Hollanda da takım mı?

A -
A +
Hollanda ile 1-1 berabere kaldığımız maç için yazdığım yazının başlığını, "Hiç oynatmadık" şeklinde koymuştum. Yazının içeriği ise oyun taktiğimizin sadece ve de özellikle oynatmayıp, yakalayabilirsek, bir atıp kazanmak üzerine kurulu olduğu ile doldurulmuştu. Ama ne var ki, spor basınımızın büyük bölümü Hollanda'nın artık iyi bir takım olmadığında birleşti ve tabelaya bakıp maçı kaçırdığımıza kahroldu. Bu zevatın işi gücü tabeladır. Ben de üzüldüm tabii ki... Ama beni ilgilendiren oyun stratejisi ve günün koşulları idi... Neyse... Sonra bir de baktık ki, aynı dandik(!) Hollanda İspanya'yı 2-0 yenivermiş. Bak sen şu işe! Öğrenmenin yaşı yoktur dostlar... Acaba İspanya, bu beğenmediğiniz Hollanda'ya karşı bizimki gibi bir oyun stratejisi ile mi oynadı, yoksa "Ben de takımım" diyerek koşu yollarını, pas koridorlarını açarak mı? Çalışın ama iyi çalışın! Öğrenirsiniz belki!
İşte Türk Futbolu!
Sakın ola ki, Kayseri Erciyesspor üzerinden ülke futbolunu yorumlama demeyin, Öyle bir yorumlarım ki... Siz ülkenin önemli bir iline 45 bin kişilik harika bir stat yapın devlet olarak... Yakışır mı? Yakışır tabii ki... Sonra bu ilin iki takımından üst kademede yer alanı bir sezonda dördüncü teknik adamını ilan etsin! Kim bilir belki de beşleyip tarihte önemli bir yer edinip, beşi bir yerde takacaklar... Bir de sponsoru var değil mi bu kulübün? Hiç mi, "Hop beyler, bu ne rezalet" demiyor mu acaba bu sponsor? 
Hamza kardeş sana ne!
Galatasaray Teknik Direktörü Hamza kardeşimiz, hafta içinde tuttu, "Ben de Emenike'ye kart göstermezdim. Ama Emre işi başka..." biçiminde bir demeç verdi. Yahu Hamza Bey kardeşim; ne alakası var yani... Maç geçti, bitti. Üstelik sen teknik adamsın... O maç da senin maçın değildi zaten... Milli maç arasında takımının durumu ne, arada hangi çalışmaları yapıyorsunuz gibilerinden işlerle ilgili konuşsana... Yoksa yeni bir ciddi kayba doğru mu gidiyoruz?
İsmail Kartal'ın pasaportu!
Geçtiğimiz günlerde büyük büyük gazeteler, Fenerbahçe Teknik Direktörü İsmail Kartal'ın, bundan böyle Emenike'yi deplasman maçlarında oynatmayı düşündüğünü yazdı. Hani içeride taraftar bozuk çalıyor ya Emenike'ye... Eh, bir de "Türkiye Ligi pasaportu" çıkarsın ki, gittiği Rize'de veya başka illerde sorun olmasın! Unutmadan; yine son haberlere göre Fenerbahçe bu futbolcunun menajerini çağırıp, kulüp bulmasını istemiş. Alışverişte önce 9'a karşı 9'la sıfırla, sonra 13,5 milyon avro ver, şimdi acaba kaça mektep edebilirsiniz? Çağdaş kulüp yönetimi böyle oluyor değil mi?
Bravo TFF, 10 yıl sonra da olsa...
Terim Hoca açıkladı. Milli Takım önündeki Ukrayna ve Hollanda maçlarını İstanbul dışında, Konya'da oynayacakmış. Yaaa ne haber! Bu satırların yazarı Beckham'ın penaltı kaçırdığı İngiliz maçından önce bas bas bağırıp, önemli rakiplerle oynanacak hayati maçları İstanbul dışına alın çağrısı yapmıştı. Hem de tek başına... Kaç sene geçti hesaplamadım. Ama bu konuda da bana geldiniz ya, teşekkürler! Doğrusu da budur. Son yılların Üç Büyükler rezaleti yaşanırken onların statlarında milli maç oynanamazdı. Gerekçem de buydu. Değinmeden geçemeyeceğim. Konya'da, Kayseri'de, tribünden bir tek zat Volkan'a küfür etseydi, maçı bırakıp gidebilir miydi?   
Milli maç yayınları!
Donup kaldım. Hollanda ile oynayacağımız önemli maç ekrandan bizlere gelmeyecekti. Yayıncı kuruluş, parayı fazla bulmuş ve yayınlayamayacağını açıklamıştı. Bu bir utanç vesikası idi. Üstüne üstelik o yayıncı kuruluş benim devletimin kurumlarından birinin yönetimi altındaydı. Yani dolaylı falan, devlet bana bu maçı bana izlettirmeyecek idi. Sonra araya birileri girdi, teknik destekçi özveride bulundu ve maç eve geldi. Aynı kanalın yorumcuları da Lüksemburg maçında puanlar alıp sıralamada üst sıraya tırmanma avantajımızdan söz etti. Hayırlı puanlar olsun! Lüksemburg'u nasıl devirdik ama! TFF'ye diyeceğim odur ki, bundan böyle yayıncı kuruluşunu iyi seç!
İbra sihirbazları!
Galatasaray'ın mali genel kurulunda, Ünal Aysal dönemi dibine kadar ibra edildi. Bu deyimi kullandım çünkü ibra edilme durumu için hemen hemen "Hiç yok" deniyordu. Yarsuvat ekibi zaten edilecekti. Edildi de... Aklıma, yönetim tarzından ibra edilmeyen Adnan Polat geldi birden... 500 yıllık bir tarihi eğitim ve kültür kuruluşunun ürünü de dengeyi kaybetmiş ise, eyvahlar olsun!
Hayırlısı olsun Beşiktaş!
Tam ben yazıya oturmuşken, Beşiktaş Başkanı Fikret Orman, Kabataş Lisesi ile birlikte yaşamak, birlikte düşünmek, yani içi içe yaşamak kararının alındığını açıkladı. Lisenin müdürü de aynı söylemde bulundu. Yakıştı... Geç kalınmış bir adımdı ama, bu adımı da stat gibi Orman Başkan attı. Hem de kulübü 500 milyon dolar borca sokmadan! Tebrikler!
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.