Savaşların sosyal medya cephesi

A -
A +

Doç. Dr. Ali Murat KIRIK

Marmara Üniversitesi İletişim Fakültesi Görsel İletişim Tasarımı Anabilim Dalı Başkanı

murat.kirik@marmara.edu.tr

 

Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı sosyal medyada aktiftir ve günde ortalama 2,5 saate yakın platformlarda vakit geçirmektedir. Savaşlar da artık sosyal medya desteğiyle yapılmaktadır. Rusya Ukrayna Savaşı ise tam manasıyla hibrit bir yapıya sahip olup sosyal medyanın gücünü ortaya koymuştur.

Sosyal medya, Ukrayna'dan bilgi ve canlı güncelleme kaynağı olduğunu ispatlamış olsa da, aynı zamanda sahte ve yanıltıcı materyalleri yaymak için de kullanılmaktadır.

 

Ülkelerin %93'ünden fazlası, dezenformasyonu iletişimin parçası sayıyor.

 

Kullanımı her geçen gün yaygınlaşan sosyal medya, gerek Türkiye gerekse dünyada farklı maksatlar için kullanılır bir duruma gelmiştir. Siyasetin ve savaş dönemlerinin âdeta başat aktörü hâline gelen sosyal medya, gerçekliği tehdit eder durumdadır. Sosyal medyanın istihbarat amaçlı kullandığına dair var olan yargılar da giderek yaygınlaşmaktadır. Sosyal medya istihbaratı mesajlar veya resimler gibi içeriklerin bir kişi, bir kurum ya da istihbarat servisleri tarafından izlenmesini, takip edilmesini içermektedir. Sosyal medya istihbaratı, çok çeşitli sosyal medya verilerini toplamak, muhafaza etmek ve analiz etmek ve bu verileri trendlere ve analizlere dönüştürmek gibi maksatları bünyesinde barındırmaktadır.

İstihbarat ve gözetim faaliyetleri, kısmen yeni veri toplama ve işleme biçimleriyle sağlanan veri miktarı sebebiyle son yıllarda ciddi manada dönüşüme uğramış ve bu verilerle kullanıcıların analizi sağlanmıştır. İşte tam bu noktada savaş dönemlerinde sosyal medyanın aktif bir şekilde kullanılması da tesadüfi değildir. Sosyal medya siyaseti de ciddi manada dönüştürmüş, artık siyasi kampanyalarda ve insanların meseleler hakkında düşünme şeklinde mühim bir faktör durumuna gelmiştir. Ancak unutulmaması gereken en temel nokta; gerçek haberleri sahte haberlerden ayırmanın giderek daha zor hâle geldiğidir. Algı yönetimi, dezenformasyon ve manipülasyon süreçlerinin sosyal medyayla arttığı bir gerçektir.

 

ALGI YÖNETİMİNİN MERKEZİ SOSYAL MEDYA

 

Algı yönetimi ve dezenformasyonun yanında sosyal medyanın savaşlardaki etkisini daha iyi anlayabilmek adına propaganda kavramına da değinmek gerekmektedir.

Propaganda, sosyal medyada yanlış bilgilendirme, sahte haberler, kamuoyunu kutuplaştırma, şiddet içeren aşırılığı ve nefret söylemini teşvik etme ve nihayetinde demokrasileri baltalama ve demokratik süreçlere olan güveni azaltma potansiyeline sahiptir. Flash Eurobarometer’in 2018 yılında gerçekleştirdiği geniş çerçeveli araştırmada AB vatandaşlarının üçte ikisi haftada en az bir defa sahte haberlerle karşılaştığını bildirmiştir. Yine AB vatandaşlarının %80'inden fazlası, sahte haberleri hem ülkeleri hem de genel olarak demokrasi için bir problem olarak gördüklerini dile getirmiştir.

İşte bu noktada sosyal medya ve internetin gücü son derece büyüktür. Oxford İnternet Enstitüsü'nün 2020 medya manipülasyon anketine göre, sosyal medya manipülasyonu dünya çapında demokrasiler için büyüyen bir tehdit durumuna gelmiştir. 2019'da 70 ülkeden ankete katılan 81 ülkenin her birinde bir yılda %15 artışla organize sosyal medya manipülasyon kampanyaları bulunmuştur.

