Esad’ın en büyük destekçisi Süleymani…

A -
A +
İşçilikten milis generalliğine kadar uzanan serüven, paramparça olmuş bir bedenin kalıntılarıyla son buldu!.. Kasım Süleymani, Haşdi Şabi gibi vahşi cinayet şebekeleriyle, Beşar Esad’a en büyük desteği vermişti…  
Humeyni Devrimiyle birlikte İran Ordusu büyük ölçüde tasfiye edildiği için (Üç yüz tane general tasfiye edilmiş, altmış tanesi kurşuna dizilmişti… General kalmadığı için bir Albay genelkurmay başkanı yapılmıştı…), Irak-İran savaşında, milis kuvvetleri muharebelerde kritik roller oynadı. İşte Devrim Muhafızları ordusu ve ona bağlı Kudüs Gücü Komutanı, Kasım Süleymani böyle bir ortamda ön plana çıktı. İran’ın resmî düzenli ordusu hep bu milislerin gerisinde ve gölgesinde kaldı… Kısa bir askerî (45 gün) eğitimden sonra, milis güçlerine katıldı ve zaman içinde hızla yükselerek, onu İran’ın en önemli figürlerinden biri hâline getirecek şöhreti yakaladı. Şüphesiz düzenli bir askerî eğitimi olmamasına, hatta rivayetlere göre doğru dürüst bir sivil eğitimi dahi olmamasına rağmen, Süleymani'nin bu noktaya gelebilmesi, onun şahsi bazı kabiliyetlerinin varlığını ortaya koyuyor. Her neyse, işçilikten başlayan ve milis generalliğine kadar uzanan kanlı bir serüven, “su testisi su yolunda kırılır” sözü fehvasınca, bir gece yarısı havadan yağan bomba veya füzelerle paramparça olmuş bedenlerin etrafa saçılan kalıntılarıyla noktalandı. Dinî lider Ali Hameney’den sonra gelen ve İran’ın nüfuz politikasının dış ülkelere yayılmasında siyasi ve askerî koçbaşı olarak tanımlanan Kasım Süleymani, son zamanlarda açık bir öz güven patlaması içinde hasım devletleri (ABD, İsrail vs.) tehdit ediyordu. Ne ilginç bir rastlantıdır ki, ABD’nin Bağdat’taki büyükelçiliğinin dış duvarını iç avlusunu yakan Irak Halk Seferberlik Güçleri’nin “BURADAN GENERAL KASIM GEÇTİ” sloganını yazmasından iki gün sonra Süleymani etkisiz hâle getirildi…
Amerika, 1979 Devriminde, Tahran Elçiliğinin işgal edilip 49 diplomatik personelinin 400 gün boyunca rehin tutulmasında yaşadığı travmayı kolay unutabilir miydi? Bu defa Bağdat elçiliğinde benzer bir durumu yaşamamak için, icabında en sert ve en riskli seçeneği tercih edebilirdi… Ve öyle de yaptı. Kasım Süleymani ile birlikte İranlı Tuğgeneral Hüseyinpur Caferi ve üç subay ile Irak Haşdi Şabi Örgütünün Başkan Yardımcısı Ebu Mehdi El Mühendis de öldürüldü… Şimdiye kadar bir düzineden fazla İranlı generalin öldürüldüğü Suriye’de Süleymani de yara almış ama ölmemişti. Birçok suikast teşebbüsünden kurtulmuştu. Ama bu defa öyle olmadı. Acaba Süleymani'yi ölüme götüren onun öz güven patlaması mıydı? Öyle ya, ABD ve İsrail tarafından her adımı takip edilen Süleymani, tam da ABD’nin Bağdat elçiliğinin yakılmasıyla gerilimin tavan yaptığı bir ortamda, meydan okuma havası içinde bu şehre geliyor. Ve Amerika bu meydan okumayı gördü. Belki de kendisi için kolay olan suikastı icra etti. Süleymani'nin ve İran’ın bu kadarını beklemediğini tahmin edebiliriz. Dolayısıyla İran’ın tam manasıyla bir şok içine girmesi şaşırtıcı değil. Yapılan açıklamalar, verilen tepkiler ve savrulan intikam tehditleri hiç ama hiç şaşırtıcı değil. Mesele İran’ın bu tehditleri ne ölçüde hayata geçirebileceğidir.
Kasım Süleymani İran için büyük kayıptır. Beşar Esad için de öyle diyebiliriz… Çünkü Süleymani sadece İranlı Şii milislerle değil, Irak’taki Haşdi Şabi, Lübnan’daki Hizbullah ve hatta Pakistan ve Afganistan’dan getirilen Şii militanlardan oluşan inayet ve katliam şebekesiyle, Suriye’de masum insanların kanını oluk oluk akıttı… İlk yıllarda Esad’ın ayakta kalması için en büyük desteği sağlayan Süleymani’nin İran Devleti adına iki defa Rusya’ya giderek Putin’i Suriye’ye müdahale etmesi hususunda ikna etmesi özellikle bir kenara kaydedilmelidir… Esad ve Süleymani Suriye toprağında, vahşette yarışmışlardır! Bakalım Esad’ın sonu nasıl olacak… Değişik bir savaş baronu olarak Süleymani, bölgede hep Şiî nüfuzunun yayılması için, iç çatışmaların, mezhep kavgalarının bire bir tetikleyicisi oldu. Kendi kulvarında epeyce sonuç aldığını da söyleyelim.
Ama beri tarafta, İran ekonomik olarak sıkıştığı köşede kıvranırken, bundan böyle daha da zor bir döneme girecek. Irak’ta, Süleymani’nin ölüm haberinin alınmasından sonra, yapılan sevinç gösterilerine dikkat isterim. Şii nüfus oranının yüzde altmış olduğu Irak’ta, İran’a karşı yükselen tepkiler çok önemli. İran, Süleymani'nin intikam yeminini ediyor. Lakin bunu ne ölçüde hayata geçirebileceği meçhul. Üstelik gitgide kemiklerini birbirine geçiren ekonomik cendereden nasıl kurtulacağı da belli değil. Buna rağmen, öteden beri kullandığı tehdit dilini asla terk etmeyecektir. ABD ile İsrail hedeflerine karşı saldırılar planlayacaktır.
 
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.