programında “Uluslararası Yükselen Yetenek” ödülünü aldı. Yani bilim dünyasının iz bırakan ödüllerinden birini Türkiye’ye ilk o getirdi. Ama genç bir öğrencinin onu “karşılıksız meyve veren bir ağaç”a benzetmesi onu daha mutlu ediyor bu ödülden. Bilge Demirköz Robert Koleji’nden iki dönem büyüğüm. Aynı sıraları paylaştığı birisini insan böyle değerli başarılarla görünce gerçekten farklı bir gurur duyuyor. ODTÜ’deki ofisinde ziyaret edip uzun uzun dinlediğimde gurur duymakta ne kadar haklı olduğumu bir defa daha anlamış oldum. Doç. Dr. Melahat Bilge Demirköz lisans eğitimini Masachusetts Teknoloji Enstitüsü (MIT) Fizik Bölümü’nde tamamlarken, müzik ve matematik bölümünde de yandal yaptı. Yüksek lisansını da MIT’de tamamlayıp doktorasını Oxford Üniversitesi’nde gerçekleştirdi. Başarılarını buraya sığdırmam mümkün değil ama şu anda 15 kişilik bir ekibe liderlik yaparak Kalkınma Bakanlığı’nın 6.5 milyon TL’lik desteğiyle Türkiye’deki ilk “proton ışınlama ile test laboratuarı”nı kurma hazırlığı içinde. 
Doç. Dr. Melahat Bilge Demirköz:  Harran yine ilim merkezi olacak
¥ Sizi en çok etkileyen olay neydi? 

Batman Fen Lisesi’nde konuşma verdiğim salon ek sandalyelerle 200 kişiyi almıştı. Soru cevaplarla konuşma 2.5 saati buldu. Yine de konuşmaya gelemeyen bir kaç çocuk olmuş. Pazar sabahı Malabadi Köprüsü’nü görmeye gidecektik. Öncesinde saat 8’e bir kahvaltı ayarladık ve kahvaltıya da 40 kişi geldi. Öğrencilerin motivasyonu muhteşemdi. Bana bir hatıra defteri hediye ettiler ve “Hocam bence siz bir ağaçsınız, karşılıksız olarak meyve veren bir ağaç ve ben de sizin gibi bir ağaç olmak istiyorum” yazmıştı bir öğrenci, çok etkilendim. Unesco’nun ödülünden daha önemliydi benim için birinin beni ağaca benzetmiş olması, emeklerimin işe yaradığını anladım.

¥ Bir gün emek verdiğiniz projeler kötüye kullanılırsa?
 MIT’de hocalarımızdan bazıları nükleer silahların yapımında çalışmışlardı. Prof. A.P. French isminde bir hocamız uzun uzun bize o süreci anlattı. Yaptıkları keşfin hiç bir zaman boyutlarının nereye varacağını anlamamışlar. Bu konuda da epey hassaslaştırıldık. Pişmanlığını anlattı hocamız. Bilimin rengi yok. Bilim iyiye de kullanılabilir, kötüye de. Kullanan sonuç olarak insan. Hatta ikinci dünya savaşından sonra MIT’de bir mecburiyet konuluyor. Her bilim insanının, mezun olmadan önce 5 tane sosyal ders almaları zorunluluğu getiriliyor, bu derslerden birisi de mutlaka bilim felsefesi olma zorunluğu var. Şu anda üzerinde çalıştığım şey ülkemizi savunmak yerine, saldırıya kullanılsın istemem. 

¥ Aktif olarak çalıştığınız deneyler hangileri?
İki deney var. Biri AMS. “Alfa Magnetic Spectrometresi” Uluslararası Uzay İstasyonu üzerinde büyük bir parçacık dedektörü olan Alfa Manyetik Spektrometresi üzerinde çalışıyoruz. Önce ismini açıklayayım: Alfa Uluslararası Uzay İstasyonu’nun kod adı, manyetik çünkü mıknatıslar parçacıkları büküyor, parçacıkların madde mi antimadde mi olduklarını tespit ediyoruz, Spektrometre de ayrıştırıcı demek. Parçacıkların enerjisi, momentumu ve yüklerini ölçerek, bu parçacıkların ne tip ve ne enerjide olduklarını buluyoruz. Oradan da bu parçacıkların uzaydaki tayflarını ölçüyoruz. Bizim için en önemli şeylerden birisi de elektron ve pozitron oranı. Pozitronların sayısı yüksek enerjilerde artıyor bu da fizik camiasında genelde karanlık maddenin izi olarak yorumlanıyor. 
Doç. Dr. Melahat Bilge Demirköz:  Harran yine ilim merkezi olacak
¥ İkinci deney?

