Dış düşmana ihtiyaç yok!

A -
A +

Görüyorsunuz değil mi sevgili okuyucularım; yabancı bir ülkeyle savaş için burun buruna gelsek bile; içeride birleşmek şöyle dursun, bir kısmımız düşmanın safında yer alıyor! Meğer, hakkımızda, haini en bol ülke diye boşuna denmemiş.

Düşünüyorum da; Allahü teala bize acıdı ve 7 Haziran seçim sonuçlarına göre kaotik bir manzara ile karşı karşıya kalmadık. Şayet o günlerde CHP ile bir koalisyon kurulsa idi; Dışişleri Bakanlığı CHP’ye verilmesi gerekirdi. Esad’ın ve Putin’in yanında olan bir Türk Dışişleri Bakanı düşünebiliyor musunuz?!

Özellikle bizim meslekte, yani medya dünyasındaki; sahibinin sesi kalemşorları biliyorduk. Daha sonraları, onlara, bölücüler eklendi. En son olarak da; 40 senedir saman altından su yürütüp; gelip geçen onca iktidarlarla kol kola yürüyen ve en hızlı yürüyüşünü de AK Parti iktidarları ile yapan ‘Paralel’ yapı mensuplarının serapa hainliklerine şahit olduk ve elan da olmaya devam ediyoruz!

Burada ister istemez, şu soru akla geliyor: Devleti, milletiyle beraber tehdit eden unsurlara karşı gerekli mücadele yapılıyor mu? Buna maalesef evet diyemiyoruz. Bakınız; Güney Doğu'da onca mühimmat stoklanırken ve onca terörist ellerini kollarını sallaya sallaya her yanda cirit atarken, devletin güvenlik güçleri (polisi, jandarması, MİT’i) neredeydi?!

Ayrıca; milletin anlamakta güçlük çektiği diğer bir konu da; devletin resmî belgelerinde ‘terör örgütü mensubu’ olarak yer alan hemen her meslek grubundaki ve yine hemen her kademedeki memurların Doğu’ya ve Güneydoğu’ya tayin edilmeleri! O yöreler vatan değil mi; o yörelerde yaşayanlar vatandaş değil mi?

Artık tek başına iktidar olan AK Parti hükümetinin hiçbir mazereti kalmamıştır ve bir an önce; devleti bir ahtapot gibi saran bu ayrık otlarından temizlemelidir. Bu mühim işi; yeni iktidarının ilk üç ayı içinde bitirmelidir!

Ülkenin ‘Millî Siyaset Belgesi’ne girip ‘Kırmızı Kitap’ta terör örgütü olarak yer alan yapıyla mücadele, devletin bütün kurum ve kuruluşları ile büyük bir kararlılıkla ve netice alıncaya kadar sürdürülmelidir.

Yanlış anlaşılmasın; bizim kimseye terör örgütü veya mensubu deme lüksümüz yok. Dememiz şu ki; devlet, terör örgütü diye yaftaladığı kurum, kuruluş ve onların mensupları hakkında neden gereğini bir an önce yapmıyor?

Beş bine yakın ‘paralelci’ hakim ve savcıdan bahsediliyor; şayet doğru ise, bu ülkede haktan ve adaletten bahsedilebilir mi? 

Haini bunca bol olan bu ülkede; yapılan veya yapılmayan tüm bu aymazlıklarla; hıyanete tüy dikilmiş olmuyor mu?!

Yazımızın başına dönelim; can alıcı suali, açıklanan düşünceler muvacehesinde yenileyelim: Yoksa rejim, tıpkı İttihat Terakki döneminde ve Cumhuriyetin ilk yıllarında olduğu gibi; hainleri, bilerek ve isteyerek mi üretiyor?!.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.