İntikamın böylesi!..

A -
A +
FETÖ terör örgütü ile ne menem bir bela ile karşı karşıya olduğumuzu, her geçen gün daha iyi anlıyoruz. Belli ki, ülkede girmedikleri delik, kuşatmadıkları saha yok!
Önce, işin tarihî derinliklerine inip, olayın sebeplerini araştırmamız gerekiyor. Evet, görünüşte olay; din denilen sosyolojik bir olayın yansımaları şeklinde tezahür ettirildi. Zira din adına yanlışları yapanlar, nerelerde ve nasıl yanlışlar yaptıklarını çok iyi biliyorlardı.
İşte o yanlışlarla açılan dehlizleri, gergef gibi işleyerek; insanımızı istedikleri kalıplara döktüler ve arzu ettikleri mankurtları, mantar gibi yetiştirdiler.
Eğitim, hoşgörü, diyalog, yabancı diyarlara gönül elçiliği vb. diyerek; gizli ‘cemaat’ şeklinde örgütlendiler. Neden gizli? Çünkü; dinî cemaat yapılanmaları (tarikatlar) suçtu. Bunlar, bilinen manası ile herhangi bir tarikat olmamalarına rağmen; o boşluktan istifade ederek ve onu bir maden gibi işleterek; kafalarına göre bir yapılanmaya gittiler.
Halbuki tarikatlar serbest olsaydı; bu ve benzer oluşumlar, yerin dibine girip; devlet denetim ve gözetiminden uzakta olmayacaklardı. Her şey şeffaf ve aleni olacağı için; bu denli yanlış yapılanmalara ve kepazeliklere imkân verilmemiş olacaktı.
Devlet, kurulduğu günden beri, hâlâ bu yanlışını anlayabilmiş değil. Tarikatları yasakladığı gibi, dini ve din eğitimini de engellemelere girişmesi; sosyolojik vakıaları ortadan kaldırmadı aksine; kendisini düşman belleyen FETÖ gibi şer odaklarının oluşmasına imkân ve zemin hazırladı.
Başta İngilizler olmak üzere, Türklüğün ve İslamiyet’in düşmanları gökte aradıklarını yerde bulmuşlardı. Önce içimizdeki beyinsiz satılmışları ‘devşirdiler’, ardından da; onlar vasıtasıyla mahut ‘devşirme’ işlemini; tarihten intikam alırcasına sürdürdüler.
Devşirme sistemini kurup işleten Osmanlı’dan âdeta intikam alınıyordu!
Bir kısım nadanlar, eğitim sistemini özelleştirdi diye merhum Özal’a ateş püskürüyor. Neymiş; eğitim devlet elinden çıkınca böyle olurmuş! Dünyadaki bütün demokratik ülkelerde eğitim özel ama devlet denetiminden ari değil. Bizdeki devlet ise, kendisinin kurup işlettiği İmam-Hatip Okullarını kovalamaktan, onların mezunlarının önlerini kesmek için şeytana takla attırmaktan vakit bulup da denetim işlemini yerine getirmedi.
Dolayısıyla meydanı, bütünüyle; şeytanların bile şerrinden kaçındığı FETÖ alçağına ve onun satılmış uşaklarına terk etti. Düşünün: Dershaneler onun, ana-ilk-orta-lise (kolejler) onun, devletin elindeki Millî Eğitim sistemi (on binlerce öğretmeniyle) onun, üniversiteler onun, YÖK onun, devletin elindeki üniversitelerin akademik kadroları onun (bugün değilse bile yarın), Yargı; yükseği ile beraber onun, okulları ile beraber Emniyet Teşkilatı onun, okulları ile beraber Askerî Teşkilat onun, Bakanlıklar onun (özellikle kritik bakanlıklar; mesela Adalet Bakanlığı: Müsteşarından infaz koruma memuruna kadar, kilit noktalarda kadrolaşmış)…
Daha sayayım mı? İnanın yazmaktan utanıyorum!
Geriye ne mi kaldı? Bir tek Recep Tayyip Erdoğan ve onu iktidara taşıyan bu necip millet!
17-25 Aralık Darbe Girişimleri ile AK Parti iktidarının varlığına kastettiler; aynı iktidar mensupları aymazlıklarına devam ettiler. Sayın  Erdoğan, tek başına mücadeleye girişti; mahut yapıyı ‘terörist’ addederek, devletin 'Kırmızı Kitap’ına soktu; başta bakanlıklar olmak üzere, devletin kurum ve kuruluşlarından ‘tık’ yok!
Sayın Erdoğan, bir-iki bakanıyla çırpınıyor; bütün Türkiye seyrediyor!
Her şey ellerinde iken (daha ne istediler bilmem!), Cenab-ı Hakk onları şaşırttı ve; 15 Temmuz’da devlete, hükümete ve millete karşı darbeye giriştiler.
Giriştiler de; bir kısım aymazları uyandırdılar!
Cenab-ı Hakk encamımızı hayreylesin!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.