Cinayeti gördüm!

A -
A +

Yok yok bu eskilerin kapalı gişe oynayan filmi değil. Bu, Milli Takım'ın bir numaralı uç adamı, bizim ligin gol krallarından Burak Yılmaz'ın katledilişidir. Bendeniz Burak'ı birçok işlevinde eleştirmiş bir kişiyim. Ama katledilişine de isyan ederim. Neden mi? Burak, sakatlanıp çıktıktan sonra spor medyamız bu futbolcuda ikinci derece yırtık ve kanama tespit edildiğini yazdı, söyledi. Sonra da aynı medyamız, Burak'ın beş-altı gün sonra Rizespor'a karşı yedek soyunacağını da yazdı, söyledi. Bendeniz de kontrpiyede kalmış bir kaleci gibi hangisine yöneleceğimi şaşırdım. Aaaa bir de baktık ki, Burak yedek kulübesinde. Yani oynayabilir demektir bu... O zaman yazılanlar, söylenenler palavra idi. Ve de Galatasaray 2-0 önde iken Burak oyuna da girmez mi? Bak bak derken, Burak, ilk deparında, yani sadece iki dakika sonra o arızalı adaleyi tutup yığıldı ve gözyaşları içinde sahayı terk etti. Evet, kulüp doktorları, Hamza Hoca ve Burak'ın ta kendisini, Burak Yılmaz'ı katletmişlerdi. Sonuç mu? Gülücükler, sıcak demeçler, şakalaşmalar... Yazıklar olsun! Bu bir spor cinayetidir. 

Volkan'a hakaret eden hainler

Hatırlarsanız Kazakistan ile oynayacağımız hayati maç öncesi TT Arena'daki kale arkası tribününden iddiaya göre kendisine hakaret edildiği gerekçesiyle Volkan Demirel maçı terk etmişti. Hatta söylenene göre de Terim hoca da futbolcusuna bozulmamış, eve gitmesine yeşil ışık yakmıştı. Sonra da birileri(!) yarı yoldan Volkan'ı korumalarla stada döndürmüş, böylece de ceza almasını önlemiş ama oralarda insanlar, gazeteciler çiğnenmişti. Neyse, Volkan davacı oldu. Savcı da, ismi de belli, iki ayı aşkın bir süre çeşitli kaynaklardan yaptığı araştırmada sadece ve evet sadece bir kişinin Volkan'a hakaret ettiğini tespit edip dava açmaya kalkıştı. Fakat hakim yeterli delil bulunmadığından davayı reddetti. Yani ne hakaret, ne de başka bir şey... Tamam da, Milli Takım'ın ve bayrağımızın haysiyeti ne olacak? Bunun hesabını kim görecek? Hangi futbol savcısı, hangi futbol adaleti? Ya da "Sahaya inseydim takımı sahadan çekerdim" deyip Volkan'a sahip çıkan Federasyon Başkanı şimdi ne düşünüyorlar acaba? Yaşasın AVM'ler!

Transfer, transferdir beyler

Vay efendim; Erkan Zengin, "Fenerbahçe'den başka takımda oynamam" deyip de Trabzonspor'a nasıl gidermiş? Ne demekmiş, Trabzonspor'la konuşup, Beşiktaş'a imza atmak; Tolgay efendi?  Gazetelerimiz, ekranlarımız bu işlerle yoğrulup duruyorlar son bir haftadır. En iyisi siz bana gelin, ben size, hem de koşulların daha da katı olduğu dönemlerden yaşanmış transfer hikayeleri anlatayım da, bütün bu yazıp söylediklerinizin hava cıva olduğu görün... Kaçırılan futbolcular, kaçırılan futbolcuların kaçırıldığı günlerden falan... Abdullah Çevrim, Sabri Dino, Şenol-Birol ikilisi gibi... Bunlar da iş mi be?

Helal olsun Ergin Hoca!

Ergin Ataman Hoca, Galatasaray Uşak Sportif'le oynarken tribünlere terör getirmeye hazırlanan, hatta biraz da kapıyı açan kendi kulübünün taraftarlarının salondan çıkarılmasında başrolü oynadı. İşte spor adamı! O zihniyet yüzünden Avrupa Kupası'ndaki 3 adet kendi saha maçını seyircisiz oynayan bir hocanın yanık yüreğinden de bu çıkardı zaten... Bir yandan yönetimin basketbola sırtını dönmesi, bir yandan taraftarın bitmeyen öfkesi ve hepsine direnen bir teknik adam... Örnek alına derim!

Sansürlü Divan!

Fenerbahçe'nin son divan toplantısını izlemeye koyulurken, bizim Mersinli Selçuk'a şöyle bir iddiada bulundum; "Bak Aziz Bey konuşur, yönetimden birileri faaliyet raporunu okur, birileri hesapları sunar, ödüller varsa onlar da verilir, sonra sansür başlar ve yayın, konuşmacılara kesilir..."  Olur mu be abi dedi! Oldu... Yayın kesildi ve bize aksettiğine göre, Ali Kalkan isimli Fenerbahçe üyesinin, "O 1 milyon üye işi olmaz" çıkışına Aziz Bey'in yağdırdığı laflar sansürlenmiş oldu. Zaten çağdaş kulüp de böyle olunuyormuş. İşine geleni yayınla, işine gelmeme ihtimali olanına perde çek!

Beşiktaş'ı kim taklit edecek?

Savunmanın göbeğine, yanılmıyorsam İsveç'ten ki, oralarda en iyileri, hem de çok ucuza bulunur, bir tandem oyuncusu... Sonra Alman liginden orta alan, ön libero bizim çocuk Tolgay... Bunlar tamam... Ama o Beyoğlu saat satıcısı tipli siyahi neyin nesi? Acaba kimin raporundan çıktı? Yoksa bizim Fikret'in işi mi? Vallahi meraktan çatlıyorum...

Havuz savaşı

Aziz Bey son divanda, "Şayet havuzdaki zararımızı devlet veya bir başka makam karşılamazsa savaş başlatacağız. Herkesin haberi olsun" dediler. Sonuç mu? Hiiiç! Bir de siz ey vatandaşlar; örneğin devlete deyin ki, "Su parasında, doğalgazda indirim yapmıyorsan sana savaş başlatacağım..." Sonuç mu? En yakın adli makama çağrılır hakkınızda işlem yapılır. İlhan Cavcav üstat mı? Ben ona hep 6 veya 7 Temmuz 2011 günkü açıklamasını hatırlatacağım. 

Volkan Şen hesap kapatıyor

Bursasporlu Volkan Şen için bendeniz bu sütunlarda, "Avrupa'da oynamalı" diye şampiyon olunduğu sezonun sonunda çok yazı yazmış ve ekrandan söylemiştim. Ama olmadı. Volkan, üç veya dört senesini harcadı. Tabii ki oynadığı takımları ve bizim futbolu da... Şimdi kolundaki kaptanlık bandı, anlaşılan o ki hesap kapatıyor.  Sizi bilmem ama ben keyifle bir hakiki kanat oyuncusu izliyorum... 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.