Rapora göre; hükûmetler, halkla ilişkiler firmaları ve siyasi partiler endüstriyel ölçekte yanlış bilgi üretmektedir. Ülkelerin %93'ünden fazlası, dezenformasyonu siyasi iletişimin bir parçası olarak görmektedir. Sosyal medyaya yönelik yapılan araştırmalarda siyasi kampanyalarının bir parçası olarak hesaplamalı propaganda araçlarını ve tekniklerini kullanan siyasi partilerin veya politikacıların göreve geldiğine dair deliller bulunmuştur. Buradan anlaşılacağı üzere sosyal medya seçimler ve ülkelerin gidişatına yön verebilecek potansiyele erişmiştir.

 

SOSYAL HAREKETLERİN

FİTİLİ SOSYAL MEDYADA ATEŞLENİYOR

 

Âdeta dünyaya yön vermek gücünü haiz sosyal medya, sosyal hadiselerde de tesirini derinden hissettirmektedir. Bunun başını ise malum olduğu üzere Arap Baharı çekmişti. Sosyal medya gerçekten de Arap ayaklanmalarında önemli rol oynamıştı. Sosyal paylaşım ağları özellikle Mısır'da çekirdek bir grup aktivistin örgütlenmesinde kullanılmıştı. Sivil toplum liderleri protestolarda internet, cep telefonları ve sosyal medyanın rolüne vurgu yapmıştı.

Örnek vermek gerekirse Mısır Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in istifasından önceki hafta boyunca, siyasi değişimle ilgili tweetlerin toplam oranı günde 2 bin 300'den 230 bine fırlamıştı. Kısacası sosyal medyanın bilgiyi hızlı bir şekilde yayma yeteneği iki ucu keskin bir kılıçtır. Yanlış bilgi de aynı hızla yayılabilir ve bu da bölünme ateşini körükleyebilir.

Aynı şekilde sosyal medya, yurt dışındaki protestocular için de önemli bir araç olmuştur. “Wall Street'i İşgal Et” protestoları bir devrilme noktasına ulaşmış, online örgütlenmenin somut bir örneği durumuna gelmiştir. 13 Temmuz 2011'de Adbusters dergisi bloglarında Wall Street'i işgal etme çağrısı yayınlanmıştır. YouTube, Vimeo ve Livestream'de sayısız video yayınlanmış ve bu eylem tüm dünyada ciddi ses getirmiştir. Türkiye’de de Gezi Parkı Eylemleri sırasında sosyal medyanın etkisi derinden hissedilmiş, manipülatif ve dezenformatif paylaşımlarla ciddi bir algı oluşturulmuştur.

 

KONTROL ABD’NİN ELİNE GEÇTİ

 

Toplumsal ayaklanmaların tümünde sosyal medyanın büyük rolü ve etkisinin olduğu araştırma sonuçlarıyla da ortaya çıkmıştır. Özellikle Twitter, siyasi grupların örgütlenmesi ve toplumsal hareketlerin yaygınlaşması adına merkez durumuna gelmiştir. 2009'da Twitter, hashtagleri köprülemeye ve derlemeye, onları aranabilir hâle getirmeye başladığından beri kontrol ve denetim ABD’nin eline geçmiş, istediği içerikleri ön plana çıkarmış, istediklerini ise sansürlemiştir. Bu durum sosyal medyada çifte standardın olduğunu gözler önüne sermektedir. Hatta Trump ve Biden’ın katıldığı başkanlık seçimlerinde de Twitter’ın tutumu kimi çevrelerce eleştirilmiştir.

 

SAVAŞLAR VE ASKERÎ OPERASYONLARDA

SOSYAL MEDYANIN ROLÜ!

 

Sosyal medya savaşları, hükûmetler veya şirketler gibi belirli aktörlere kalıcı zarar vermek gayesiyle sanal ortamın bir tür silah olarak kullanılmasını ifade etmektedir. Politik, ekonomik, sosyal veya kültürel bir gündemi ilerletmek için çeşitli stratejiler ile teknolojik araçlar sıklıkla kullanılmaktadır. Sosyal medya savaşı genellikle algıyı ve dolayısıyla belirli bir hedef grubun görüşlerini, duygularını ve davranışlarını manipüle etmeyi ve böylece saldırının asıl hedefine zarar vermeyi amaçlamaktadır.

