Vesayetin en büyük kötülüğü!

A -
A +
Bu vesayet sistemleri bize öyle bir şey gösterdi ki; bu sistemi yaşamadan bunların gerçek yüzlerini görebilmemiz mümkün değildi!..

Normal demokrasilerde yönetim gücü, iktidarların yani, seçilmiş hükümetlerin elindedir. Bizimkiler ise; bir taraftan adına demokrasi deyip, diğer taraftan; yönetim gücünü seçilmişlerin elinden aparıverdiler. Bunu da; milleti aptal yerine koyarak, şark kurnazlığı ile yaptılar.
Asker, kendi asıl işine bakmayıp; yönetim işine soyununca; askere akıl ve destek veren türlü kesimler de, kendi asıl işlerini unutup, başka işlere soyundular!
Ve; bu ülke, seneler senesi böyle soyuldu!
Ve, artık, kimse kendi asıl işini yapmaz, yapamaz oldu.
At izi, iti izine karıştı derler ya; bizde hemen her şey karman çorman oldu.
Yalnız; bu vesayet sistemleri bize öyle bir şey gösterdi ki; bu sistemi yaşamadan bunların gerçek yüzlerini görebilmemiz mümkün değildi. Asker olsun sivil olsun tüm kesimlerin gerçek yüzlerini görüp, ciğerlerine kadar kendilerini tanıdık. Böylece; her ilim adamı geçinenlerin, öncelikle kendi branşlarının cahili olduklarını gördük.
Bu durumun hiç de önemi yoktur; zira, hemen herkes kendi işini, adres belli olsun diye yapar gibi yapıyor; asıl başka şeylerle uğraşmayı marifet biliyor!  
Yalnız, iki kesim var ki, bunların pervasızlıklarına endaze olmayışı, kendilerini diğerlerinden ayırıyor. Bunlardan bir tanesi askerî kesim, bir diğeri ise, medya kesimidir. Her iki kesimin de bilmediği ve yapamayacağı şey yoktur!
Bu her iki kesimin de ortak inançları; kendilerini la-yüs'el (sorgulanamaz) addetmeleridir. Hatırlayınız; bunlardan birisinin (Genelkurmay eski Başkanı) ses kaydı medyada yayınlanınca; o da bunları sahiplenmek zorunda kalmıştı. Mahut Genelkurmay Başkanı, arkadaşlarına hitap ederken, müthiş bir itirafta da bulunuyor ve aynen şöyle diyordu: "... Hukukun dışına çıktık ve bunu yol edindik ve hepsinden önemlisi; kimse bizden hesap soramaz dedik!"
Al takke-ver külah zihniyetinin ilelebet gideceğini zannettiler ve; bir 'Molla Kasım'ın gelip kendilerinden hesap sorabileceğini asla düşünmediler, düşünemediler!
Şark kurnazlığı ile milletin elinden aldıkları gücün, hep kendilerinde kalacağını ve o güçle milleti, sürekli olarak ezeceklerini vehmettiler.
Millet, Molla Kasım zannettiklerini sürekli olarak iktidarlara taşıdı ama, bunlardan hiçbirisi gerekli riski almadı, alamadı. Korktu ve milletin emanetine ihanet ederek; elindeki iktidar gücünü başkalarına teslim etti.
2002 yılında gelen iktidarla birlikte; milletin, seneler senesi aradığı ve beklediği 'kan' bulunmuştu.
Artık; Sezar'ın hakkı Sezar'a, milletin hakkı millete verilecek ve güç, asıl sahibinin, yani milletin olacaktı.
Nostalji yapmak isteyen ve eski camları arayanlar elbette olacak ama; o camlarla yapılan yeni bardaklarla su içmekten başka tercihleri ve seçenekleri olmayacaktır!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.