Muhaliflik “ölmüş!”

A -
A +

Taraftar değilim, yandaş değilim, haktan, hakikatten ve hakkaniyetten yanayım.

Siyasetten hoşlanmıyorum, siyasetin çok yüzlü, geçici; ideolojinin samimi ve kalıcı olduğunu düşünüyorum. Ancak siyasetin ülkenin en önemli mekanizması olduğunun farkındayım.

Önceki gün sosyal medyada güya muhalif birtakım odaklar tarafından her anlamda bütün veçheleriyle çok çirkin, iğrenç, seviyesiz bir paylaşım yapıldı. Bu ülkenin cumhurbaşkanını kastederek “Ölmüş” etiketini açıp içlerindeki pisliği, şeytanlığı, karanlığı ortalığa saçıverdiler…

Sayın Cumhurbaşkanı o saatlerde bu ülkeye hizmet için görevinin başındaydı oysa.

Gerçekte, bu etiketi açanlar ölmüştü!

Rezilce yapılan muhaliflik ölmüştü! İnsanlık, nezaket, nezahet, edep, seviye, ahlak, ölmüştü! Bir insan bir şeye muhalif olabilir, karşıt görüşler serdedebilir, bir duruş sergileyebilir ancak bunu ahlaka mugayir yapmaz, yapmamalıdır… Hayatta birçok renk vardır. Siyaha siyah, mora mor, beyaza beyaz, griye gri diyebilen insan ahlaklı insandır, dürüst insandır renk körü değilse şayet!

Ne yazık ki bu ülkede muhalefet -parti ayırt etmeksizin söylüyorum- edebince yapılamıyor. Her şey temel karşıtlık üzerine inadına inadına yapılıp söyleniyor. Oysa hakikat bir ve tektir! İktidarın icraatlarını beğenmeyen kesimler, çalışıp çabalayıp halkı ikna ederek sandığa hazırlanmak yerine, yalan ipine sarılmayı tercih ediyorlar.

Peki “Ölmüş” etiketiyle amaçlanan neydi?

Ne yazık ki bu etiketin biricik amacı ülkede bir anda kaos çıkarmak, panik havası meydana getirmek, halkı korku iklimine sürükleyip kargaşa ortamına zemin hazırlamak, döviz kurunu hareketlendirip piyasalarda bir deprem etkisi oluşturmaktı. Çok boyutlu bir plandı bu. Oldukça kötü niyetli, rezil ve ahlaksız bir çaba idi ve şükür ki tasarladıkları şey olmadı, bu millet bu yalana prim vermedi.

Tabii bir de bu etiket ile kendilerince ucu açık çok boyutlu bir “Sosyal Deney” yaptılar. Toplumun vereceği tepki ölçüldü. Emniyet güçlerinin bu etiketi paylaşan kimseleri çok iyi araştırıp analiz etmesinde yarar vardır.

“Ölmüş” etiketini açanlar bu ülkeye kin ve garezi olan gafillerdir. Sayın Cumhurbaşkanı'na duydukları kin ve nefret kalplerini mühürleyip, gözlerini kör etmiş. Bu ülke her şeyi gördü de böylesine iğrenç, kirden ve pastan kalpleri görülmeyen muhalif modeliyle tanışmamıştı.

Muhalefetin bir raconu vardı eskiden… İktidarla her türlü tartışmayı yapar ama yine de selamı sabahı, nezaketi kesmezlerdi. Rahmetli Özal, Ecevit, Türkeş, Erbakan, Demirel... Aynı masa etrafında her şeyi konuşur, tartışır, bağırır çağırır ama nezaket dairesini terk etmezlerdi. O günlerin nezaketini bugünlerde ne çok arayıp özlüyoruz…

Ölüm…

Bu geçici dünyada kim ölmemiş? Kim abıhayatı yudumlamış, kime söz verilmiş sonsuz ömür? Hazreti Davud’un oğlu Sultan Süleyman’a, iki cihan güneşi Peygamber Efendimize bile kalmamış olan bu yalan dünya, hiç kimseye kalmayacak! Herkes gidecek! Kimin öleceğini ancak ve ancak yüce Allah bilir. 

Enbiyâ Suresi 35. âyette Yüce Allah buyuruyor ki: “Her can ölümü tadacaktır. Denemek için sizi kötü ve iyi durumlarla imtihan ederiz. Sonunda bize geleceksiniz.”

Şair Cahit Sıtkı Tarancı’nın söylediği gibi:

“Neylersin ölüm herkesin başında/Uyudun, uyanamadın olacak/Kim bilir, nerde, nasıl, kaç yaşında/Bir namazlık saltanatın olacak/Taht misali o musalla taşında…”

Necip Fazıl Kısakürek ise ölümü bakınız nasıl anlatıyor:

“Ölüm güzel şey, budur perde ardından haber/Hiç güzel olmasaydı ölür müydü Peygamber!”

Hasılı önceki gün “Ölmüş” etiketiyle aslında muhalifler öldü, hem de manen! "Yaşayan ölü" olmak ne fena bir şeydir! Öyle değil mi?

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.