En kötü şey; belirsizlik!

A -
A +
7 Haziran seçimleri hiçbir partiye tek başına iktidar vermedi. Normal demokrasilerde cereyan eden; iktidar partisinin yıpranıp gözden düşmesi, ana muhalefet partisinin ise güçlenip hükümete gelmesidir.
Bizde öyle olmadı, iktidar partisi (9) puan düşmesine rağmen, yüzde 41 ile birinci parti; bunun yanında ana muhalefet ise, yerinde saydı ve hatta az da olsa oy kaybetti. Ana muhalefet partisinin, iktidar partisinden kaybettiklerini alamamasının sebebi; kendinin de içinde olduğu marjinal bir partinin barajı geçmesi için oynanan bir oyundan ibaret..
Oyun tuttu; iktidar partisinin oyları aşağı çekildi ama başka bir partiyi de iktidara taşımadı. Böylece, 2002 yılından beri sürdürülen 'istikrar' dönemi sona ermiş oldu.
Demokrasilerde en kötü şey olan bu 'belirsizlik' ortamına nasıl gelindi? Başta siyasiler olmak üzere; bu işlere kafa yoran herkes konuştu, yazdı ve çizdi. Ama dişe dokunur, sadra şifa cinsinden olsun gerçekleri kimse dillendirmedi. Hemen herkes meselenin etrafında dönüp durdu. Bam teline kimse dokunmadı. Birkaç kişi dokunduysa da; kahir ekseriyetin vaveylaları arasında onlar da güme gitti.
Kitabın ortasından söylemek lazım gelirse; evvela bu iktidar partisi neden yüzde (9) oy kaybına uğradı? Birçok sebebi ana başlıklar altında verelim. Dost acı söyler ama doğruyu söyler. Doğrudan da kimse zarar görmez. Öz eleştiri babından, şimdilik söyleyeceklerim şunlardır:
Birincisi ve bize göre en hafifinden başlayarak; parti tüzüğündeki 'üç dönem' kuralıdır. Buna gerek yoktu; zira, çizilecekler zaten yönetimin elindedir. Bunu ayrıca kurala bağlayıp, onca biriken siyasi ve devlet tecrübesini yok etmenin manası olmasa gerektir! Kim ne derse desin; üç dönem kuralı Türkiye'nin şartlarına uygun değildir ve ister istemez küskünlüklere sebebiyet vermiştir. Kerhen verilen beyanatlara ve tebessümlere aldanmayın!
Aday tespitlerinde; özellikle Doğu ve Güneydoğu başta olmak üzere hemen her ildeki adaylar konusunda sıkıntı had safhada idi. Kimselere bir şey anlatılamadığı gibi; ben yaptım oldu mantığı ile seçmen küstürüldü ve sandığa gidilmedi.
Emekli ve dar gelirliye gerekli özen gösterilmedi; böylece geniş halk kesimleri, tamamen aldatıcı propaganda yapan karşı tarafın kucağına itildi!
Düşüşün en önemli sebebi ise; 'çözüm süreci'nin sağlıklı yürütülememesidir! Cumhurbaşkanı Sn. Tayyip Erdoğan, asrın projesi için kolunu değil gövdesini taşın altına koydu ama; en yakınındakiler bu hassasiyeti gösteremedi. Âdeta acemi terzi elinde o canım kumaş heba edildi!
Tıpkı 'paralel' ile mücadelede olduğu gibi; 'çözüm süreci'nde de gerçekler halka anlatılamadı. Muhalefet baskın çıktı; 'çözülme süreci' dedi ve karşılık buldu!
İktidar partisi oyuna getirildi. İmralı'ya ve Müslüman Kürtlere güvenilip bel bağlandı; her ikisinde de sükutu hayale uğranıldı.
Düşünün; parti liderini değiştiriyor, onca tecrübeye sahip kurucularını ve (a) takımını üç dönem bahanesi ile liste dışına itiyor, sıkıntıların ayyuka çıktığı listelerle seçime giriliyor ve hepsinden önemlisi; karşınızda kenetlenen onca muhalefetle birlikte bir de içinizle (içinizdeki paralel denilen ayrık otları ile) mücadele ediyorsunuz!
Alınan yüzde 41'lik oy bile büyük bir başarıdır!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.