Sosyal paylaşım ağlarında yanlış bilgilerin yayılması, botların kullanımı ve mikro hedefleme yoluyla tanımlanmış hedef grupların etkilenmesi hedeflenmektedir. Geçmişte de kirli bilginin yayılarak sosyal medya aracılığıyla savaşların gidişatına yön verilmesine dair örnekler sayıca fazladır.

Misal vermek gerekirse, Azerbaycan ile Ermenistan arasında meydana gelen savaşlar ve gerilimlerde hashtagler ve kirli bilgilerle sosyal medya manipülasyon amacıyla kullanılmıştır. İki ülke arasında 2016 yılındaki “Nisan Savaşı” sırasında sosyal medyanın bu yönü faal bir şekilde kullanılmış, 2020 yılındaki “Tovuz Muharebesi” ve 27 Eylül’de başlayan “2020 Dağlık Karabağ Çatışmaları” sırasında da sosyal medyanın etkisi açık bir şekilde görülmüştür. Özellikle Twitter’da karşıt mesajların bir çatışması yaşanmıştır.

Ayrıca Türkiye’nin kendi güvenliğini koruması, PKK/KCK/PYD-YPG ve DEAŞ'a mensup teröristleri etkisiz hâle getirmesi adına gerçekleştirilen Fırat Kalkanı; Zeytin Dalı ve Barış Pınarı Harekâtı esnasında da sosyal medyanın algı yönetimi ve propaganda amacıyla kullanıldığı görülmüş, Türkiye’nin çabaları itibarsızlaştırılmaya çalışılarak ters algı amaçlanmıştır. Sahte görseller ve montajlanmış videolar bu noktada yoğun bir şekilde kullanılarak kamuoyunun yanlış yönlendirilmesi amaçlanmıştır. Ancak sosyal medyanın etkisinin en yoğun hissedildiği savaş Rusya ve Ukrayna arasında cereyan etmiştir.

 

RUSYA VE UKRAYNA’NIN SANAL CEPHESİ

 

Rusya Ukrayna Savaşı tam anlamıyla hibrit bir yapıya sahip olup sosyal medyanın rolü ciddi anlamda hissedilmiştir. Rusya’nın Ukrayna’yı işgali ile başlayan savaş tarihî, sosyoekonomik ve siyasî açıdan olduğu kadar sosyal medya açısından da irdelenecektir. Zira Ukrayna Başkanı Zelensky, sosyal medyayı oldukça stratejik bir şekilde kullanmış ve âdeta sanal cephenin galibi durumuna gelmiştir.

Zelensky'nin genellikle İngilizce altyazılı yayınlanan günlük videoları viral bir etki oluştururken, Savunma ve Dışişleri Bakanlıkları Ukrayna'nın askerî direnişini görsel açıdan tesirli bir şekilde sunmaya çalışmıştır. Psikolojik üstünlük adına sosyal medya oldukça mühimdir. Zira Ukraynalılar şehirlerindeki Rus işgalcileri savuşturmaya çalışırken, sosyal medya sivillerin savaşma ve direnme yollarını teşvik etmek için önemli bir araç hâline gelmiştir.

 

SAHTE VİDEOLAR YAYINLANDI

 

Sosyal medya, Ukrayna'dan bilgi ve canlı güncelleme kaynağı olduğunu kanıtlamış olsa da, aynı zamanda sahte ve yanıltıcı materyalleri yaymak için de kullanılmaktadır. Örnek vermek gerekirse; Türk Bayraktar TB2 insansız hava araçlarının Rus askerî teçhizatını yok ettiğini gösterdiğini iddia ettiği bir video sosyal medyada bir virüs gibi yayılmıştır. Görüntüler incelendiğinde aslında 2 yıl evvel Suriye’de çekildiği anlaşılmıştır. Yine Ukrayna Savunma Bakanlığı, bir Rus savaş uçağını düşüren jeti gösterdiğini iddia ettiği görüntüleri paylaşmış, fakat daha sonra görüntülerin bir video oyununa ait olduğu ortaya çıkmıştır.

