Yeni Anayasa üzerine

A -
A +
Eski Yargıtay Başkanı Doç. Dr. Sami Selçuk 1999-2000 Adli Yılının açış konuşmasında tam bir demokrasi dersi vermişti. Konuşmasında özetle şunları dile getirmişti:
“Üçüncü bin yıla Türkiye’nin 1982 Darbe Anayasası ile girilemez. Türkiye bir Anayasa devletidir. Ama bir anayasal devlet değildir. Çıplak bir uyarıda bulunmak zorundayım. Türkiye meşruluk derecesi nerede ise sıfıra yaklaşmış bir Anayasa ile yeni yüzyıla giremez.
1930’lu yıllara dönülemez, dönülürse şimdiki zaman da avucumuzdan kayar gider. Yarının rüzgârları hiç esmez olur. 1930’lardan ders alarak ama 1930’ların bekçiliğine özenmeden bilimin ışığında gelecekler üretilirse… Laik devlette, devlet dinlere eşit uzaklıkta olduğundan hiçbir dinî inancı dışlayamaz. Ya da kayıramaz. Din okulları devletçe açılamaz. Ancak toplulukların din okulları açmasını da önleyemez. Din derslerine engel olamaz. Bunların önü açılır. 1923-1950’ye kadar olan iktidar ve adı başka ama zihniyeti aynı olan iktidarlar bunun tam tersini yaptılar...”
AK Parti iktidarı bütün inanç gruplarına inanç hürriyeti tanıdığı için hedef oldu. Gayrimüslimlere CHP ve onun yolunda olanlar her türlü hakkı tanımalarına rağmen Müslümanlara kendi öz yurtlarında parya muamelesi yaptı. “Dini devletleştiren sistemin adı laiklik değil laikçiliktir. Şovenizm nasıl ulusçuluğun yozlaşmış hastalıklı biçimi ise laikçilik de bir bakıma laikliğin yozlaşmış hastalıklı biçimidir.” CHP’nin laiklik anlayışı laikçilik idi. Ve İnönü’nün rahle-i tedrisatında yetişen sözde aydınların laiklik din düşmanlığı değil İslam düşmanlığı idi. Diğer dinden olanlara karşı değildi...
Eski Yargıtay Başkanı Sami Selçuk’un bu görüşleri gerçek bir aydının cesur yüreğinden fışkıran bir manifestodur.
Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve AK Parti’ye düşmanlığın gerçek sebebi, vesayet rejimine karşı olurken, halkın millî iradesine saygılı olmalarıdır. Ülkeyi ilk safhada dünyanın 10 büyük gücü ve daha sonra da beş büyük gücünden biri konumuna getirmek için Tanzimat'tan bu yana unutulan “Kızılelma”ya; 2023, 2053, 2071 hedeflerine ulaşmak için her şeyi yapmalarıdır.
PKK, DAEŞ, FETÖ'cüler yerli ve millî olmayan sözde aydınların küresel sermaye ve güçlerin “Haçlı Ordusu”dur. AK Partinin kapatılma davası, Gezi olayları, 6-7 Ekim hadiseleri, 25 Aralık yargıya darbe teşebbüsü ve 15 Temmuz kalkışması ile hedeflerine ulaşamayan şer güçler yeni Anayasa taslağını bahane ederek Kılıçdaroğlu’nun liderliğinde bazı güçleri kullanarak kan dökmenin ve Türkiye’yi Suriye’ye çevirmenin hayallerini yaşamaktadırlar.
Acaba Kılıçdaroğlu kullanıldığının farkında mı? CHP 1982 Darbe Anayasasını savunuyor.
1982 Anayasası tehditle ve kurşunla kabul ettirildi. Yüzde 93 çoğunluğun yerine halkın onuruna saldırı ile elde edildi. Demokrasiyi değil cumhuriyet ve vesayet yönetimini öngören, meşruluk derecesi sıfıra inmiş bu Anayasa ile yeni yüzyıla giremeyiz...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.