Lahor'u görmeyen doğmuş sayılmaz

A -
A +
Son derece çarpıcı, bir o kadar da çelişkili ve inanılmaz renkli bir ülke olan Pakistan'ın ikinci büyük kenti olan Lahor, aynı zamanda ticaret, kültür ve sosyal hayatın merkezi konumunda. "Lahor'u görmeden dünyaya gelmiş sayılmazsınız" sözü kulağımızda küpe... 
Pakistan'ı tanımaya trafikte başlıyoruz. Tüm eski İngiliz sömürgeleri gibi Pakistan'da da trafik soldan akıyor. Yollar şehir merkezinde beklentilerin üzerinde. Ortalama bir caddeye baktığınızda gördüğünüz araç dağılımı şöyle: Yüzde 50 motosiklet/bisiklet/tripot, yüzde 5 eşek, yüzde 5 at arabası, yüzde 20 kamyon ve yüzde 20 otomobil... Tüm bu araçlar herhangi bir şerit kavramı gözetmeden, uygulanmayan trafik kurallarını yok sayarak, son derece hızlı şekilde ve büyük bir ahenk içinde hareket ediyorlar. Şaşırtıcı olan ise hiçbir kaza görmedim. Arabalarda da çizik, göçük yok. Pek çok kez içimden "Adamlar araba kullanmada aşmışlar. Neden F1 yarışlarında Pakistanlı pilot yok" diye geçirdim.

Trafikte gördüğünüz bir diğer manzara da 'moto-büsler'. Genelde tek kişilik, en fazla iki kişilik motosikletler, burada toplu taşıma aracına dönüşmüş. 4, 5 hatta 6 kişi ile giden motosiklet makas atıyor, sağa sola yatıyor, hız yapıyor...
Kalabalık neymiş Lahor'da keşfettim. Sanki herkes, sokakta, caddede bir o yana bir bu yana geziyor. Burada beklenmeyen bir şekilde kadınlar sosyal hayatta sanıldığından daha katılımcılar. İnsanlar aileleri, eşleri ile yemeğe gidiyorlar. Kadınlar tek başlarına veya kadın kadına dışarı çıkıp gezebiliyor...
Saç şekline bakarak veya kıyafetlerindeki ayrıntılara göre insanların etnik veya mezhebi gruplara ayrıldığını fark etmek zor değil. En ilginç gelen anlatıma göre, Pakistanlı erkekler alınlarını açık tutmayı dini bir "derecelendirme" aracı olarak görüyor. Alınları yıllar içinde namaz kılmaktan nasırlaşıyor ve bu hal onları diğer insanlara göre ayrıştırıyor...
75 dolar olan aylık  asgari ücret ve zorlu hayat şartlarına rağmen beni en çok etkileyen yine insanları oldu. Umutlu, mutlu ve kanaatkâr olduklarını her halinden belli eden Pakistan halkı olağanüstü aksanlarıyla İngilizce konuşurken, özgüvenlerinden hiçbir şey kaybetmediklerini her fırsatta ortaya koyuyor...
Evet geri kalmış, son derece kötü şartlarda yaşayan insanların varlığı bir tokat gibi yüzümüze vururken, elinde kriket sopasıyla toprak sahaya koşan öğrencilerinin umudunu, Hindistan sınırındaki bayrak indirme töreninde 1 milyarlık Hindistan'ı titretmek istercesine haykıra haykıra bağıran kadınlarının gurunu ve "Türkiye-Pakistan kardeştir" sözünü hiçbir zaman esirgemeyen Pakistan erkeklerinin mutluluğu kaldı zihnimde. 
Uçakta, camdan dışarı bakıp son kez Lahor'u tepeden izlerken, gayriihtiyari çıktı şu kelimeler dudağımdan: 
"Jive Pakistan... Pakistan Zindabad" (Çok yaşa Pakistan)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.