Dünyada Yahudi varlığı

Yahudi ideolojisinin temeli Yahudi ırkından olmaya dayanır!.. Yahudi ırkından olanları vatandaşlığa kabul etmesi bunun en çarpıcı delilidir. Kan testi ile insanın dinî inancı değil, ırkı belirlenebilir!

Müslüman ya da Hıristiyan olmuş gibi görünen Yahudiler, İsrail'in en önemli gizli gücünü oluştururlar. Bunlar, yaşadıkları ülkelerde sinsi bir kadrolaşma ile sermayenin, medyanın ve devletin kilit mevkilerini ele geçirip, ülkeyi, "Siyonizmin dünya hakimiyeti" amacı doğrultusunda yönlendirip yönetirler.

Yahudi profesör Bernard Lewis ile Yahudi profesör Gershon Scholem'in çok önem taşıyan şu tespitlerini hatırlamalıyız: "Sabetaycılar hiçbir zaman Müslüman olmadılar. Görünüşte Müslüman gerçekte ise Yahudi/Sabetayist dinde, çift kimlikli olarak yaşıyorlar."

Halen, Amerika'daki bazı Hıristiyan kiliselerini içeriden ele geçirmiş olan Yahudi kökenli dönme papazlar, bilinçsiz Hıristiyan kitleleri bu amaç doğrultusunda yönlendiriyorlar!

Yahudi Samuel Huntington tarafından oluşturulan ve "şimdilik" sadece Müslümanları hedef alan "Medeniyetler Çatışması" teorisi, Siyonizmin, bütün insanlığı hedef alan en önemli komplolarından biridir.

Yahudi profesör Noam Chomsky'nin çok önemli tespitini burada hatırlatmakta fayda görüyorum: "Henry Kissinger, Amerikan dış politikasını 'Büyük İsrail' hedefine kilitleyen kişidir..."

1960'lı yıllarda, Fransa'da, Cherbourg'un batısındaki deniz üssünde inşa edilen gelişmiş beş adet hücumbotun, Fransız devletinin koyduğu ambargoya rağmen, olağanüstü bir operasyonla Fransa'dan kaçırılıp, İsrail'e götürüldüğü biliniyor. Ayrıca bunları yapanların Yahudi kökenli Fransızlar olduğu da biliniyor.

Bu olağanüstü güvenlik skandalı üzerine, zamanın Fransa Cumhurbaşkanı olan milliyetçi General Charles de Gaulle'ün "Demek ki Fransa içeriden ele geçirilmiş" dediği de biliniyor. 

Cefi Kamhi ne demişti: "Yahudi, her yerde Yahudi'dir."

27 Ekim 2003 tarihli Radikal gazetesinde, emekli Tuğgeneral Nejat Eslen şu tespiti yapıyordu: 

"Soğuk savaş döneminde ABD ile çıkarlarımız aynıydı ve basit bir güvenlik stratejisi yetiyordu. Bu nedenle farklı stratejiler üretecek uzmanlar yetişmedi. Türkiye şimdi bunun acısını çekiyor... Türkiye, asıl güvenlik meselesinin Irak değil de ABD olduğunu anlamak istemiyor..."