Şamaroğlanı

A -
A +
Hani bir şarkı var nakaratı; “Gelen vurduu, giden vurduu, gelen vurduu, giden vurdu…” Safiye Soyman’ın çok neşeli bir şekilde söylediği dramatik şarkı.
“Görmedim vefa kimseden, seneler geçmedi gülmeden, hâlimi sorup bilmeden, gelen vurduu, giden vurduu, gelen vurduu, giden vurduuu...”
Nereden çıktı şimdi bu demeyin; şamaroğlanı bugünkü konu.
Türk Dil Kurumunda şamaroğlanı; “Adam yerine konulmayan, yerli yersiz azarlanan kimse” olarak tanımlanıyor. Hani herkesin azarladığı ve hıncını aldığı, sürekli suçlu bulunan ve tüm bunlar karşısında “gıkının çıkmadığı” kimse anlamında kullandığımız deyim. Nereden geliyormuş hadi bi inceleyelim;
“Whipping boy”, Türkçe mealiyle şamaroğlanı, hem Doğu hem de Batı monarşilerinde görülen bir uygulamadaki zavallının adıymış... Efem, 16. ve 17. yüzyıllarda “feodal düzen”in hâkimiyeti sonucu, üst sınıf ve alt tabaka arasındaki uçurum iyice açılmıştı.
Öyle ki soylu kesim, kendisini halktan çok üstün görüyor ve onlarla herhangi bir yakın temas kurmaktan kaçınıyordu.
Dolayısıyla saray mensubu ve asilzade çocuklarının halkın arasına karışıp, onlarla aynı dersliklerde eğitim almaları düşünülemezdi. Doğal olarak en iyi öğretmenler, saray, şato ve konaklara bu çocukların ayağına getiriliyordu. Ancak o dönem eğitim sırasında dayak ve cezalandırma çok yaygındı ve tabii ki bu yöntemin soylu çocuklar üzerinde kullanılması mümkün değildi.
İşte buna çözüm olarak alt tabakadan olan bir çocuk, ders sırasında bu dayağı yemek için hazır bulunuyordu... Asilzade çocuğunun işlediği her hatada şamar ve sopayı bu çocuk yiyordu.
Diğer bir ayrıntı da, derse katılan bu halk çocuğunun bir şeyler öğrenmemesi için sağır kimseler arasından seçilmesi ya da bilhassa bu iş için sağır edilmesiydi.
Kuşkusuz geleneğe karşı çıkanlar hatta edebî eserlerde konuya yer verenler de oldu. Erasmus 1516’da “Bir Hıristiyan Prensin Eğitimi” eserinde prenslerin fiziksel olarak cezalandırılmasının uygunsuzluğunu yazdı. Saray geleneği zamanla aristokrat ailelere de geçti. Onlar da evlerine “şamaroğlanı” aldı.
Günümüzde de biri suç işliyor, diğeri dayak yiyor. Filler tepişiyor, çimenler eziliyor. Aaaa ama; pisliğini yiyen, kepçesini yanında taşır. Neymiiiş, bundan sonra kendimizi ezdirtmeyecekmişiz. Pek bir protest gördüm kendimi, kendinize iyi davranın ve davrandırtın e mi...

Ninem diyor ki; Hanım kırarsa kaza, halayık kırarsa ceza.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.