Ermeni bahane!

A -
A +

Her sene nisan ayı geldiğinde, ülke olarak hop oturup hop kalkıyoruz! Hangi ülkenin devlet başkanı, başbakanı veya parlamentosu; 'soykırım' lafını kullanacak veya kararını alacak diye ödümüz patlıyor! Bu cümleden olarak; yine her sene ABD'ye resmî ve gayr-i resmî heyetler gönderiyor; ilgililerin aleyhimizde konuşmamaları ve bu doğrultuda karar almamaları için yoğun çabalar sarf ediyoruz.

Nedir bu aşağılık kompleksi Allah aşkına?!
Yalnızca bu tavrımız bile, suçlu olduğumuzun bir delili değil mi? Dikkat ediniz; olayların cereyanının üzerinden tam bir asır geçti. Bu bir asır içerisinde bizim; devlet ve millet olarak en büyük kaybımız; Cihan devletimiz ve onun elindeki güç ve kudretimiz.. Dolasıyla, yüz yıldır; hakkımızdaki kararları biz veremiyor ve hakkımızda yazılan tüm haberler hep tek yanlı yani, eyleyen açısından ele alınıp yazılıyor!

Edilgen, şahsiyetsiz dış politikaların sonuçlarından başka bir şey olmayan tüm bu rezil hallerden bir an önce kurtulmalıyız. Avuç açarken avuç ovuşturmanın izahı, bir dereceye kadar anlaşılabilir ama o günler geride kalmadı mı?

Batılı dostlarımız (!) bu hâli çok iyi bilmelerine rağmen; eski alışkanlıklarının gereği olarak; blöf yaparak üzerimize geliyor ve bizi eskiden olduğu gibi kıskaca almak istiyorlar.
Eski Türkiye ile istedikleri gibi oynuyorlardı. Zira veren el kendileri idi ve ne oldurup ne de öldürüyorlardı; tek kelime ile sürüm sürüm süründürüyorlardı! O hâlimizle, boşuna onlardan adalet ve insanlık bekledik. Halbuki onlar, tek bir lisandan anlar, o da; güç ve şahsiyettir.
Şükürler olsun ki, o güç ve şahsiyete eriştik; artık alan el değil, veren eliz ve hepsinden daha önemlisi şahsiyetimizi müdrik ve ona malikiz. Yani, haklarımızı müdafaaya muktediriz.
Bırakalım; onlar istedikleri telden çalsın! Bir kulağımızdan girer diğerinden çıkar! Yeter ki biz, temellerini attığımız Yeni Türkiye'yi tam ve kâmil manada inşa edebilelim. Bunun için 7 Haziran seçimleri en önemli kavşak noktasıdır. Bu kavşağı geçtik geçtik; artık bizi kimse tutamaz!
Bu durumu bizden çok daha iyi bilen Batılı dostlarımız (!), son kozlarını; birlikte oynuyorlar ve köhnemiş Ermeni enstrümanlarını koro hâlinde dillendiriyorlar! Tabii ki yersek!
Bu arada biz, dışarısından ziyade içimize bakmalıyız ve Ermeni yalanlarına teşne gafillere hadlerini bildirmeliyiz! Asıl hayreti mucip olan ise; Ermenilerle onca mukateleye girişen Kürtlerin sözcülüğüne soyunan Selahattin Demirtaş'ın Ermeni muhibbi tavrıdır. Bu kişi, daha kininin davacısı olamazken; nasıl oluyor da Kürtlerin davacılığına soyunuyor?!

Öyleyse, vay Kürtlerin hâline!
Yine bakınız; biz Türkiye olarak, Batılıların gözlerinde öylesine yokuz ki; seneler senesi 'karşılıklı olarak arşivleri açalım!' dememize rağmen; bunlar duymazlıktan gelinerek; Avrupa Parlamentosu olarak 'soykırım' kararı alıyor ve bunun neticesinde; karşılıklı olarak arşivler açılsın talebinde bulunuyorlar!

Bu kafaya günaydın yerine hoppala demek lazım!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.