İngilizce öğretmeniydi pilot oldu: Gökyüzünün kraliçesi

A -
A +

İmam Hatip’ten mezun oldu, hayali olan askerî okula gidemedi. İngilizce öğretmenliğini bitirdi. Şimdi ise Türk Hava Yolları’nda pilot...

Öncelikle bu haftaki pazar röportajıma vesile olan Instagram kullanıcısı “dilaraisik36”ya çok teşekkür ederim. “Burcu Hanım merhaba, ben bu kadın pilotu yaklaşık bir kaç aydır takip ediyorum. Profilinde harika bir hayat var. Afrikalı minik ikizlere annelik yapması ve başarılı pilot kariyeri ile onu daha yakından tanımak istiyoruz” diye başlayan bir mesaj geldi. Ben de önce Elif Güveyler Gültepe Hanım’a ve daha sonra da Türk Hava Yolları’na ulaştım. Sonra da kendimizi uçuş simülatörünün içinde bulduk. Bu arada Elif Hanım’la Kızılay’ın iftar davetine de beraber katılıp uzun uzun bir sohbet ettik. Umarım beğenirsiniz...

Nerelisiniz? Eğitim hayatınız nasıl başladı?

İzmir’de doğdum, işçi bir babanın dört çocuğundan birisiyim. Zor şartlarda ortaokulu İmam Hatip’te okudum. 28 Şubat sürecinden sonra öğretmen lisesini kazanıp Konya’ya gittim. 3 sene yabancı dil öğretmenliği üzerine orada okudum. Sonra da Dokuz Eylül Üniversitesi (DEÜ) İngilizce Öğretmenliğini bitirdim. 

İngilizce öğretmeniydi pilot oldu: Gökyüzünün kraliçesi

İngilizce öğretmenliğinden pilotluğa uzanan kariyer nasıl gelişti?

Üniversitede hem çalıştım hem okudum. Hafta sonları da göç etmiş çocuklara dersler veriyordum. Ama sonra öğretmenlik dışında bir şeyler yapmak istediğime karar verdim. Uluslararası İlişkiler konusunda yüksek lisans ve İspanyolca dersleri almaya başladım. Bu arada da farklı ne yapabilirim diye baktım. İki küçük kardeşim var, güçlü olmam lazım, anne ve babama destek olmam lazım, diye düşündüm. Öğretmenliği bıraktım ve havalimanında harekât memuru olarak işe başladım. Bu arada sivil havacılığı öğrenmeye başladım. Benim zenginliğim hep öğrenmek oldu. O süreçte de sivilden de pilot olunabileceğini öğrendim. 

O süreçten önce hiç yok muydu pilotluk hayaliniz?

İmam Hatip mezunu olduğum için hiç ihtimal vermiyordum. Askeriyeyi çok istemiştim. 14 sınavın hepsini geçip, hepsinde mülakatlarda kalmıştım. Dolayısıyla pilotluk hayalim suya düşmüştü. Sonra nasıl yaparım, nasıl ederim derken, İngilizce benim için çok büyük bir avantaj oldu. Genelde sektörde bu sıkıntılı çünkü. Böylelikle Türk Hava Kuru-mu’nun İzmir’de bir uçuş okulunun olduğunu öğrendim. Tek şansım orasıydı, maddi olarak. 2011 başında eğitime başladım. 2013 Aralık’ta da Onur Air’da işe girdim. 

Nasıl bir eğitimden geçtiniz?

2 sene uçuş okulu sürdü. Öncelikle yaklaşık 200 saat tek motorlu uçaklarla eğitime başladık. Sonrasında çift motorlu uçaklarla eğitimimiz oldu. 2 sene sonunda da sivil havacılığın kontrol pilotları kontrole geliyor, geçerseniz, sonrasında da 14 tane mühendislik sınavı var. Bir de İngilizce sınavımız var. Bunları geçerseniz lisansınızı alıyorsunuz ama bu işi garantilemiyor. Her yere başvurdum, ama önce borçları ödemek gerekiyordu. Benim lisansımı aldığım dönemde 66 bin dolar harcamıştım. Bazı arkadaşlarım sadece THY deyip bekledi ama benim mantığımda uçmadığım sürece paslanacaktım. Benim için beni ilk işe alan şirket en iyi şirketti. Onur Air 6 ay içerisinde oldu ve orada çok tecrübe kazandım kısa sürede. Sonrasında da Türkiye’de uçulabilecek en iyi şirket olan THY’ye başvurdum.

O süreç nasıl oldu, hep sorulur torpil var mıydı?

