Partizanlık yeni ırkçılık mı?

A -
A +

Birleşmiş Milletler Genel Kurul toplantılarının gerçekleştiği ve dünyanın her ülkesinden akın eden diplomatik heyetlerin ayrıca bir hareket kattığı New York'ta, Türkiye siyasetinden bir süre uzak kalmak, itiraf etmek gerekirse, akıl sağlığına iyi geliyor. New York'taki keşmekeş, Türkiye'deki siyasi tartışmalardan yorucu değil. Sokaklardaki yoğunluk, Türkiye gündeminden daha yıpratıcı değil...
Veya böyle mi acaba? Her şeyi Türkiye'ye özgün görme alışkanlığı ile davulun sesi uzaktan hoş mu geliyor? Sanırım öyle.
New York'tan İstanbul'a dönüş yolunda, havaalanında CNN'de yayınlanan bir haber dikkatimi çekiyor. Başlık: "Partizanlık ırkçılığı geçti." Stanford ve Princeton üniversitelerinin yaptığı bir araştırmaya göre Cumhuriyetçi Parti sempatizanlarının %49'u çocuklarının başka bir partiye sempatizan birisiyle evlenmesini hoş karşılamıyormuş. Bu oran Demokrat Parti taraftarları arasında %33. Aynı soru Amerikan halkına 1960'larda sorulduğunda bu rakamlar çok daha düşükmüş. 1960'larda Cumhuriyetçilerin %5'i, Demokratların ise %4'ü çocuklarının kendi partileri dışında birine oy veren biriyle evlenmesinden memnuniyetsizlik duyuyormuş.
Biri kutuplaşma mı demişti?
Bu tabloya bakıp bazı yorumcular Amerika'da ırkçılık azalırken partizanlık artıyor çıkarımında bulunuyor. Zira bu çalışmaya ek olarak, başka anket ve çalışmalar da Amerika'da ırkçılığın azaldığını gösteriyor.
Elbette bu resme bakınca ilk akla gelen yorum bu. İlk bakışta gayet de makul. Ancak buna tümden katılmayan ve daha sofistike okumalar getiren yorumcular da var. Bazıları bu tabloya bakıp, partizanlığın ırkçılığın güncellenmiş ve son sürüm versiyonu olduğunu iddia ediyor. Amerika'da siyasi parti eğilimleri ırk, sınıf, şehir-taşra, cinsiyet, din, etnik köken gibi hatlar üzerinden de ayrılıyor. Lakin ırkçılık, sınıfçılık veya cinsiyetçilik kamusal alanda makbul söylemler değil artık. Aksine son derece sert yaptırımları olan ifadeler bunlar. Bu nedenle ırk, etnik köken, cinsiyet, sınıf, din gibi kimlikler tartışılamaz ve dokunulamaz olurken, parti mensubiyeti bu sınıfa girmiyor. Bir ırkın mensuplarına saldırmanın bedeli ağır, cinsiyetçilik lanetleniyor, etnik köken ayrıcalığının yaptırımları büyük. Hepsinden öte bu kimliklere yönelik ifadeler (haklı olarak) nefret suçu olarak görülüyor ve sahibini itibarsızlaştırıyor. Fakat bir partinin sempatizanlarına yapılan ayrımcılık kabul edilebilir ve tolere edilebilir bir fikir farklılığı olarak görülüyor. Hatta ve hatta ırkçılık kınanırken, partizanlık ödüllendiriliyor. Her partinin en keskin silahşorları medyada daha çok görünüyor, daha çok destekçi buluyor. Dolayısıyla belki de ırkçılık, sınıfçılık, dini ayrımcılık veya cinsiyetçilik sanıldığı kadar azalmıyor, kendini ifade etme şeklini değiştiriyor.
Bu tabloyu Türkiye'ye uyarlamak mümkün mü peki?
Bu sene Bilgesam tarafından yapılan bir anket benzer bir trendin Türkiye'de de olduğuna işaret ediyor. AK Parti'li biriyle evlilik yoluyla akraba olmayı problem olarak gördüğünü söyleyenlerin oranı %31. CHP'liyle evliliği problemli olarak görenlerin oranı ise %13.8, MHP'liyle %9.1, BDP'liyle %51.
Muhtemelen BDP'li biri ile evlenmek istemediğini söyleyen %51'lik kesimin çoğunluğu BDP'nin programındaki ekolojik demokrasi maddesinden duyduğu rahatsızlığı izdivacına mani olarak görmüyor. Veya AK Parti sempatizanı ile evlenmek istemeyenlerin temel sorunu AK Parti'nin ekonomi politikaları değil.
Sorunun ismini tam anlamıyla koymak gerekirse, parti mensubiyetinden burada asıl kastedilen belli bir etnik köken, dini anlayış ve sınıf. İzdivaca mani olan şey siyaset değil, kimlik...
Peki, ırkçılık veya etnik ayrımcılıktan farklı olmayan partizanlığı engellemek için ne yapmalı?
Partizanlık, ırkçılık gibi lanetlenmediği ve kınanmadığı takdirde, ırkçılığın daha rafine bir şekilde yeniden üretildiği bir kimlik olmaya mahkûm.
Türkiye'de güya ilerici akademisyenlerin, solcu aydınların bile toplumun yarısını oluşturan bir parti mensubiyetine yönelik nefret dolu söylemleri göz önüne alınınca, bu konuda epey uzun ve zor bir yolun bizi beklediği görülüyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.