Orwell’in romanından emojilerin diline…

A -
A +

Dr. Ali Murat KIRIK
Dijital İletişim Uzmanı/Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Öğretim Üyesi

1998’lerin sonu 1999’ların başlarında kullanılmaya başlayan emojiler, özellikle akıllı telefon ve anlık mesajlaşma uygulamalarının etkisiyle birlikte kullanım alanını yaygınlaştırmıştır. Hüznü, sevinci, coşkuyu, ümitsizliği hatta hayal kırıklığını simgesel olarak temsil eden emojiler Shigetaka Kurita isimli Japon teknolog tarafından geliştirilmiştir. Emoji mefhumu günümüzde giderek artan bir kullanım sahasına sahiptir. Noktalama işaretleriyle oluşturulan imgeleri emojilerin ilk versiyonları şeklinde nitelendirebilmek mümkündür.  Örnek vermek gerekirse klasik anlamda kullanılan iki nokta üst üstte kapalı parantez “:)” ile gülme ifadesi ya da iki nokta üst üstte açık parantez “:(“ ile üzgünlük ifadeleri oluşturulmuştur. Nitekim günümüzde de bu işaretler yaygın bir şekilde kullanılmaktadır.
Artık emojiler giderek kelimelerin yerini almaktadır. Oxford Sözlük tarafından “mutluluk gözyaşları” isimli emojinin 2015 yılının kelimesi seçilmesi bu durumun en temel göstergesidir. Yazılı dilin duyguları ve düşünceleri tam olarak yansıtamaması gerekçesiyle emojiler âdeta bir zorunluluk hâline getirilmiştir. Emojileri kullanmak belki iletişimi kolaylaştırdı ve hızlandırdı. Ancak kelimelerin ruhunu, düşüncenin, anlatı yapısını bozdu. Yani bu zamana dek olumlu bakılan emojiler aslında iletişimde başa sardığımızın da bir göstergesidir.
George Orwell’in 1984 romanını okuyanlar çok iyi bileceklerdir. Orwell, Okyanusya ülkesinde “Big Brother” aracılığıyla oluşturulan korkunun tüm bireyleri giderek kontrol altında tutmak için bir araç olarak kullanıldığı teknolojik bir dünya modeli sunmaktadır. Günümüz Batı dünyasında da bunu görebilmek mümkündür. Kişiler devamlı izlenmektedir. Özellikle dijital iz, çağımızın en temel problemlerinin başında gelmektedir. Yapılan her şey sanal ortamda kayıt altına alınmaktadır. Romanda baskı altında olan cemiyet için “Yeni Söylem” adıyla bir dil geliştirilmiştir. Bu yeni dilde kelime sayısı azaltılarak dilin basite indirgenmesi amaçlanmakta böylece insanların düşünmesi engellenmekte ve sorgulama kabiliyetinin kaybedilmesi amaçlanmaktadır.
Buradan tekrar emojilere dönecek olursak, bu ifadelerle global yeni bir dilin oluştuğunu söylemek mümkündür. Teknolojinin kölesi olan bir toplumda dil ve düşünce de ortadan kalkar. Bugün Batılı gelişmiş ülkelerin ve emperyal güçlerin de temel gayesi düşünme ve sorgulama potansiyelinin kaybolmasıdır. Bu durum her ne kadar bir komplo teorisi olarak görülse de akıllı telefon ve tabletlerin anlık mesajlaşma uygulamalarıyla birlikte yoğun kullanımı emojilerin vazgeçilmez bir unsur olarak insanların merkezine yerleşmelerine sebep olmuştur.

Z KUŞAĞININ LİSANI…
Emojilerin gelişigüzel bir şekilde kullanımı da anlam kaymalarına sebep olmaktadır. Bunu üç maymun örneğinde görebilmek mümkündür. Üç maymunun bir arada kullanımı farklı bir anlam katarken, gözlerini kapatan maymun özellikle Türkiye’de utanma anlamına gelmektedir. Z Kuşağı olarak ifade edilen 2000 ve sonrası doğan nesil için emojiler olmazsa olmaz durumundadır. Yapılan araştırmalarda en çok Z Kuşağı’nın emoji kullandığı ve emojilere ilgi duyduğu görülmektedir. Emoji kullanımı duyguların farklı bir dille ifadesini sağladığından kelimelerin yoğunluğunu ihtiva edememektedir. İşte bu durum dilde yozlaşmaya sebep olmaktadır. Bilindiği üzere Türkçe zengin bir dildir. Birçok söz sanatı mevcuttur. Kimi zaman anlam kaymalarını önlemesi açısından emojilerin kullanımı bir avantajken sürekli emoji kullanımı ise dil açısından dezavantaj oluşturmaktadır. Lisanın öz niteliklerini kaybetmemek adına internet ortamında bile kurallara uymak elzem görünmektedir...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.