 

GLOBAL SOSYAL MEDYA GÜCÜ

 

YouTube Sözcüsü Farshad Shadloo, Rusya'nın Ukrayna'ya saldırısına tepki olarak atılan adımları açıklamış, aralarında Russia Today'in de olduğu Rus devlet medyasına ait birçok kanalın reklam yayımlaması ve para kazanmasının askıya alındığını belirtmişti.

Yine hatırlanacağı üzere Facebook da, Rusya devlet medyasının reklam yayınlamasını ve para kazanmasını yasaklamıştı. Görüleceği üzere global sosyal medya şirketlerinin gücü Rusya ve Ukrayna Savaşı sırasında daha iyi anlaşılmıştır.

Bu gelişmeler üzerine Rusya, Avrupa'nın teknolojik yaptırımlarına karşı misilleme yapmış, Facebook'a ve Twitter’a erişim yasağı getirildiğini açıklamıştır. Aslına bakılırsa Rusya, sosyal medya açısından çok efektif hamleler yapabilirken bu savaş döneminde beklenenin çok gerisinde kalmıştır.

Hatırlanacağı üzere 2016 yılındaki ABD seçimlerinde dengeyi Donald Trump lehine tartmak için dezenformasyon yaymakla suçlanan Rusya, geniş bir kesim tarafından bu tür taktiklerin geçmişte ustası olarak görülürken, bu dönemde sosyal medya açısından suskun kalması soru işaretlerini beraberinde getirmiştir. Telegram ise uzun süredir aşırı sağcılar için favori bir platform olmakla, Donald Trump'ın destekçileri tarafından ABD Capitol'deki isyanda kilit rol oynamakla suçlanıyordu. Bu süreçte ise Telegram, Rusya’nın en başat mecrası hâline gelmiştir. 

 

GELECEĞİN SAVAŞLARINDA

TİKTOK NE DERECE ETKİLİ?

 

Anlaşılacağı üzere sosyal medya, savaşlara yönelik gidişatı ve gelişmeleri kontrol etmek için önemli bir araç hâline gelmiştir. Misalen Ukraynalı askerlerin bile savaş alanından hikâyelerini anlatmak için Instagram, TikTok ve Twitter kullanması oldukça dikkat çekicidir. Gelinen netice itibarıyla Ukraynalı liderler de savaşın sosyal ağlarda yürütüldüğünü açık bir şekilde fark etmiş ve psikolojik üstünlüğü sosyal medya aracılığıyla ele geçirmişlerdir. Bu savaşta özellikle TikTok’un ön plana çıktığını söylemek mümkündür. Çin merkezli TikTok’un gücü bu savaş açısından değerlendirildiğinde çok farklı bir boyuta ulaşmıştır. Ukraynalı TikTokerlar, savaşa dair görüntüler paylaşmış, içine düştükleri durumu canlı yayınlarla aktarmışlardır. Zelensky de TikTokerlar’dan destek talep etmiş ve savaşın sona ermesi için paylaşımlarda bulunmalarını dile getirmiştir. Böylelikle Zelensky, gençleri de cezbederek sanal dünyanın kahramanı durumuna gelmiştir.

Dünya nüfusunun yaklaşık yarısı sosyal medyada aktif ve günde ortalama 2,5 saate yakın bu platformlarda vakit geçiriyor. Bilgi savaşının geleneksel medya mecralarından ve taktiklerinden sosyal medyaya sıçraması, birçok teknoloji şirketini ve devletleri hazırlıksız yakalamıştır. Geleceğin savaşlarının sosyal medya destekli bir şekilde sürdürülecek olması bu noktada oldukça dikkate değerdir. Sosyal medyada dezenformasyonla mücadeleye yönelik çözümler üretmek günümüzde elzemdir. Sosyal medyanın bir savaş aracı olduğu asla unutulmamalıdır. Hükümetler elbette kendilerine yönelik önlemler almalı, ancak sosyal medya kullanıcıları da sosyal medya okuryazarı olmalıdır. Zira manipülasyonu artık devletler kendilerini haklı çıkarma adına da yapabilmekte, sosyal medya mecralarını propaganda ve algı yönetimi hedefiyle kullanabilmektedir. Gelecek yılların sosyal medya adına birçok şeye gebe olduğunu ifade etmek mümkündür...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.