Medyayı 2021'de neler bekliyor?

A -
A +
Aydın Doğan medyadan çekildiğinde "dijitalleşme hızlanacak" diye yazmıştım. Gerçekten öyle oldu. Koronavirüs pandemisi geleneksel medyadaki dijitalleşme sürecini en az beş yıl öne çekti. Gazeteler iki yüz yıllık tarihinde ilk defa evlerde hazırlanıyor, televizyonlar ve ajanslar dönüşümlü asgari kadro ile yayın yapıyor, internet portalleri home ofis yönetiliyor... Peki, 2021'de ne olur? Herhâlde aşının bulunmasıyla rahatlama yaşanır. Fakat eskiye dönüş zor. -Medyada gazeteden televizyona, televizyondan sosyal mecraya evrilişin hikâyesi şu oldu: Oku düşün-izle öğren-bak eğlen... Her şeyin eğlenceye döndüğü ortamda gazetelerin mevcudu muhafaza etmesi en büyük kâr olur. -İnsanların eve tıkılması televizyon izleme sürelerini artırdı. Televizyonlar medya yatırımlarında aslan payına sahip. Fakat bu durum kalıcı değil. -Birçok haber portali hâlâ geleneksel medyadan besleniyor. Kendi kadro ve dilini oluşturan az. Yakın geleceğin haber dilini, videolar belirleyecek. -Dönüşümden en çok etkilenen eğlence ve sinema sektörü oldu. Sinema solanlarının kapanması eğlenceyi cebe yöneltti. Sektöre yeni yılda yeni oyuncular katıldı. Acun Ilıcalı'nın Exxen'i, Gözde Akpınar'ın Gain'i, Netflix ve Blu TV'ye rakip oldu. Netflix gibi global bir şirketin karşısına yerel aktörlerin çıkması önemli. Fakat düşük bütçeli kalitesiz yapımlarla biraz zor. Yapımcılar salonların açılması umuduyla hâlâ büyük işleri ellerinde tutuyor. -2020 kalemlerin göç yılı oldu. Köşe yazarları "çoluk çocuğun" elinde büyüyen YouTube'u keşfetti. YouTuber gazeteci sayısı patladı. Cüneyt Özdemir'in öncülük ettiği alanda Hadi Özışık ve Âdem Metan röportajlarıyla, Ardan Zentürk analizleriyle ön plana çıkıyor. Bilhassa Âdem Metan'ın keyifli sohbetleriyle yılın en çok sivrilen YouTuber olacağını tahmin etmek güç değil. Tabii böyle giderse... Yavuz Oğhan, Çağlar Cilara, Murat Yetkin de YouTube'da varlık gösteren muhalif kesimin önemli isimlerinden. -Bu çerçevede mahallenin tanınmış yüzlerinden Serdar Tuncer "Mymecra" ile farklı bir format oluşturdu. Tuncer, YouTube ile televizyon karışımı bir akıma öncülük edebilir. Neticede ister gazete olsun ister televizyon isterse sosyal medya. Önemli olan muhteva. Kaliteli içerik üreten kazanır.   Medyayı 2021'de neler bekliyor?   Şovun kralını göreceksiniz   İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, yılbaşlarında ve dinî bayramlarda geceyi Güneydoğu'daki sınır karakollarında geçiriyor. Bu yılbaşında da Van'ın Çatak ile Şırnak'ın Beytüşşebap ilçeleri arasındaki Kato Jirka bölgesinde bulunan Belbuka Kalekol Üs Bölgesi'nde girdi. Diz kırıp askerlerle yemek yedi. Sabah yemekhanede masaya oturup kahvaltı yaptı. Fakat yemekte çekilen fotoğrafı muhalif kesim diline doladı. Kimi "Siyasi pazarlama, yer sofrasıyla halkçı imajı veriyor" dedi, kimi "Neden masa değil yer sofrası?" diye haber yazdı. Oysa bakan masada da oturdu. Fotoğrafa konu olan yerin, kalekolun halı serili nöbet kulübesi olduğu ortaya çıktı. Askerliğimi o coğrafyada yaptım. Bölgeyi de psikolojiyi de şartları çok iyi bilirim. -Bir vakitler generallerin bile uğramadığı yerlere İçişleri Bakanı gidiyor! Gitmekle kalmıyor orada konaklıyor. -Bir vakitler sürekli baskın ve şehit haberlerinin geldiği yerlerde çelik kalekollar yükseliyor. Ki o kalekolların yapımını engellemek için HDP ve PKK'nın neler yaptığını çok biliyoruz. -Bir vakitler, uydur kaydır mevzilerde ölümü bekleyen Mehmetçik, kamera ve bilgisayarlarla donatılmış karakollarında çakal gözlüyor. Bu ziyaretler, verilen moraller, cesaretli ve cesametli duruşlar, değişen mantık sayesinde terör bitiyor, bitecek. Şovun kralını işte o zaman göreceksiniz!   Parça değil paçavra!   Ayasofya'nın 86 yıl sonra yeniden ibadete açılmasını "2020'nin felaketleri" arasında gösteren Sözcü'nün kırdığı ceviz kırkı aştı!.. Kendi "kutsal" bildiği şeyler mevzubahis olduğunda en küçük eleştiriye tahammül edemeyen, bastıran, linç eden, hedef gösteren Sözcü; öte yandan mukaddes değerlere saldırıyı ise âdeta vazife biliyor. Öyle bir gazete ki; kâinat yıkılsa, dünya ikiye bölünse kendi dar, arkaik, kısır, tahammülsüz, faşist eğilimli gündeminden çıkmıyor. Mesela geçen hafta Ayasofya imamını manşete taşıdılar. Dokuz sütuna üç satır. Tam yarım sayfa. Ki savaş çıksa ancak bu kadar sütuna değer görülebilir. Ayasofya'nın imamının sosyal medya paylaşımını taramışlar. Neymiş, Burhan Kuzu'dan Aliya İzzetbegoviç'e kadar pek çok kişiyi mesajla anan imam, 10 Kasım'da Mustafa Kemal'i, 29 Ekim'de Cumhuriyet'i kutlamamışmış. İlahiyatçının zihniyeti buymuş! Memleketin meselesine bak! Bir de "Kırmızı çizgimiz 'vatan, millet, devlet, bayrak ve din'dir" diye kendilerini savunmazlar mı? Milleti budala yerine koyuyorlar. Diyorlar ki: Sözcü bu toplumun parçası!"Lise din dersi kitabında tabut, cenaze ve mezarlıkla ilgili bilgi veriliyor" diye yazan, peygamber sünnetini skandal diye duyuran, yağmur duasıyla dalga geçen, okulda mescide karşı çıkan bu toplumun nasıl parçası olabilir ki? Parçaymış. Ne parçası? Paçavra!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.