YABANCILARIN GÖZÜNDEN FATİH…

A -
A +

29 Mayıs 1453… Bugün, İstanbul’un fethinin ve Orta Çağ’ın sona ermesinin 564’üncü yıl dönümü… Kutlu olsun… 
Ezberden, tekrar ve hamâsî mevzulara girmeden, bu kutlu fethin kutlu Fatih’i, Fatih Sultan Muhammed Han’ı, derlediğim birkaç nottan, yabancıların gözünden sizlere aktarmak istiyorum.
İnanıyorum bu notlar, Fatih Sultan Mehmed Han’a dair şümullü bir bilgi kaynağı olacaktır.
Büyük devlet ve ilim adamı olan Fatih Sultan Mehmet, en büyük düşmanlarının bile gözlerini kamaştıran bir padişah olmuştur. Çoğu, eserlerinde Fatih’ten takdirle bahsetmişlerdir.
Fetih sırasında İstanbul’da bulunan İtalyan Zorzo Dolfin, Fatih hakkında şunları kaydetmiştir: 
“Sultan Mehmed, çok az gülerdi. Zekâsı, daimi bir çalışma halindeydi. Çok cömertti. Her işte fevkalade atılgan, hatta cüretkârdı. Seçtiği hedeflere erişmek için çok ısrar ederdi. Soğuğa, sıcağa, açlığa, susuzluğa tahammüllüydü. Kesin konuşur, kimseden çekinmezdi. Zevk ve sefadan uzaktı. Türkçe, Yunanca ve Sırpçayı çok iyi konuşurdu. Her gün bir müddet okurdu. Roma tarihi, başka devletler tarihi, Laerce, Tite-Live, Herodot, Quinte-Curce, Papaların, Alman İmparatorları ile Fransa ve Lombardiya krallarının vakaları okuduğu tarihler arasındaydı. Avrupa’daki bütün devletleri tanırdı. Özellikle İtalya’nın coğrafyasını en ince noktasına kadar bilirdi ve bir Avrupa haritasını yanından ayırmazdı. Askeri ve coğrafi ilimlerle isteyerek meşgul olur, araştırmalar, incelemeler yapardı. Tabiiyyeti altında bulunan ülkelerin âdet ve şartlarını devletin ve bölgenin menfaatlerine kullanmakta maharetliydi.”

Diğer bir İtalyan tarihçi Langusto, İstanbul’un fethinden sonra şöyle yazmıştır:
“Sultan Mehmed, ince yüzlü, ortadan fazla uzun boylu, silahlar kuşanmış, asil tavırlı, çok az gülen, devamlı öğrenmek ihtirası ile yanan, cömert ve iyi kalpli, gayelerine ulaşmakta inatçı bir hükümdardı. En çok harp sanatına meraklıydı. Her şeyi öğrenmek isteyen zeki bir araştırmacıydı. Sefahat düşkünlüğü olmayıp, kötü âdetleri yoktu. Nefsine hâkim ve uyanıktı. Her şarta tahammül gösterebilirdi ve bir cihan devleti peşindeydi.”

Alman müsteşrik (şarkiyatçı) Franz Babinger, (Mehmed-II der Eroberer und seine Zeit Weltenstürmer einer Zeitenwende) adlı eserinde şöyle yazmaktadır:
“Türk dünyası için Fatih günümüze kadar, bütün imparatorların en büyüğü olup, beşer tarihinde başka her hangi bir şahsın kendisiyle mukayese edilmesi zordur. O Türk milletine, bütün tarihinin en harikulade ve en yaklaşılması gayr-i kabil şahsiyet olarak takdim edilmiştir. Batı âleminin mukadderatı, Fatih Sultan Mehmed’in görünmesiyle sarih bir şekilde işaretlenmiştir. Kudretli şahsiyeti, büyük Avrupa sahalarının dış görünüşünü derinden değiştirmiştir. Ortaçağdan çıkarken insanları ve dünyayı görüş tarzında, Fatih’in şahsiyeti, zekâları tesir altında bırakmıştır.”

İstanbul’un hem fatihi, hem mimarı…

Fatih Sultan Mehmet Han, İstanbul’un hem fatihi, hem mimarı, hem de vakıf insanı olmuştur. Fetihten sonra İstanbul’un imarına çok önem atfeden Fatih; saray, camiler, medreseler ile hamamlardan başka şehrin çeşitli yerlerinde 4.000 dükkân yaptırarak vakfetti. Büyük camilerin yanındaki medreselerin hâricinde; 24 medrese, 12 han, 40 çeşme ve Halkalı Su Tesisatı ile iki gemi tersanesi ve kışla yapılan binalar arasındadır.
Öte yandan, İstanbul imar olunurken, diğer taraftan Bursa, Edirne gibi şehirlerde de imar faaliyetleri büyük bir hızla devam etmiştir. Öyle ki bu devirde Bursa’da 37, Edirne’de 28 ve sair şehirlerde 60 cami yapılmıştır.
Netice olarak; yıllardır ecdadına düşman yetiştirilen nesiller; Zorzo Dolfin, Langusto ve Franz Babinger’den verdiğimiz misallerden bir nebze de olsa faydalanırlar ve hakikati görürler. Geçmiş bizim geçmişimiz, tarih bizim tarihimizdir. Buna sahip çıkmak da bizlere düşmektedir.

***
Bu vesileyle Ramazan-ı Şerif ayınızı tebrik eder, güzeller güzeli bu mübarek aydan azami nispette istifade etmenizi Cenab-ı Haktan niyaz ederim.

 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.