Hedefte neden sayın Erdoğan var?

A -
A +
FETÖ hareketi, yalnızca Türkiye’yi değil, dünyanın tamamını (şimdilik yüz yetmiş ülkesini) ‘üst akıl’ın güdümüne sokmak için organize edilmiştir. Yani emperyal bir projedir. Eğitim faaliyetleri ile işe koyulduklarından; hiç kimsenin dikkatlerini çekmedikleri gibi, hemen herkesten destek ve yardım gördüler.
Bulundukları ülkelerde ilk yaptıkları iş, üst düzey devlet yetkililerinin, bürokratların ve zenginlerin çocuklarını okullarına kayıt yaptırmaktır. Çocukları vasıtasıyla ana-babalarla temas kuruluyor ve böylece bürokrasiye nüfuz ediliyor. Bu, öylesine bir nüfuz ki, ülkelerin büyükelçiliklerinin yapamadıklarını bunlar, rahatlıkla yapabiliyorlar.
Mesela: Orta Asya’daki Türk Cumhuriyetlerinde, ticari faaliyette bulunmak isteyen kişinin yapacağı tek şey, FETÖ hareketinin oradaki temsilcisini bulmaktır. O ülkenin bakanları dahil, tüm bürokratları malum temsilcinin avucunun içindedir. İşleri kolaylıkla hâllediyor ve hepsinden önemlisi; işi yaptığı firmayı aylık haraca (himmet) bağlıyor!..
Okullarını dershaneleri ile destekliyorlar; çaldıkları soruların cevap anahtarlarını, kendi kursiyerlerine verdiklerinden her türlü sınavın birincileri ve ilk derecede olanları bunların mensupları oluyor. Çeşitli okullara giriş ve mezun oluşlardaki ilk dereceleri; yine aynı metodla (hırsızlık) bunlar ellerinde bulundurduğundan hemen herkesin iltifatlarına mazhar oluyorlar.
Bu yüzden; mahut yapının kursları ve okulları herkesin gıpta ile baktığı ve çocuklarını yerleştirmek için birbirleriyle yarıştığı mekânlar hâline geliyor.
Büyük ve görkemli olarak düzenledikleri ‘Türkçe Olimpiyatları’ gibi organizasyonlarla; tepeden tırnağa (Cumhurbaşkanından sokaktaki vatandaşa) herkesin beğenisini kazanıyorlar; gerçekte ise resmen ve alenen gözbağcılık yapıyorlar.
Her sınıfın en zeki ve ışıltılı beyinli öğrencilerini takip edip; ebeveynlerine, gıpta edilecek teklifler sunarak mahut öğrencileri çekip alıyorlar ve bu çocukları bir plan dahilinde eğitip harmanlıyorlar. Mesela; bu sene herkes hukuk fakültelerine müracaat edecek; bu sene herkes askerî okullara müracaat edecek, bu sene polis kolejlerine müracaat edilecek vb.
Mezun ettiklerini ise; bloklar hâlinde (organize olduklarından listeler hâlinde geliyorlar) bürokrasinin çeşitli kademelerine yerleştiriyorlar. Bu yüzden; Yargı'yı, Emniyet'i ve Askeriye'yi ele geçirmeleri mümkün olabildi.
Niyet halis olunca; Hak şerleri hayreyler. AK Parti’nin iktidara geldiği ilk döneminde (2002-2007) o dönemin Cumhurbaşkanı Sezer, iktidara, yargıda hiçbir hakim ve savcı tayini yaptırmadı. Şer gibi gözüken bu hâlden hayır doğdu. İyi ki yaptırmadı; zira yaptırsa idi; sonradan yapılan atamalarla, mahut yapıya ait mensupların sayısı; beş bin yerine on bin olacaktı ve her şey ta o zaman bitmiş olacaktı!
Düşünün: Askeriye onlardan, Emniyet teşkilatı onlardan, Yargı onlardan, TİB onlardan, TÜBİTAK onlardan, iş dünyasının çok önemli bir bölümü bunlardan, finans dünyasının arslan payı bunlarda; tüm siyasi partilere sızmışlar, bu meyanda esas itibariyle iktidar partisine sızıp çeşitli ve önemli bakanlıkları işgal etmişler, Meclis’te Komisyon başkanlıklarını ve üyeliklerini işgal etmişler. Bakanlık bazında elde edemediklerinin bürokrat kesimini ele geçirmiş ve özellikle hemen her kurum ve kuruluşun istihbarat ve personel şubelerini işgal etmişler.
Bir yazımda sormuştum; "zaten ülkeyi ellerinde bulunduruyorlardı; daha neden bir darbe teşebbüsünde bulundular?" diye..
Bunun sebebi gayet açık değil mi? Bütün yaptıklarına; ülkenin en ücra köşelerini işgal etmelerine rağmen, Türkiye içinde bulunduğu kabuğunu kırıyor ve hamle üstüne hamle yapıyor. Düne kadar, yönlendirilen bu ülke, bugün itibariyle bölgesinde yön veren bir konuma gelmiş.
Düne kadar toplu iğne yaptırmadıkları bu ülke; topunu-tüfeğini, denizaltısını, tankını, füzesini, vb. yapan ve yanlış okumuyorsunuz; yolcu uçaklarının ve savaş uçağının imalatını planlayan ve yakında semalarda yer alacak hamleleri gerçekleştiriyor.
Bütün bu hamlelerin başında bizzat Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan var. Bir gün tank imalatının başında, ertesi gün savaş gemisinin denize indirilme töreninde… Düşmanları hop oturtup hop kaldırtan projeleri bizzat takip ediyor.
O hâlde; hedefteki tek adam, sayın Cumhurbaşkanının ta kendisidir.
Nitekim 15 Temmuz darbe girişiminin birinci hedefine sayın Cumhurbaşkanı konulmuştu...
Önceki gün Gaziantep ilimizdeki bir sokak düğününde patlatılan bombanın hedefinde de Türkiye'mizin dirliği ve birliği vardır. Milletimizi Türk-Kürt, Sünni-Alevi diye ayırıp bölmek istiyorlar. "Üst Akıl"ın emrindeki tüm terör örgütleri (FETÖ, PKK, DAEŞ vb. birçok) el ele vererek bu alçak oyunu sergilemeye çalışıyor.
Tıpkı 15 Temmuz akşamı kalkıştıkları darbe girişiminde olduğu gibi; sergiledikleri ve sergilemeye çalışacakları tüm bu alçakça saldırılar bir netice vermeyecek ve hepsi hüsranla bitecektir.
Zira karşılarında topyekûn bir millet var ve bu millet darbe yedikçe beklentilerinin aksine saflarını sıklaştırıyor ve yekvücut olarak karşılarına dikiliyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.