Pazar yazıları -10-

A -
A +
Yaratılışın temeli ve sebebi sevgidir. Bir kudsi hadiste Cenab-ı Hakk; "Ben bir hazineydim; bilinmek istedim. Mahlukatı yarattım, onlara bilindim, onlar da beni bildi" buyurur.

İman dahi sevgi temeli üzerine oturur. Allahü tealayı ve sevdiklerini sevmek, O'nun sevmediklerinden yüz çevirmek ve onları sevmemek, imanın olmazsa olmaz şartıdır.

İbn-i Arabi Hazretleri sevgiyi üç mertebe olarak belirtiyor ve bunları şöyle izah ediyor: "Birincisi tabii sevgidir ki avamın sevgisidir. Bunun neticesi, hayvani ruhta meydana gelen birleşmedir. Seven ve sevilenin ruhu, haz ve şehvet coşkusu ile sahibi için tek bir ruh hâline gelir... İkincisi ise, ruhani-nefsi sevgidir. Bunun gayesi ise hakkını yerine getirmede ve kadrini bilmede sevgiliye benzemektir. Üçüncüsü ise ilahi sevgidir. Bu ise, Allahü tealanın kulu, kulun da Allahü tealayı sevmesidir. Nitekim Cenab-ı Hakk; 'O onları, onlar da O'nu sever' buyurur. (Maide-54)

...Sevgiyi tanımayan kimse, onu bilmemiştir. Ondan bir şey tatmayan kimse, onu tanımamıştır. Ondan 'kandım' diyen kimse, sevgiyi tanımamıştır. Sevgi, doyması olmayan bir içecektir. Kalp gözü kapalı ve gözleri perdeli olan birisi; 'bir kadeh içtim, bir daha susamadım' der. Halbuki gönüller sultanı Bayezid-i Bistami şöyle der: 'Adam dediğin denizleri yudumlasa bile, dili susuzluktan dışarı çıkan kimsedir.'

... Mecnun'la (Kays) her ne konuşulsa, 'Leyla, Leyla!' derdi. Çünkü onu kaybettiğini tahayyül ediyordu. Halbuki öyle değildi. Tahayyül edilen suret o kadar yakındı ki, artık Leyla'yı göremiyor ve yitiren biri gibi onu arıyordu. Bakınız! Bizzat Leyla dışarıdan kendisine gelip onun sureti Kays'ın hayalindeki Leyla'dan aldığı suretle uyuşmadığında, hayalindeki suretle çarpıştığını görmüş, hayalindeki suretin kaybolacağından endişe ederek şöyle demişti: 'Benden uzak dur! Çünkü seni sevmek, beni senden alıkoydu.'

Burada Kays, söz konusu hayali suretin bizzat sevginin kendisi olduğunu söylemiş ve Leyla! Leyla! diyerek onu aramaya devam etmiştir..."

Sevgi yukarıdan aşağıya doğrudur. Cenab-ı Hakk âlemi sevmeseydi, âlem O'nu sevemezdi.

Nitekim, Allahü tealanın insanlara olan sevgisinde de buna işaret vardır: "O onları, onlar da O'nu sever' (Maide 54).  Bu durum, beşer planında da böyledir; büyükler küçükleri sevmeli ki, küçükler de büyükleri sevebilsin.

Sevgili merhum Enver Ağabey, mübarek hocası Hüseyin Hilmi Işık'tan (kuddîse sirrûh) aldığı şu ölçüyü kendisine rehber edinmişti: 1- Güven, 2- Aşk, 3-Peki demek... Beşeri münasebette bu sıranın takip edilmesinin gerektiğini söyler ve güvenmeden sevmenin veya peki demenin;
beklenilenin tam tersi sonuçlar doğurabileceğini ifade ederdi. Çünkü; 'aşkta merhamet yoktur'; yanlış birisini sevmenin ve güvenilmeyecek birisine peki demenin insanı felakete sürükleyeceğine işaret ederdi.

Sevgi itaattir; öyle ki, sevilenin hâlleriyle hâllenmektir. En ileri hâli ise, kendi benliğinden sıyrılıp sevilende yok olmaktır!

Allahü teala, insanları kendisine kavuşturacak sevgiye kase olarak, insan kalbini yarattı ve buna; sevgililer sevgilisi Muhammed aleyhisselamın kalbini vasıta kıldı. O'nun (aleyhisselam) kalbinden fışkıran nurlar ve feyizler (Allahü teala sevgisi) bütün âleme yayılmaktadır. Bu sevgi pınarından ziyadesiyle beslenen gönüller, evliya kalpleridir. Onları tanıyan ve seven her şeye kavuşur.
Kavuşanlara, Cennet nimetleri afiyet olsun!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.