Benim hayatımda hiç olmadı. Çünkü şöyle düşünüyorum, yeterince kendini geliştirirsen bir kere olmasa, bininci kerede mutlaka olur. Edison gibi, bin bir kere denemiş ve bulmuş elektriği. Bir de bazı şeyler nasip. Askeriyeye giremediğimde çok üzülmüştüm, sonra “iyi ki olmamış” dedim. O zaman askeriyede sadece öğretmenlik yapacaktım, şimdi ise uçuyorum. 

İngilizce öğretmeniydi pilot oldu: Gökyüzünün kraliçesi

Bir kadın olarak pilot olmak zor mu? 

Kültürümüzde böyle bir algı var. Anneme de ilk söylediğimde “hiç kadın pilot var mı ki?” demişti. Bir avantajı veya dezavantajı yok aslında. Ama yolcular bazen garipseyebiliyor. Bir kere eski şirkette “Ben uçmak istemiyorum” diyen bir yolcu olmuştu. Sonra hâlloldu, inişte teşekkür etti. Bir kere de eski şirketimde Düsseldorf uçuşunda uçağımıza yıldırım çarpmıştı, ona rağmen çok güzel indik, uçuşumuz çok güzel geçti. Uçağa binerken kadın pilot var diye şikâyet eden yolcular “hakkını helal etsin” diye inmişlerdi. 

YAVRULARI İÇİN 8 SAAT UÇUYOR

2 kız çocuğunuz var, evlat edinme sürecindesiniz, miniklerle nasıl buluştunuz?

Eski şirketten ailecek de görüştüğümüz bir kaptanımın aracılığıyla tanıştım. Oralıydı. Benin’de bir yetimhane ziyaretindeydik. Evlat edinme fikri, kendi çocuğum olsa da olmasa da hep vardı kafamda. Türkiye’den düşün-müştüm. Kaptan sayesinde yetimhanedeki çocuklarla tanışıp, onlarla ilgilenmeye başladım. Sonra bir gün Cenevre’de dinlenmedeyken kızlarımın fotoğrafı geldi. Anneleri 7 aylıkken, vefat etmiş ve çocukları kurtarmışlar. Bir yaşlı amca da “Müslüman olmaları şartıyla” yetimhaneye bırakmış. Bana ‘evlat edinmeyi düşünür müsün’ diye sordular. İkiz kız çocuğu başta çok zor geldi, “Alamam” ama bakarım dedim. Zaten ülke çok fakir olduğu için masrafları ayda 250 TL idi. Sonra bir kaç ay geçti ve rahatsızlandılar. Öyle olunca daha fazla devreye girdim. Sonra bir tanesi için doktor “Ölebilir” dedi. Bizim aramızdaki bağ daha da arttı. Sonra yolladığımız paraların çocuklara ulaşmadığını öğrendik. Sonra kaptanımın eşinden rica ettim o devreye girdi ve evlat edinme sürecini başlattık. Zaten kimseleri yok, araştırdık. Bir de doğumda anne vefat ettiği için, “Doğumda anneyi öldürmüş, lanetli çocuk. büyüyünce de topluma da zararlı olur” diye bir anlayış var. Kimse ilgilenmek dahi istemiyor. Bir de bu süreçte onları ayrı ayrı evlatlık vermeye karar verdiler ve o benim için dönüm noktası oldu ve evlat edinme sürecini hızlandırdım. İsimleri Mira ve Merve. 

İngilizce öğretmeniydi pilot oldu: Gökyüzünün kraliçesi

Şu anda ne aşamada?

Büyükelçimizle de görüşüyoruz. Gide gele, tanıştık. Şu anda dosyanın yürütüldüğü bilgisi geliyor. Ama henüz sonuçlanmadı. Bir buçuk ayda bir gidiyorum. 8 saatlik bir yolculuk. Allah’tan THY olarak haftada 3 gün direkt uçuyoruz. 

Nasıl iletişim kuruyorsunuz, konuşmaya başladılar mı?

Ben Türkçe konuşuyorum, onlar da anlıyorlar. Orada da Fransızca öğreniyorlar, geçici olarak orada bakan kişiler başka dil bilmiyor çünkü. Şu anda 16 aylıklar. Bana “Anne” diyorlar. 

Bu süreçte hiç ümitsizliğe kapılıyor musunuz?

Bir dönem çok üzüldüm. Hemen bitecek demişlerdi ama sonra hükûmet değişti, greve gittiler derken süreç çok uzadı. En güzel zamanlarının bensiz geçmesine çok üzülüyorum. Hızlandırmak için elimden gelen herşeyi yapıyorum.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.