Vakalar, mutasyon ve normalleşme…

A -
A +
Bütün tedbirlere rağmen, koronavirüs salgınında vaka sayısının beklenen seviyeye inmemesi endişe verici… Aşılama ile bir ölçüde mücadele güçlendirilirken, mutasyon da aksi yönde yeni bir tehdit oldu!     Bir seneden beri okullarına hasret kalan öğrenciler tekrar sınıflara doluşmayı, hizmet sektöründeki esnaf yeniden kepenk açmayı ve bütün vatandaşlar olarak da normalleşmeyi dört gözle beklerken, her gün yeni bir zorluk ortaya çıkıyor… Bir taraftan artış seyrini bırakmayan vakalar, diğer taraftan bulaşıcılığı daha da arttıran mutasyon olayı. Endişelenmek için yeteri kadar sebep var! Zira Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, fasılasız her gün ikaz ediyor… Tedbirlerde gevşeklik ve yılgınlık, tabloyu hemen değiştiriyor. Beri tarafta da halktaki bezginlik iyice arttı. Bir buçuk ayı aşkın zamandır uygulanan kısıtlamalara rağmen, beklenen netice tam olarak elde edilemedi. Son iki günlük tablo özetle şöyle: 2 Şubat’ta 140 bin 120 kişiye yapılan test sonucunda, 7 bin 795 pozitif vaka, 630 semptomlu hasta tespit edildi. Vefat sayısı 120. Ondan bir gün önce yani 1 Şubat günü ise tablo şöyle idi: 141 bin 703 test sayısı, 7 bin 719 pozitif vaka, 636 belirtili hasta sayısı. Vefat sayısı 124. Oysa onun bir gün öncesi yani 31 Ocak’ta, rakamlar daha aşağıda, şöylece ortaya çıkmıştı: 136 bin 418 test sayısı, 6 bin 562 pozitif vaka, 641 belirti gösteren hasta sayısı… 128 kişi de virüsten hayatını kaybetmişti. Görüldüğü üzere sınırları zorlayan bir tablo söz konusu. Elbette mücadele kararlılıkla devam etmek zorunda. Ve inşallah neticede bu illet, olması gerektiği derecede kontrol altına alınır. 15 Şubat’ta açılır mı açılmaz mı diye tartışırken, ilkokulların nihayet 1 Mart’ta yeniden yüz yüze eğitime açılması kararlaştırıldı. Ama haftada iki gün şeklinde seyreltilmiş olarak. Bu arada çocuğunu okula göndermek istemeyen aileler, bildirimde bulunursa devamsızlık işlemeyecek. Ama o çocuklar müfredattan sorumlu olacak tabiatıyla. Eğitim meselesi en önemli konulardan biri. Bir yıllık kaybın hayat safhalarında nasıl telafi edileceği apayrı bir husus… Ancak beri tarafta da hayati mesele olan sağlığın korunması tazyiki var! Almanya her şeye rağmen, başından beri okulları açık tutmaya çalıştı. Velakin sonucunda çok ağır bir tablo ile yüz yüze geldi. Burada şartlara ve imkânlara göre en doğru kararı verip en isabetli uygulamayı yapmak, hiç de kolay değil. O yüzden hem bilim kurulunun hem hükûmetin işi fevkalade zor. Ülkemizin nisan ayı itibarıyla yavaş yavaş normalleşmeye geçmesi ümitle bekleniyor. Dileyelim ki, bu beklenti hayata geçsin. Yetkililerin verdiği bilgilere göre, normalleşme vaka sayısının yüzde birlere düştüğü illerden başlayacakmış. Bunun da öncelikle, hafta sonu ve hafta içi uygulanan sokağa çıkma yasağının kaldırılması; akabinde lokanta, kafe ve benzeri iş yerlerinin tekrar açılması şeklinde uygulanacağı belirtiliyor. Devamında 65 yaş üstü ve 18 yaş altı kesimdeki vatandaşlar için uygulanan sokağa çıkma kısıtlamalarının sona erdirilmesi gerekecek. Bütün bunlar her şey yolunda giderse mümkün olabilecek. Dolayısıyla hepimizin tedbirler konusunda sonuna kadar dikkatli olması gerekiyor. Zira bilim adamlarının açıklamalarından öğrendiğimize göre, mutasyona uğramış virüsün bulaşma riski daha yüksek!.. Özellikle havalandırma şartlarının sınırlı olduğu kapalı mekânlarda bu risk iyice tavan yapıyor. Onun için mesafenin özellikle korunması (en az 1,5 metre) ve mümkünse arttırılması tavsiye ediliyor. Buna ilave olarak kalabalık yerlerde daha az süre ile kalınması ve hatta çift maske takılması gibi ekstra tedbirler de salık veriliyor… Bir maskeyi takmakta zorlanırken şimdi ikincisi!.. Can sıkıcı ama başka türlü de korunmak zor. Bakan Koca’nın açıklamasına göre, Türkiye’nin 17 ilinde görülen ve 128 olarak kayda geçirilen mutasyonlu vaka sayısı daha da artmış. Bunun için mutasyonun yoğun olarak görüldüğü İngiltere, Brezilya ve Güney Afrika Cumhuriyeti gibi ülkelerle ilgili olarak çok daha sıkı tedbirler devreye sokuluyor. Ne var ki, bütün kısıtlama ve denetimlere rağmen, virüsün engellenmesi mümkün olmuyor. Her şeye rağmen çare mevcut tedbirlere sıkı sıkıya yapışmak ve mecbur kalındığında yenilerini aynı şekilde uygulamak… Daha önce bu köşede, yerli aşının mayıs-haziran gibi kullanıma hazır olabileceğini yazmıştık. Ancak yetkili çevrelerden gelen son açıklamalara göre, bu biraz daha gecikmeyle, haziran-temmuz gibi mümkün olacak. Yapılacak fazla bir şey yok. Dikkat, tedbir ve sabır… Normalleşme ancak bu şekilde gelebilecek!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.