POSTMODERN HAÇLI SEFERİ

A -
A +
İtalyan asıllı, Arjantinli, otuzaltı model, hasta. "Gâye, vâsıtayı meşru kılar" diyen Cizvit menşeli. Epeyce dil biliyor. Bir bahâneyle konuşdu. Kim konuş dedi? Şu veya bu. Çok mühim değil. İşin önemli tarafı batının artık yalnızca bel altından vurmayacağı. O ince İngiliz siyâsetini bırakıyorlar gâlibâ. Anlaşılan bundan böyle cepheden saldıracaklar. Lâkin buradan hiçbirine ekmek çıkmaz. Mevzilerimizden birini bile alamazlar. Üstelik ellerindekini de muhâfaza edemezler. Pirinç hayâliyle yola çıkanlar bulgurdan da olurlar o kadar...
Papanın herzeleri batının derin düşünme kâbiliyyetini yitirdiğini i'lân ediyor. AP'nin aldığı karar bunu te'yîd ediyor. Bu tavırla gûyâ bizi hizâya getirecekler? Yörüngesinden çıkan Türkiyeyi yeniden peyk yapacaklar? Daha çok beklerler: Vapur da, tren de, uçak da kalkdı. Bu ahmakça tavır değişikliği milletimizin hâlâ uyumakda olan hücrelerini uyandırmakdan başka bir işe yaramaz. Bir asırlık uyku külliyyen biter.
Belli güçler Türk milletinin yeniden târih sahnesine çıkmasını istemiyor. İngilizler başda. Ne gam. Hiç kimse birileri istedi diye bir yerlere gelmez. Vakti saati gelince kaderde ne varsa vukû' bulur. Avrupa Türkiye'nin şahsında İslâm dünyâsına postmodern bir haçlı seferi başlatdı. Aslında bu bir intihar saldırısı. Bununla gerek kendisinin gerekse taşeronunun diyalog yolundaki bunca emeği boşa gitdi. Fi'l-vâki böyle bir cür'et göstermeleri bu işden umutlarını kesmiş olduklarını da vesîkalandırıyor.
Sene 1097. Haçlılar İznik muhâsarasında. Ölüyorlar, öldürüyorlar. Buraya kadar sıkıntı yok. Sıkıntı şehîdlerimize musallat olmalarından i'tibâren başlıyor. Onların kafataslarını gövdelerinden ayırıp mancınıklarla şehre atıyorlar. Bununla iktifâ ediyorlar mı? Hayır. Şühedâmızın bir kısmını da kazıklara geçirip savunmadaki askerlerimize gösteriyorlar. Birçok yerde olduğu gibi Antakya kuşatmasında da aç kalıyorlar. Keşişleri Pierre çâreyi buluyor: Ölü Türkleri yiyin. Öyle de yapıyorlar. Daha vahşî sahnelere gelince: Türk çocukları yakalanıyor, şişlere geçirilip kebab yapılıyor. Bu ziyâfetlere birbirlerini da'vet etmeyi de unutmuyorlar...
Bugün bunlara tekrar mübâşeret ederler mi bilemiyoruz. "Aç değiller ki, neden yapsınlar" diyenleri internete da'vet ediyoruz. Canlı maymun beynini kahkahalar eşliğinde yiyebilen gürûhdan her şey beklenir. Buna mâni' olacak maddî-ma'nevî bir yapıları yok. Daha dün bu medeniyyete mensûb on milyonlarca kişi birbirini boğazlamadı mı? Ardından Hitler savaşı kaybetdiği için cânî i'lân edildi. Yoksa Churchill, Stalin, Roosevelt ondan daha az cânî değildi.
Batı var olduğu müddetçe bu cânîliklerden vazgeçmez. Onu kendine ve insanlığa zararlı olmakdan çıkaracak iki yol var: Ya İslâmiyyetle şereflenecek ve gönüllü olarak bu işleri bırakacak, ya da korkacak, sinip kara kıt'asında kalacak.
İslâmiyyeti 1400 yıllık berraklığıyla bu insanlara götürmemiz lâzım. Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiklerini aynıyla götürmekden bahsediyoruz. Hiçbir ilâve ve çıkarma yapmadan. Zâten buna ehliyyetimiz yok. Haddimize de değil. Aksi takdirde 72 fırkadan biri oluruz. Bu arada ikinci ihtimâli de düşünerek Osmanlı gibi güçlenmemiz îcâb ediyor. Zîrâ dünyâda batının her türlü zulmüne dur diyebilecek yegâne devlet Türkiye. Şii İran'dan böyle bir tavır beklemek muhâl. Arabistan'da Arab kalmadı ki oradan bir güneş doğsun. Uzak Doğu Müslimânları ise ancak yardımcı bir unsur. En azından şu an için...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.