Adım adım Kürt devleti!..

A -
A +

Malum; Birinci Cihan Harbi’nde, başta ABD olmak üzere; Osmanlı Devleti’ni yıkıp, topraklarını işgal eden Batılı güçler, Kürtlere, aynı coğrafyada devlet sözü vermişti. Her ne kadar; bu durumu, hazırladıkları taslak metinlerde ifade ettilerse de; adına Sevr dedikleri bu paçavra Osmanlı Sultanı tarafından imzalanmadı.

İmzalanmadığı gibi, Kürtlerle Türkler el ele vererek Kurtuluş Savaşı’nı başlatıp, zaferle sonuçlandırdı ve bunun neticesinde, yeni Türkiye devletine imkân tanıyan Lozan antlaşması yürürlüğe sokuldu. Yeni devletin ve aynı coğrafyada oluşturulan onca devletlerin sınırları; her birisinde çıbanbaşları bırakılmak suretiyle cetvelle çizildi. Asırlar boyu sürecek anlaşmazlıkları doğuran bu meşum sınırların mimarı İngilizlerdi.

Kürt nüfus, etnik yapı olarak dört devletin sınırları içinde kalmıştı: Türkiye, Irak, İran ve Suriye...

Başta ABD olmak üzere, Batılı şer güçler; evvela kolay lokma gördükleri Irak ve Suriye’den işe koyuldular. Irak’ı hallettiler; Suriye’yi de, şimdilik hâl yoluna koydular! Ama; asıl hedefleri, çetin ceviz gördükleri Türkiye’dir. Onu da; 35 senedir PKK belasıyla boğuşturup mesafe almaya çalışıyorlar.

Görünen o ki, mahut devletin Akdeniz ile buluşmasına öncelik verip; İran’ı en sona bıraktılar!

Türkiye Devleti, ta Cumhuriyetin kuruluşundan itibaren; millete karşı çok yanlış politikalar izledi. Çünkü devlet, kurucu unsurlar tarafından, millete rağmen kurulmuştu. Netice itibariyle devletle milletin çatışması kaçınılmazdı ve devlet de zaten bu çatışma kültüründen beslenmeyi yeğledi!

Bu hâl, ayrılıkçı Kürtlerin ekmeğine yağ sürdü ve şer odaklarının tuzaklarına amade kıldı!

Bu çıkmaz yolu ilk fark eden merhum Turgut Özal oldu ve asırlık hastalıktan kurtuluşun formüllerini üretip uygulamaya koydu ancak; ona, bunu yaptırmadıkları gibi, bedelini de hayatıyla ödettiler. Tıpkı Jandarma Genel Komutanı Eşref Bitlis’e ödettikleri gibi!..

İkinci fark eden ise, Tayyip Erdoğan oldu; Kardeşlik Projesi'ni başlatarak, çözüm için tabir caizse gövdesini taşın altına koydu. Dışarısı, Kardeşlik Projesi’nin Türkiye’yi şaha kaldıracağını gördü ve ürktü ama içimizdeki aymazlar, başta muhalefet partileri bunu görmedi veya görmek istemedi. Halbuki bölgede, Kürt partisinin dışında yalnızca AK Parti vardı. Dışarıdaki şer güçlerin, onların emrindeki terör örgütlerinin; Paralel ve dikey tüm muhalefetin hedefinde, AK Parti’yi bölgede silip bitirmek var. Halbuki AK Parti’nin orada oluşu Türkiye Devleti’nin son şansıdır: Bunu ise ancak aymazlar veya hainler görmeyebilir.

Bakınız; tatbik mevkiine konulan son oyun şudur: PKK’nın gençlik ve şehir yapılanmaları, bölgedeki mahut partinin belediyeleri ile el ele vererek; şehirleri yaşanmaz kılıp vatandaşı oralardan uzaklaştırmaktır. Tüm beldeleri, yalnızca kendilerinin ve yandaşlarının yaşadığı mekânlara dönüştürmek için; yolları tahrip edip tuzaklıyorlar ve barikatlar oluşturuyorlar.

Bölge halkı, ya kendiliğinden veya korkutularak-zorla göç ettiriliyor. Böylece meydan PKK’ya ve yandaşlarına terk edilmiş oluyor. Devlet gerekli tedbirleri vakit kaybetmeden almalı, halkın toprağına dönmesi sağlanmalıdır. Aksi hâlde; yarın çok geç olabilir!

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.