Vay sizi gidi şikeciler!

A -
A +
Midemi bulandıran sosyal medya ve onun gazını, uçuşunu kendine haber kaynağı yapan spor medyam, bırakın yalan, uydurma ve art niyetle haber üretmeyi, resmen vicdanları yaralamakta, günah işlemektedir. Bu futbolcuların hepsinin anası, babası, eşi, çocuğu vardır. Bu futbolcuları bu eylemleriyle ne durumlara düşürdüklerinin farkında mıdırlar acaba? Bence; evet... Yoksa girişirler mi böyle linçe? Kalenin içindeki topa ıska geçen, dolayısıyla gönlü Beşiktaş veya Fenerbahçe'de olan mı desek Galatasaraylı Umut için... Arka direğe gidip, ön direğe arkadaş yerleştirmeyip boş bırakan Beşiktaşlı Günay acaba Galatasaray'la mı flört ediyor? Gençlerli Ferhat neden el çekti ve neden Stancu pat diye vurmadı? Mersinli Nihat hareketini neden plonjonla sürdürmedi? Wellington, topu neden bomboş Nakoulma'ya çıkarmadı? Vederson, neden topu taca bırakıp vakit geçmesine çanak tutmadı? Aklıma gelenler bunlar... Vicdan katilleri alın size bol bol kepazelik üretebileceğiniz  tüyolar...  Ama bakın, 45 metreden yuvarlanan topu bacaklarının arasından kaleye geçirten kaleciye bile zamanında tek laf etmedim? Futbolu öğrenin, oluşumlarını çalışın... Siz siz olun, maçları oynamaktan kaçınanlarla ilgilenin. Gerçeği orada bulursunuz ancak... 
Atmayın; din kardeşiyiz!
Fenerbahçe'nin resmi sitesi, Dortmund'un hocası Jürgen Klopp'un İsmail Kartal'ın yerine geleceğini yazılmasıyla, sanırım Sabah'ta çıkan bu haber üzerine, hemen bir açıklama koydu. Dendi ki özetle: "Hocamız İsmail Kartal'dır. Adı geçen hoca veya bir başkalarıyla bile hiçbir görüşme ve temas olmamıştır. Bu haberler tamamen asılsızdır. Bu tür haberlerde takımımızın şampiyonluk yolunun kesilmesine çalışıldığı kastı vardır."  Hadi canım oradan! Siz değil misiniz Aziz Bey'in antetli kağıtta, resmi yazışma numarası taşıyan (1327) ve 23.10 2000 tarihli ıslak imzalı yazıyla, özetle "Hocamız Mustafa Denizli'dir. Kokain içmekle suçlanan Daum'u, Fenerbahçe Kulübüne yakıştırmak sizin ayıbınızdır..." Peki, o kokain içmekle suçlanan Daum, Fenerbahçe'ye getirilmiş midir? Hem de iki defa... Peki bu kimin ayıbıdır? 
Not: Belgeli
Galatasaray'ın yeni bülbülleri!
Kongre öncesi adaylar tek tek programlar yapıp anlatıyorlar da anlatıyorlar... Sanırsınız ki, Kont Bernabeu geliyor. Şöyle bir hafızamı yokladım da, nerede rahmetli Ali Uras ve nerede rahmetli Özhan Canaydın, nerede Alp Yalman? Ben Alp Yalman'ın size Derwall'i getireceğim dediğini hiç hatırlamam... 
Aytöre'ye de bak!
Fenerbahçe yönetim kurulunun hukukçusu Deniz Tolga Aytöre istifayı basmış ve demiş ki gerekçe olarak, "İçeride devam etmesi kesin ama arkadan iş çevirenlerle aynı masaya artık oturmam..." Bilmediğiniz bir şey var Sayın Aytöre, o kişiler çok şey biliyorlar ve ölene kadar da oradadırlar...
Yayıncı kuruluş buysa...
Efendim yayıncı kuruluş, yani Digitürk'ün Mersin İdman Yurdu-Fenerbahçe maçı öncesi değerlendirmelerini dinliyorum. Rüştü Reçber yorumluyor. Ali Emre sunuyor... Ve diyorlar ki özetle, "Bu on birde Emenike ve Alper'in olmayışını anlamadık. Herhalde daha sonraki dakikalar için düşünülüyorlardır." Vay dedim, Kemal yine haberleri iyi takip etmedin... Ama Emenike'nin sakat, Alper'in sarı kart cezalısı oldukları için İstanbul'da bırakıldıkları haberini kaç kanaldan birden dinledim. Neyse, Rüştü'yü geçelim, ne gazeteci, ne de televizyoncu... Ya sunucu? Takibe devam ediyorum. Yaklaşık on dakika sonra, sunucu, bu iki oyuncunun hakiki durumunu, herhalde gelen tepkiler üzerine, açıklıyor... Yayıncı kuruluş ya...
Bravo Sercan!
Balıkesirspor'un iki golünü atan Sercan'la, röportaj yapılıyor tabii ki... Eeee maçın kahramanı ya... Peki, oyuncu değişimi sırasında aynı Sercan acaba, hem de hakeme baka baka ağır ağır çıkıyor. Pat, ardında sarı kartı yiyor... Aaaa bakıyoruz ki, dördüncü kart... Yani Trabzon'a uçmayacak... İş bitmiş, ne gereği var şimdi bu yolculuğun... Sorsanıza, gazeteciler? Sorsanıza sosyal medyanın sapıkları!
Beşiktaş'a hangi piyango vurur?
Yazılıp söylenilenlere göre Beşiktaş, Bilic'le yolları ayıracakmış. Eh, eşyanın tabiatına göre bir karar... Peki, kim gelecek? Yine Bilic gibi biri mi, yoksa, Beşiktaş'ın en eski kulübümüz etiketine uygun biri mi? Kim, hangi çalışmayı yaptı acaba? Eldeki kadronun nitelik ve nicelikleriyle uyuşan bir hoca mı, yoksa 10 oyuncu isterim sınıfından biri mi, yoksa mangırı indirip, harika takım var yağcısı biri mi? 
Sivas ayıp mı etti?
Sivasspor'un, 4-1'e rağmen Galatasaray'ı eleme şansının olduğunu bizim A Spor'daki programın sonunda iddia ettim. Neredeyse de gerçekleşiyordu. Maçın hakemi bir penaltı üfürdü de bizim iddia yattı. Ama maç sonrası olayları Sivasspor adına büyük ayıptı. O kendini yönetici sanan veya öyle görünen kişiler, Fenerbahçe'ye iki defa galip durumdan yenildikleri maç sonrası neden ortada yoklardı? Yoksa? 

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.