Karabağ yalnızca Karabağ değildir…

A -
A +
 
Azerbaycan’ın Karabağ zaferi, son yıllarda askerî alanda elde edilmiş en kesin zaferdir. Kafkasya ve Orta Asya’ya tesiri de o derece köklü olacaktır… Ve elbette bu zaferde, Türkiye’nin çok büyük payı var...
 
 
Evet, Karabağ Azerbaycan’dır ve öyle de kalacaktır. Tam 28 yıldır devam eden kâbus artık bitti… Azerbaycanlı kardeşlerimiz, kanla-canla, büyük kahramanlıkla elde ettikleri bu zaferden dolayı doyasıya sevinebilir. Şairin dediği gibi: “Bayrakları bayrak yapan üstündeki kandır/Toprak, eğer uğrunda ölen varsa vatandır.” Karabağ zaferinin özeti işte budur! 1992’de Karabağ’da neler yaşandı, bugün neler yaşanıyor… O günlerde bağımsızlığının henüz başlangıcını yaşayan kardeş ülke, topraklarını koruyabilecek bir silahlı güce maalesef sahip değildi. Hâl böyle olduğu için, Rusya’nın doğrudan desteğiyle; Ermenistan’ın askerden ziyade çapulcuları andıran silahlı eşkıya grupları, Karabağ’ı hem işgal etti hem de orada katliam ve soykırım yaptı. Ne yazık ki dünya her zaman olduğu gibi bu vahşeti seyretti. Ve Karabağ meselesi hepimizin içini sızlatan bir mesele olarak ortada kaldı. Aradan geçen 28 senelik zaman diliminde, Azerbaycan Ordusu, Türk Silahlı Kuvvetleri tarafından en mükemmel şekilde eğitildi. Eğitim, disiplin ve her şeyden önce vatan sevgisi ile onun uğrunda kahramanca savaşma ülküsü ve öz güvenine kavuşan bir ordunun neler yapabileceğini dünya âlem gördü… Eşq olsun Azerbaycan Ordusuna!..
Karabağ esaretten kurtarıldı. Ama henüz her şey bitmiş değil. Ateşkes anlaşması pek çok yönden soru işaretleriyle dolu. Bu anlaşmanın genel çerçevesini çizen Rusya, tabiatıyla kaşığın yönünü her zamanki gibi kendi tarafına çevirmiştir. Ateşkes kararından hemen sonra, beklenmedik bir süratle Karabağ topraklarına asker ve silah sevk eden Rusya’nın, çok önceden bu hazırlığı yaptığını ayrıca izah etmeye gerek var mı? Hatırlarsanız, Suriye’de de, ABD askerlerinin çekildiği bölgelere benzer bir şekilde hemen yerleşmişti… Belki de bunun için doğrudan ABD ile paslaşmıştı… Rusya’dan farklı bir şey beklemek zaten saflık olur. Büyük devlet politikasıyla, her fırsattan azami derecede yararlanmayı gayet iyi beceriyor. Karabağ meselesinde, Amerika’daki seçim atmosferini de değerlendirerek, Minsk Grubu’nda eş başkan olan ABD ve Fransa’yı çok pratik bir şekilde devre dışı bıraktı… Buna karşılık, Azerbaycan’ın Karabağ zaferinde, siyasi-askerî her bakımdan büyük katkısı olan Türkiye, önemli bir stratejik pozisyon elde etmiştir. Bazılarının çok daha fazla beklenti içinde olduğunu tahmin etmek zor değil…
Lakin siyasi, askerî, tarihî ve jeopolitik şartlar ve dengelerin neyi nereye kadar mümkün kılabileceğini de iyi değerlendirmek gerekiyor. Karabağ topraklarında Ermenistan askeri kalmayacak. Ancak orada yaşayan etnik Ermeni nüfusun mevcudiyeti devam edecek. Her şeyden önce şu geçiş sürecinde, ateşkesin kalıcı kılınması için gözetim ve denetleme fonksiyonu çok önemli. Bunun için Türk silahlı kuvvetleri unsurları, nerelerde ve hangi şartlarda görev yapacak? Bu henüz netleşmiş değil. Rus askerlerinin kaşla göz arasında Karabağ topraklarına yerleşmesi, ileride ne gibi gelişmelere yol açabilir? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dün yaptığı açıklamaya göre, Türkiye ve Rusya arasında ortak askerî denetim merkezi için mutabakat imzalanmış bulunuyor. Ve bu merkez Karabağ’da tesis edilecek. Askerî bakımdan fiilen sahada yer almak fevkalade önem taşıyor. Türkiye’nin Kafkasya bölgesindeki varlığı açısından bu yepyeni bir gelişmedir… Bunun yansımalarını önümüzdeki günlerde göreceğiz.
Diğer taraftan Nahçıvan ile Azerbaycan arasında, bir geçiş koridorunun açılacak olması, başlı başına tarihî bir olaydır… Türkiye’ye en kısa yoldan, Orta Asya’ya açılma imkânı doğmuş oluyor böylece. 1992 yılında, Karabağ işgalini tezgâhlayan Rusya’nın niyet ve hedefi, bu yolu kapatmak değil de neydi?
Bir başka önemli husus, Karabağ’da Ermeni özerk bölgesi kurmaya dönük çalışmaların akamete uğramış olmasıdır. Yani Karabağ, özbeöz Azerbaycan toprağıdır. Bu statü BMGK’nın dört tane kararıyla da tescillenmiştir. Son anlaşma metninde yer alan hükme göre, Hankendi ve çevresinde yaşayan Ermeni nüfusun, Ermenistan anakarası ile ulaşımının sağlanması için de yeni bir yol açılacaktır. Bu şekilde insani ve ekonomik münasebetlerin devamının sağlanması planlanmış oluyor.
Tekrar altını çizelim ki; Türkiye’nin garantörlük hakkına sahip olduğu Nahçıvan Özerk Cumhuriyeti ile Azerbaycan arasında geçiş koridoru açılması, Türk dünyası açısından son derece stratejik bir kazanımdır. Hayırlı olsun... Bir kere daha Azerbaycanlı kardeşlerimizi, kazandıkları şanlı zaferden ötürü tebrik ediyoruz.      
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.