Yaratılışın temeli ve sebebi sevgidir. Bir kudsi hadiste Cenab-ı Hakk; "Ben bir hazineydim; bilinmek istedim. Mahlukatı yarattım, onlara bilindim, onlar da beni bildi" buyurur.
İman
dahi sevgi temeli üzerine oturur. Allahü tealayı ve sevdiklerini
sevmek, O'nun sevmediklerinden yüz çevirmek ve onları sevmemek, imanın
olmazsa olmaz şartıdır.
İbn-i Arabi Hazretleri sevgiyi üç mertebe olarak belirtiyor ve bunları şöyle izah ediyor: "Birincisi
tabii sevgidir ki avamın sevgisidir. Bunun neticesi, hayvani ruhta
meydana gelen birleşmedir. Seven ve sevilenin ruhu, haz ve şehvet
coşkusu ile sahibi için tek bir ruh hâline gelir... İkincisi ise,
ruhani-nefsi sevgidir. Bunun gayesi ise hakkını yerine getirmede ve
kadrini bilmede sevgiliye benzemektir. Üçüncüsü ise ilahi sevgidir. Bu
ise, Allahü tealanın kulu, kulun da Allahü tealayı sevmesidir. Nitekim
Cenab-ı Hakk; 'O onları, onlar da O'nu sever' buyurur. (Maide-54)
...Sevgiyi
tanımayan kimse, onu bilmemiştir. Ondan bir şey tatmayan kimse, onu
tanımamıştır. Ondan 'kandım' diyen kimse, sevgiyi tanımamıştır. Sevgi,
doyması olmayan bir içecektir. Kalp gözü kapalı ve gözleri perdeli olan
birisi; 'bir kadeh içtim, bir daha susamadım' der. Halbuki gönüller
sultanı Bayezid-i Bistami şöyle der: 'Adam dediğin denizleri yudumlasa
bile, dili susuzluktan dışarı çıkan kimsedir.'
...
Mecnun'la (Kays) her ne konuşulsa, 'Leyla, Leyla!' derdi. Çünkü onu
kaybettiğini tahayyül ediyordu. Halbuki öyle değildi. Tahayyül edilen
suret o kadar yakındı ki, artık Leyla'yı göremiyor ve yitiren biri gibi
onu arıyordu. Bakınız! Bizzat Leyla dışarıdan kendisine gelip onun
sureti Kays'ın hayalindeki Leyla'dan aldığı suretle uyuşmadığında,
hayalindeki suretle çarpıştığını görmüş, hayalindeki suretin
kaybolacağından endişe ederek şöyle demişti: 'Benden uzak dur! Çünkü
seni sevmek, beni senden alıkoydu.'
Burada Kays, söz konusu hayali
suretin bizzat sevginin kendisi olduğunu söylemiş ve Leyla! Leyla!
diyerek onu aramaya devam etmiştir..."
Sevgi yukarıdan
aşağıya doğrudur. Cenab-ı Hakk âlemi sevmeseydi, âlem O'nu sevemezdi.
Nitekim, Allahü tealanın insanlara olan sevgisinde de buna işaret
vardır: "O onları, onlar da O'nu sever' (Maide 54). Bu durum, beşer
planında da böyledir; büyükler küçükleri sevmeli ki, küçükler de
büyükleri sevebilsin.
Sevgili merhum Enver Ağabey, mübarek
hocası Hüseyin Hilmi Işık'tan (kuddîse sirrûh) aldığı şu ölçüyü
kendisine rehber edinmişti: 1- Güven, 2- Aşk, 3-Peki demek...
Beşeri münasebette bu sıranın takip edilmesinin gerektiğini söyler ve
güvenmeden sevmenin veya peki demenin;
beklenilenin tam tersi sonuçlar
doğurabileceğini ifade ederdi. Çünkü; 'aşkta merhamet yoktur'; yanlış birisini sevmenin ve güvenilmeyecek birisine peki demenin insanı felakete sürükleyeceğine işaret ederdi.
Sevgi
itaattir; öyle ki, sevilenin hâlleriyle hâllenmektir. En ileri hâli
ise, kendi benliğinden sıyrılıp sevilende yok olmaktır!
Allahü
teala, insanları kendisine kavuşturacak sevgiye kase olarak, insan
kalbini yarattı ve buna; sevgililer sevgilisi Muhammed aleyhisselamın
kalbini vasıta kıldı. O'nun (aleyhisselam) kalbinden fışkıran nurlar ve
feyizler (Allahü teala sevgisi) bütün âleme yayılmaktadır. Bu sevgi
pınarından ziyadesiyle beslenen gönüller, evliya kalpleridir. Onları
tanıyan ve seven her şeye kavuşur.
Kavuşanlara, Cennet nimetleri afiyet olsun!