KIYAS

A -
A +

Yüz senedir sabrediyoruz. Sahneye en son cihan harbinde çıkdık. Ne diyeceksek dedik ve indik. Buna indirildik demek daha doğru olur. O gün bugündür suskunuz. Her tarafımızdan zincire vurulmuşken başka bir şey yapamazdık. Düşman bir yapıyı tepemize getirip koyanlar asırlık plan dâhilinde hareket ediyordu. Hedef milâdî 2000’i görmeden Türk milletini mezara gömmekdi…

Ne var ki evdeki hesap çarşıya uymadı. Alladıkları pulladıkları mahlûkâtın insan dahi olmadığını anlamakda gecikmedik. Geniş kitleleri kasdetmiyoruz. Milletin çekirdeğini teşkîl eden küçük fakat idrâk sâhibi zümreden bahsediyoruz. Aslında bunlar daha ilk andan i’tibâren işin rengini anlamış, İngilizin sırtımıza sapladığı Yahudi hançerini farketmişdi. Maamâfîh günün şartları içinde atılabilecek adımlar son derece mahdûddu. Evvel emirde başarılması îcâb eden iş yok olmamakdı. Sonrası ayrıca düşünülecekdi. Koşmamak, adım adım ilerlemek gerekiyordu. Aksi takdîrde memleketi her an biçmekde olan küfür tırpanı gelip boynunuzu bulurdu. Nitekim buldu da. İstiklâl mahkemelerini yalnız ve ancak Engizisyonla mukâyese edebiliriz. Bu kıyâsın ikincisi lehine netîce vereceğini söylemekden çekinmiyoruz. Olmaz öyle şey diyenler üşenmeyip ikisinin aldığı ba’zı kararları karşılaşdırsın. Hükme giderken ta’kîb etdikleri yolları biraz kurcalasın. Her şeyden evvel ciddiyetlerine baksın. Acaba hangisi daha vahşî anlasın. Acaba hangisinden çıkan kararlar daha trajikomik fehmeylesin.

Bugün geri döndüğümüzü i’lân etdik. Ya’ni artık muhâtablarımız Yunanistan, Bulgaristan değil. Suriye, Irak değil. Dikkat ederseniz Rusya dostluğumuza çok güveniyor. Bizi kaybetme korkusu uykularını kaçırıyor. Uçak mes’elesini bile çok büyütmedi. Bunda oynanan oyunu görmesi kadar yukarıdaki husûs da te’sîrli oldu. Batı bizi kaybetdiğini biliyor, önünü ne kadar kesersem kârdır diyor. Tabîî garb deyince İngiliz ve Yahudi akla gelmeli. Benî İsrâil Londra’yı paranın merkezi yapdı. Bu ittifak dünya aleyhine devâm ediyor. Amerika arz etdiği tehlike açısından bunlardan sonra gelir. Aslâ bu ikisi kadar olamaz. Zîrâ İslâm düşmanlığında bunları geride bırakacak bir güç merkezi yok. Bunlara yakın bir güç merkezi de yok. Fransa iktisâden olmasa bile siyâseten ve askerî cihetden küçük kalıyor. Almanya her şeye rağmen hâlâ şamar oğlanı. Belli sınırların dışına çıkma şansı bulunmuyor. Bunun lugatdeki karşılığı kölelik!

Oyunu bozmak görmekden daha kolay. Güçlüyseniz ve sahadaysanız iş bitmiş demekdir. İstihbârâtınız ne kadar kuvvetli olursa olsun olup biten her şeyi göremezsiniz. İşin içinde olmak çoğu zaman mes’eleyi çözer. Suriye’de, Irak’da bulunmamız bildiğimiz bilmediğimiz sayısız gâileyi def etdi. Tabîî ba’zı sıkıntıları da berâberinde getirdi. Dâhilde birçok bomba patladı, terör saldırıları artdı. Canımız yandı. Lâkin mevcûd durumun getirdiği götürdüğünün çok üstünde. Zamanla bunu bütün berraklığıyla göreceğiz. Arâzîde olmasaydık bir yüz senemizi daha karartacaklardı. Riskleri göze alıp cesâretle yürümemiz lâzım geliyor. Bu öyle bir yol ki zinhâr geri dönemeyiz, hattâ duraklayamayız. Küçülmemek için büyümek zorundayız. Belli bir noktaya geldiğimizde aynı kader yine bizi bulacak. Ya’ni o anki vaz’iyyetimizi korumak için tekrâr büyümek zorunda kalacağız. Bu gidiş yeniden cihan devleti olana kadar sürecek. Ardından ne olacak? Bırakalım bunu muâsır yazarlar kaleme alsın. Arîz ü amîk tahlîller yapsın. Oradan hem istikbâle hem bugüne baksın.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.