İkinci deney de Türkiye Atom Enerjisi Kurumu’nun Sarayköy Nükleeer Eğitim ve Araştırma Merkezi’nin Proton Hızlandırıcı Tesisi’nde. On metrelik bir demet hattı kuruyoruz. Hızlandırıcıdan çıkan protonlar halihazırda saç teli gibi incecikler.  Ama bizim bunu Avrupa Uzay Ajansı’nın standardına göre A4 kağıdına büyütmeniz gerekiyor. Bunun için de 3 tane 4 kutuplu mıknatıs kullanacağız. Bu mıknatısların ilk ikisi zaten halihazırda şu anda satılan mıknatıslar. Üçüncüsü ise standart olmayan bir mıknatıs. Biz hem Kalkınma Bakanlığı nezdinde hem de CERN nezdinde kabul olan bir projeyiz. Türkiye’nin CERN’e kısmi üyeliğinin özelliklerinden biri de teknoloji transferi yapmak ve mıknatıs konusunda CERN’den teknoloji transferi yaptık. Bunun sonucunda ihale açtık ve şimdi Sönmez Trafo ilk kez Türkiye’de bir hızlandırıcı mıknatıs üretiyor. 

¥ Hangi alanlarda ileri veya geriyiz Türkiye’de...
Güç elektroniği, elektronik kart tasarımı, otomotiv entegrasyonu ve nanoteknoloji gibi alanlarda çok ilerideyiz. Ama nükleer alanda mesela neredeyse yokuz. Bu alan Türkiye’de hiç ilerlememiş. Radyasyon dedektörleri konusunda ise neredeyse hiç bir gelişme yok. Elektronik alt bileşen, çip üreten o kadar az laboratuar var ki? Hiç biri de endüstriyel anlamda seri üretim yapmıyor. Mesela cep telefonu üretiyoruz ama çipler yurtdışından geliyor. Önemli olan ise o çipleri üretmek. O elektronik bileşenlerin kritik malzemelerini ve alttaşlarını üretmek. 

¥ Avrupa ile siyasi gerginlikler olduğunda CERN ile ilişkilerimiz etkileniyor mu?
 CERN ile ilişkilerimiz hiç etkilenmedi, çünkü CERN politikadan bağımsız hareket eden bir yer. CERN soğuk savaş döneminde Ruslarla Amerikalıların beraber çalışabildiği bir kuruluş. 

¥ Colombia faciası yaşandıktan sonra MIT’de doktorayı bırakmış, rotanızı Avrupa’ya çevirmişsiniz, başka böyle dönüm noktalarınız var mı?
 Sanırım hayatımın en büyük dönüm noktası oydu. 7 çok değerli astronot öldü. Çok üzücü ama  ben tevekkül sahibiyim. Neyin iyi neyin kötü olduğunu biz bilemeyiz, hayırlısı Allahtan.  

¥ Akademik anlamda hangi başarınız sizi en çok mutlu etti?
 Akademik başarılardan çok öğrencilere değebilmek beni mutlu ediyor. UNESCO ödülü, Türkiye’ye ilk kez bu ödülü getirmek tabii ki mutlu ediyor ama mutlu eden kısmı şu; eğer benden sonra gelenler “bak Bilge Hoca aldı, ben de alabilirim bu ödülü?” diyebiliyorlarsa amacıma ulaşmış oluyorum.

¥ Gelecekte içinde olmak isterim diyeceğiniz bir proje var mı?
Şu anda yaptığımız iş Türkiye’nin uzay sanayiine, Türkiye’nin gelecekte geliştireceği elektronik malzemelerin radyasyona dayanıklı olup olmadığını ölçebileceğimiz bir mekan. Medikal alan için de faydalı. Nükleer reaktörler için ekipman üretmeye başlarsak-ki şu anda üretmiyoruz- onların testlerini yapabileceğimiz bir mekan ve aynı zamanda parçacık dedektörlerinin geliştirilmesi için önemli bir laboratuar. Tabii ki, benim gönlüm parçacık fiziğinden yana. En büyük hayalim, karanlık maddeyi daha iyi anlamak üzere deneyler yapmak. 

