Maksat Türkiye’nin elini bağlamak!

A -
A +
Ne demiş eskiler: "Hazır ol cenge, istersen sulh u salah!" Yani barış ve huzur istiyorsan, savaşa hazır ol! Yaşadığımız bu netameli coğrafyada; her daim en geçerli söz budur.

Türkiye, İsrail’den çok daha tehlikeli ve çok daha iştah kabartan bir coğrafyada konumlanıyor.  Nasıl ki, İsrail’in dört bir yanı, kendisinden çok daha büyük (toprak ve insan gücü bakımından) düşmanlarla çevrili olarak netameli bir coğrafyada bulunuyor. Böylesine tehlikeli bir coğrafyada İsrail, hayat idamesini nasıl temin ediyor?

Elbette ki güçle! Düşmanlarından fersah fersah daha güçlü olarak değil mi?!

İsrail bununla da yetinmemiş ve ABD gibi bir devin gücünü de arkasına almıştır.

Türkiye, bir imparatorluk bakiyesi ve asırlarca İslamiyet’in bayraktarlığını yapmış bir tarihin sahibi. Yani tarih boyunca; şimdilerde dost ve müttefik (!) gözüktüğü ülkelerle savaşmış. Ve hemen hepsinin kuyruk acıları var!

Nasıl olmasın ki? Türkler, asırlar boyunca mahut Avrupalıya atının üzengisini öptürerek şeref bahşetmiş! Asırlara baliğ bu denli bir eziklik hiç unutulabilir mi?

Unutmadıkları gibi, intikam almayı da aynı kararlılıkla sürdürüyorlar!

Şu hâlde Türkiye’nin, İsrail’den çok daha fazla güçlü olmaya  ve dosta güven, düşmana korku salmaya ihtiyacı var!

Bakınız; Abdullah Öcalan, Şam yönetiminden destur istediğinde; bu isteği bir şartla kabul edilmiş ve kendisi himayeye alınmıştı: Türkiye’yi meşgul etmek; Türkiye’nin elini-kolunu bağlamak! Bölücü hareket otuz beş senedir, bu talimatı yerine getiriyor ve Türkiye’yi uğraştırıyor.

Irak ve Suriye fiilen paramparça oldu. İstedikleri: Orta Doğu’nun haritalarının -ki, dünyanın geleceğini şekillendirecek enerji hatları bu bölgeden geçmekte- yeniden çizileceği bu netameli bölgede; kurulacak masaya Türkler, güçlü olarak oturmasın, oturamasın!

Oturamaması için de elinin kolunun bağlı olması ve hepsinden önemlisi güçsüz olması lazım! Geçen asrın başlarından beri bu durumu pek güzel temin ettiler. Türkiye’yi güçsüz bırakarak, ne etliye ne sütlüye karıştırdılar! Başta komşuları olmak üzere, tüm dünya ile düşmandı ve bu denli düşmanlarına karşı da kendisine, başta ABD ve diğer hamileri koruyacaktı!

Şu hâlde; kendisinin güçlü olmasına gerek yoktu! İşte, "Yurtta sulh, cihanda sulh!" sözünden, bunu anlamamızı istemişlerdi! Biz de bir asır boyu bunu anlayarak, idame-i hayatta bulunduk!

Son on-on beş senedir; Türkiye dizlerinin üzerinde doğrulmaya yeltendi; at kaçtı torba düştü!

ABD bile, İsrail’in sınır komşuluğu pahasına Rusya’nın Suriye’yi işgaline göz yumdu!

Yeter ki Türkiye olmasın!

"Küfür tek bir millettir!" gerçeği ile karşı karşıyayız!

ABD Başkan Yardımcısının Türkiye ziyaretini ibretle izledik; görüştüğü kişiler ve verdiği demeçler karşısında irkiliyor ve eskilerin deyişinin haklılığı bir kere daha gerçeği haykırıyor: "Hazır ol cenge, istersen sulh u salah!"
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.