BAŞKANLIK SİSTEMİ NEDİR, NE DEĞİLDİR…

A -
A +
Başkanlık Sistemine bu sefer geçiyoruz galiba. Hayırlı olsun.
Nedir bu Başkanlık Sistemi? Derhal cevaplıyorum.
Başkanlık Sistemini, kısaca; kuvvetlerin sert bir biçimde birbirinden ayrılması, birbirini feshedememesi, birinde görev alan bir kişinin diğerinde görev alamaması diye tanımlayabiliriz.
Devletlerde resmî ve sivil olan üç kuvvet vardır. Yasama, Yürütme ve Yargı…
Yasama; toplumun bütün katmanları ile uyması gereken kuralların, kanunların belirlenmesi işlemidir. Bu işlem parlamento eliyle yapılır.
Yürütme; yasama organının yaptığı bu kanunların, kuralların uygulatılması, yürütülmesi işlemidir. Yürütme organı, Başkanlık Sisteminde tek başına Başkan eliyle yürütülürken, parlamenter sistemde ise kabine ile yürütülür.
Yargı işlemi ise bağımsız mahkemeler ile yapılır. Ve diğer iki gücü denetleme yetkisine de haizdir.
Başkanlık Sisteminde bu üç kuvvet de birbirinden sert bir biçimde ayrıdır. Birinde görev alan birisi, diğerinde görev yapamaz. Meclis’te görev alan bir milletvekili, mesela yürütme organında Başkanın yanında görev alamaz. Ya da başkanın yanında görev yapan birisi Meclis görevinde bulunamaz.
Ayrıca Meclis ve yürütme organı birbirini feshedemezler. Birbirlerini düşüremezler. Bu sistemde yürütme organını temsil eden Başkan, illâ yüzde 50’nin üzerinde bir oyla gelmek zorundadır. Yürütme organında koalisyon ihtimali de yoktur. Yürütme organının kendisinin istifa etmemesi ya da ölmemesi durumunda erken seçim ihtimali yoktur. Seçimler de zamanında yapılır.
Türkiye gibi dış müdahalelere açık bir ülkede yürütme organının değiştirilme yollarının kapalı olması bir hayli farklı bir tecrübe olacak. Bizde manipülasyonlarla, ayak oyunlarıyla, adam satın alınmasıyla, dördüncü kuvvet (!) medya kullanılarak yürütme organının değiştirildiği vâkidir. Çokça yaşadık bunları. Sistemin kilitlendiği ve işleyişin durdurulduğu günlerden geçtik. Burada -dile getirmekten çekinsem de- şu ihtimal de devreye giriyor maalesef. Bir cümle öncesinde saydığım sebeplerle yolların kapandığı, yürütme organının değiştirilmesi için tek bir yol kaldığı anda da, ABD’de olduğu gibi başkan suikastları yaşanabilir. Bu sadece bir ihtimaldir. Zira sistemi ancak bu şekilde kilitler, yeni başkanlık seçimi bu yolla açabilirsiniz.
 
Başkanlık Sistemi ve Avantajları
 
Başkanlık Sisteminin en büyük avantajı daha istikrarlı, verimli, daha hızlı karar alabilen, işleyişi düzgün ve çeşitli hilekâr oyunlara da daha kapalı bir sistem olmasıdır. En büyük dezavantajı ise bir tek kişi kandırıldığında, satın alındığında ya da sistem kilitlenmek istendiğinde başka bir şeye gerek kalmadan istediğinize kestirmeden ulaşabilme yolunun açılmasıdır. Bu tür durumları da ancak yetkin bir devlet yönetimi ile bertaraf edebilirsiniz. Yüzyıllar boyunca mükemmel bir şekilde devlet yönetme geleneğimizden alacağımız dersle de bunu başarabileceğimize inanıyorum. Mesela, Türkiye'nin Osmanlıdan beri başkanlık geleneği var. Yerel bazda bakalım; mahalle muhtarı, belediye başkanı, kalkınma bölgeleri... Anadolu insanında da başkanla problem çözme kültürü var. Bu noktada da üst yönetim açısından en uygun seçe­nek başkanlık sistemi olarak gözüküyor. Zira, Başkanlık Sisteminde halk, hem yürütmeyi hem de meclisi belirler. Hükümet ve koalisyon derdi olmaz. Kriz çıktığında da halka gidilirse millî egemenlik her aşamada devreye sokulmuş olur.
Başkanlık sisteminin en önemli özelliklerinden biri de Başkanın kanun teklifi verme hakkı olmamasıdır. ABD Başkanı Barack Obama, 7 yıl boyunca bireysel silahsızlanmanın daraltılması için müthiş çabalar harcadı fakat kabul etmediler. Hatta, 2014 yılında Obama, aylarca, ABD senatosundan onay alamadığı için Ankara büyükelçisini atayamadı. Bunlar da katı kuvvetler ayrılığı sisteminin getirdiği bir şeydi. Yani, Başkanlık sisteminde Baş­kanın parlamento çoğunluğunu şimdiki Başbakanın kontrol ettiği gibi kontrol etme ihtimali son derece düşüktür.
Mevcut düzende bütçe kontrolü meclise hükümetin kontrolünde geliyor. Uygulamayı da hükümet yapıyor. Başkanlık Sisteminde ise bütçeyi gerçekten Meclis yapıyor. Sonuna kadar da hiç acımadan hesabını soruyor.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan neden Başkanlık İstiyor?
 
“Mevcut sistem onu daha çok yetkiyle donatıyorsa, Cumhurbaşkanı Erdoğan neden başkanlık sistemi istiyor?” diye akıllara gelecektir.
Şöyle izah edelim…
Maalesef mevcut sistemde cumhurbaşkanlığı pozisyonu vesayet makamı olarak düzenlenmiş. Yani, meclis bir yamuk yaparsa parmak sallayıp, “sizi gidi sizi” desin diye. Fakat vesayetçi aklın, bir gün Cumhurbaşkanını halkın seçeceğini hesap etmemiş olduğu gözüküyor. Recep Tayyip Erdoğan'ın çok geniş yetkileri var. Ancak hepsini kullanmıyor. Ayrıca meclis kanunla cumhurbaşkanına görevler verebilir. Öte yandan Cumhurbaşkanı, AK Parti üzerinde son derece etkilidir. İstediği kanunu da çok net bir şekilde çıkartır. Mevcut sistem devam ederse Erdoğan'dan sonra gelen kişi tüm yetkileri kullanır. Mevcut sistem de otoriter bir yapıya çok elverişli. İşte, Erdoğan bu sistem problemini çözmek ve demokratik bir sistem kurulması için Başkanlık Sistemini istiyor. 
Netice olarak; ister parlamenter sistem olsun, ister başkanlık sistemi, isterse başka bir model olsun, tüm bu sistemlerin mutluluk, huzur getirip getirmeyeceği insan kalitesi ile alâkalıdır. Yaşadığımız toplumda insanların birbirine saygılı, hakka ve hukuka riayet eden bireylerden oluştuktan sonra sistemlerin de bu noktada pek bir önemi yoktur. Ancak, deneyimlenen örneklerden yola çıkarak dünya sistemlerine baktığımızda, başkanlık sisteminin ülke menfaatine olacağı ve hayat kalitemize de pozitif noktada yarar sağlayacağı ortadadır.
Vatandaşlarımız da demokratik hayatın bir getirisi olarak seçimlerini yapacaklar ve bu işleyişin etkin bir parçası olacaklardır.
Allah, ülkemiz için en hayırlısını nasip etsin inşallah…
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.