Vaki olanda hayır vardır ama!.. -1-

A -
A +

Vaki olanda hayrın olabilmesi için, iyi niyetin bulunması şarttır! Niyet hayır, akıbet hayır diye boşuna söylememişler. Gerçeği, Rabbani tesirle ifade eden sevgili Peygamberimiz (aleyhisselam): "Mü'minin niyeti, amelinden (iş, eylem) efdaldir (üstündür)" buyuruyor. Nasıl üstün olmasın ki; Cenab-ı Hakk'ın: "Ben sizin suretlerinize ve amellerinize değil; kalplerinize bakarım. Yani, onları hangi niyetle yaptığınıza bakarım!" şeklindeki ilahi tespiti; hadis-i kudsi olarak, O'nun (aleyhisselam) mübarek ağzından gönüllere nakşolmuştu.

Türkiye'miz; son 40 yıldır geometrik büyüme ile urlaşan ve ülkemizin sivil-resmî tüm kurum ve kuruluşlarının en kılcal damarlarına kadar yayılan 'Parelel' bir devlet yapılanmasının tehdidi altında! Öyle ki; devletin bizzat kendisi, mahut yapıyla mücadele adına; 'yeniden kurtuluş savaşı' başlattı! Savaşın öncülüğünü de, bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan yapmaktadır.

Makyavel; "Osmanlı gibi devletlerin kurulmaları çok zor, ama; idareleri çok kolaydır. Fransa gibi devletlerin kurulmaları çok kolay, ama; idareleri çok zordur" der. Bu tespit 15. Asırda yapılmıştır. Dikkat edilirse; Osmanlı Devleti'nin kurulup kurumlaşması (1299-1413) yüz seneyi aşkın bir zaman sürmüştür. Uzunca süren bu 'fetret' devrinden sonra alınan gerekli tedbirlerle Cihan Devleti doğmuştur.

Cihan Devleti'mizin yıkılışı da tıpkı, kuruluşu gibi yüz yıl sürmüş ve onun enkazı üzerinde Türkiye Devleti filizlenmiştir. O da, bir yüz yıl sonra; 'fetret'ini tamamlamakta ve yeni bir oluşumun eşiğine gelmiş bulunmaktadır.

Türkiye, tercihini demokrasiden yana yaptığına göre; yeniden büyük Türkiye'yi inşa için, gerçek demokrasiye (halkın, doğrudan katılımı ile gerçekleşen) geçmekten başka çare yok gibidir. Başkanını doğrudan milletin seçtiği devlette, 'Başkanlık Sistemi'nin olmasından daha doğal ne olabilir? Yarın, yeni anayasa ile birlikte; vali ve belediye başkanları da aynı şahıs olmak üzere; yine, doğrudan halk tarafından seçilsin.

Türkiye; Tayyip Erdoğan'la birlikte; yüz yılda bir gelebilecek bir liderle buluşmanın talihini yaşamakta olduğundan; bu tarihî fırsatı çok iyi değerlendirmelidir. Ne olur; gelip geçen onca liderlerimizin sağlıklarında kıymetlerini bilip takdir edemedik; bari, ancak yüz yılda bir gelebilen böyle bir liderin kadr-ü kıymetini, onun sağlığında bilelim ve ondan gerekli istifadeyi yapabilelim.

Aksi halde; sonraki pişmanlık fayda vermeyecek; ancak yüz yılda gelebilecek böylesine tarihî bir fırsat da elimizden uçup gidecektir!

Devletin bu hantal yapısı; doğrusu, bize yakışmıyor. Bizdeki sistem, eski Fransız sistemidir. Fransa bu sistemden 60 sene önce vazgeçti. Hatta; bu sistem gayr-i insanidir diyerek; sömürgelerini bile vazgeçirdi.

Evet; Fransa'nın değil kendisine, sömürgelerine bile reva görmediği bir sistemle idare ediliyoruz!

Mevcut sistemde; üst düzey bir memur tayininde bile 'üçlü kararname' gerekiyor. Yani, ilgili bakanın, başbakanın ve cumhurbaşkanının imzaları gerekiyor. Halkın seçip iktidara taşıdığı hükümet, böyle bir tayini arzu ediyor. Yani, hem bakan ve hem de başbakan imzalıyor. Ama, gelin görün ki, cumhurbaşkanı da imzalamayınca bu tayin gerçekleşemiyor!

Hani, mevcut sistemde cumhurbaşkanları sorumsuzdu? Bu ne menem sorumsuzluk ki, imzası olmadan, iktidar adım atamıyor?! (Paralel yapı vak'asında bile hayır var. Bakın nasıl? Yarın.. F.B.)

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.