¥ Din ve fiziğin paslaşabileceği yerler olduğunu düşünüyor musunuz?
 Evet. Hazır mıyız ona emin değilim. Geçen sene CERN’in de desteklediği bir din-bilim çalıştayına katıldım. Her dinden uzmanlar ve bir çok fizikçi geldi. Çok zorlanıyoruz. Neden derseniz ise tanımlarımız aynı değil. Biz fizikçiler çok tanımlara bağlıyız. Enerji, hız, kitle bizim için bunların tanımı var. Ama birisi “ruh enerjisi” deyince dağılıyorsunuz. Bu kavramı ben de insan olarak anlayabilirim ama fizik için tanımsız. Ama bu diyaloglar benim için çok keyif verici. Ama bence bize yeni bir dil lazım. Yeni kelimeler üretmemiz lazım, örneğin enerji kelimesinin yerine. Bu alanda diyalog çökmüş durumda. Ama eskiden varmış. Bu coğrafyada 12,13 - 14. yüzyılda din ile bilim arasında bu diyalog varmış. 

¥ Bir sonraki CERN nerede kurulur?
 Harran’a gittiğimde onu söyledim. Bakın 11. yüzyılda dünyanın CERN’i Harran’dı. Dünyanın en önemli gözlemevi Harran’daydı. Şu anda bilimin merkezi CERN ama ileride bunun Çin’e taşınacağını ve bir noktada tekrar bu coğrafyaya geri geleceğini düşünüyorum. 

Doç. Dr. Melahat Bilge Demirköz:  Harran yine ilim merkezi olacak
Amerika’ya sipariş verdik gecikince Çorum’da yaptık
Radyasyon mekânını tarayacak olan dedektörlerden oluşan bir düzenek geliştirdik. Radyasyon dozunu tarayarak ölçüyor. Projeyi almamızın arkasındaki amaç uzay radyasyonuna yönelik testler. Fakat birileri bir gün tomografi makinesinin içindeki görüntüleyici dedektöre radyasyon testi yapmak istese, onu da test edebiliriz. Türkiye’nin gelecekte medikal alanda yapmak isteyeceği ekipmanları, nükleer alanda geliştireceği malzemeleri burada test edebileceğiz. Malzemelerin karakteristik yapıları radyasyon yiyince değişiyor. Malzemenin üzerindeki kaplama bozulabilir ve hatta bükülebilirliği bile değişebiliyor. Aynı zamanda Büyük Hadron Çarpıştırıcısının bir sonraki versiyonu var. “Yüksek Işınlıklı Büyük Hadron Çarpıştırıcısı” diyoruz. Bunun için de geliştirilecek elektronikleri de test edeceğiz. Zaten bu konuyu halihazırda CERN (Avrupa Nükleer Araştırma Merkezi) ile konuşuyoruz. Radyasyon görünce parlayan özel kristaller var. İsimleri fibersintilatör. Bunlardaki parlama miktarından ne kadar radyasyon olduğunu anlayabiliyoruz. Amerika’dan satın aldık ve 4 ay geciktirdiler. Çorum’daki Hitit Üniversitesi’nde Prof. Dr. Uğur Adnan Sevil hocamız Amerika’daki şirketin ürettiği malzemenin aynısından yapıyormuş ama çalışmalarında hiç çubuk şeklinde üretmemiş. Biz de birlikte çalışmayı teklif ettik. Ekibimizden Emre Bey ve Serdar Bey ile kalıp ürettik ve böylece Türkiye’de hiç üretilmemiş bir ürün ortaya çıktı. 
Doç. Dr. Melahat Bilge Demirköz:  Harran yine ilim merkezi olacak
Uzaya gitmek istemem
¥ Astronot olmak ister miydiniz?
 Hayır. Uzaya bir şeyler yollamayı tercih ederim. Astoronotlara saygım sonsuz, kendi hayatlarını riske atıp gidiyorlar. Ama sonuçta başka insanların yaptıkları deneylerle uğraşıyorlar. Kendim oraya gitmektense deneylerimi oraya yollamak daha eğlenceli geliyor bana. 

¥ CERN’de 3 yıl yer altında çalışmalar yaptınız, zor muydu?
 Güneşi görmemek insanı gerçekten zorluyor. O süreçte kayak öğrendim, çünkü kışın Cenevre hep bulutlarla kaplı, güneşi görmek istiyorsanız bunun tek yolu 3000 metreye çıkmak. Bu yüzden bir çok insan kayak kayıyor orada. 

¥ Bir gün yaratılışın bilimle açıklanabileceğini düşünüyor musunuz?
“Evren nasıl oluştu” sorusuna cevap vermemse, sorunuzdaki kasıt, evet verebilir diye düşünüyorum. “Evren neden oluştu sorusu” ise bizim yani bilim insanlarının cevaplayabileceği bir soru değil. 

 

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.