Ayağımızdaki prangaların anahtarı “EVET”

A -
A +
1982 Anayasasında Cumhurbaşkanının yetkileri son derece fazla idi. Ama sorumlulukları yoktu. Şu anda sistem iki başlıdır. Her zaman yetki tartışması olur. Yeni değişiklikle (referanduma Evet ile) bu durum düzelecek ve Cumhurbaşkanına sorumluluk yüklenecek.
Şu andaki sistemde son derece az da olsa geçmişte bazı faiz lobilerinin desteklediği kişiler milletvekili olunca o lobilerin adına çalıştıkları ve hatta bakan olduğu bir gerçektir. Son anayasa değişliği ile bu yol kapanacaktır. Bazı milletvekillerinin şahıs ya da şirketler adına iş takibi olamayacaktır.
7 Haziran seçimleri ve 15 Temmuz darbe teşebbüsünün ertesi günü ekonomide gerileme oldu. Referandumdan “Hayır” çıkarsa siyasi ve ekonomik kriz olur. Bedelini millet öder.
ABD, AB ve Başta Almanya, PKK, DEAŞ, FETÖ'cüler, Suriye ve bilhassa İran, PYD, YPG, Kanada’dan Yeni Zelanda’ya kadar geniş bir dış cephe “Hayır” bekliyor. Bunların hepsi Türkiye’nin düşmanlarıdır. “Hayır” diyen vatandaşların hepsi asla ve asla hain değildir. Ama farkında olmadan hainler ve düşmanlarımız ile aynı safta yer alıyorlar.
1960 darbesinden önce (Menderes iktidarında) Türkiye bir şantiye hâlinde idi. Menderes’in devrilmesinden sonra 1960-2003 arasında yatırımlar azaldı ve en kötüsü bütün yatırımlar IMF, Dünya Bankası ve OECD’nin inisiyatifine geçti.
2008 yılında IMF ile ilişkilerin kesilmesi ve 2013 yılında IMF’ye olan borcun kapatılması Türkiye ekonomi tarihinde dönüm noktasıdır. Referandumda “Evet”e “Bürokratik Oligarşi” karşıdır. Bunlar geçmişte demokrasiye ve milletin millî iradesine karşı idiler. AK Parti iktidarına kadar yani Tanzimat’tan sonra gerçek iktidar bürokratlar oldu.
Geçmişte koalisyonlardan çok çektik. Otel odalarında bazı milletvekilleri satın alındı, iktidarlar düştü ve iktidarlar işbaşına geçti. Faiz lobisi baronlarının Boğaziçi yalılarında bakanlar kurulu tespit edildi. “Evet” ile artık iktidarlar pazarlık ve koalisyonlarla olmayacak. İktidarı seçimle doğrudan doğruya millet seçecek.
Tanzimat’tan bu yana geçmişte Osmanlıda, 1923’ten bu yana Türkiye’de ne zaman geleceğe dönük olumlu bir adım atılsa, demokrasi için çalışılsa, hemen dış güçler ve bunların içerideki temsilcileri millî ve yerli olmayan sözde aydınlar desteği ile terör örgütlerinin eliyle kan, can, vahşet, darbe, siyasi ve ekonomik kriz önümüze getirilmektedir.
Tanzimat’tan bu yana Osmanlının ve sonra Türkiye’nin boynuna ve ayaklarına “prangalar” takıldı. Bu prangaların anahtarı “Evet”tir.
Son 49 ayın rekoru ile (Ocak-2017) ihracat yüzde 15 artarak 10 milyar 528 milyon TL seviyelerine ulaştı. Türkiye’nin iç ve dış düşmanları tedirgindir. Türkiye güçlü olursa müttefiki çok olur. Zayıf olursa düşmanı çok olur. Suriye ve Irak’ta olduğu gibi akbabalar gibi pay almaya çalışırlar. Suriye ve Irak’ta 104 ülkeden toplam 40 bin yabancı terörist vardır. Her biri gerilla eğitimlidir. Bunların bu ülkede işleri ne?
Şurası asla unutulmasın, eskiden ülkede iç savaşlar “iktidar” ile “muhalefet” arasında olurdu. Son yıllarda ABD başta olmak üzere Emperyalist güçler iç savaşları “vekalet savaşı” hâline getirdiler. Yani çarpışanların önemli kısmı başka ülkeler için çarpışıyor. Ve iç savaş olan ülkede çok sayıda devlet savaşıyor ya da savaştırıyor.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.