Hoş bir başarı öyküsü

A -
A +
Tesadüfen tanıştım Kaan Demirağ ile. Anlattıkları tam bir başarı öyküsüydü. Çok etkilendim. Okuyun, siz de gururlanın...
Türkiye'deki AVM sayısı 342'yi buldu ve bunun 112'si İstanbul'da. Anadolu'da hâlâ açılıyorsa da İstanbul'da eski hızı yok artık; doydu. Hatta bazı bölgelerde AVM enflasyonu var. Adım başı AVM.
Güvenli olması, aranılan her şeyi içinde bulundurması, mağazaların yanı sıra yeme içme ve eğlence mekânlarının fazla olması ailelere cazip geldi ve bu ilgi AVM sayısını arttırdı.
AVM'lerin ilk açıldığı dönemlerde mağazalar, orada yer almak için birbirleriyle yarış ediyorlardı. Tüketiciye ulaşmanın en kestirme yoluydu çünkü. AVM sayısı artınca yine yer aldılar ama bu sefer; satıştan çok prestij içindi bu yer alışlar. Kiralar yüksekti ve masraflarını karşılamakta zorlanıyorlardı. Adım başı AVM ve her AVM'de aynı mağaza... Başka ne beklenirdi ki? Mağazalar, AVM'nin birinde kaybettiğini diğerinden kazandığıyla dengeledi ve açılan her alışveriş merkezinde yer almaya devam ettiler.
AVM'ler de birer canlı organizma nihayetinde. Yenileniyor, günün şartlarına göre pozisyon alıyorlar. Kimi çocuk konseptini öne çıkardı, kimi ailelere yönelik etkinliklere ağırlık verdi, kimi eğlence temasını işledi ve kendini yeniledi, yeniliyor. Mağazalar da bu yeni oluşum karşısında kendilerini yapılandırmaya başladılar.
AVM'lerde bir de yeme-içime mekânları var. Bu konu önemli. Kocaman bir parantez açmak lazım burada. AVM'lerin en popüler yeri oralar çünkü. 3-5 saat AVM'de vakit geçirenler var. Acıkıyorlar tabii. Ayrıca, "bir şeyler atıştırır sonra sinemaya giderim" diyenler de var. Dolayısıyla AVM'lerdeki restoranlar daima dolu. Çoğu fast food türü restoran bunlar ve ekseriyeti yabancı marka.
Önümüzdeki günlerde en büyük değişimin bu fast food restoranlarında olacağı kanaatindeyim. Her ne kadar hızlı tüketim yeri, "ye ve çık" mekânları ise de tüketicinin bir damak zevki var. Bu restoranların bir kısmı müdavim sayısını artırırken, bir kısmı da silinip gidecek mutlaka. Piyasanın kuralı bu.
Geçen gün HD İskender'in Metro City AVM'deki restoranına gittim. Döner ve köftelerini beğendiğim için arada bir uğrarım. Bu gidişimde HD Group Yönetim Kurulu Üyesi Kaan Demirağ ile tanıştım. Benim ilgi alanım yiyeceklerinin lezzetiydi sınırlıydı ama öğrendiklerim, firmaya duyduğum hayranlığı arttırdı. En büyük Türk restoran zinciriymiş mesela. Bilmiyordum. HD İskender'in dışında HD Döner, Pidem, Tadım Pizza, Burger House de aynı zincirin halkalarıymış. Onu da bilmiyordum. Çoğu fast food restoranı ve AVM'lerde hizmet veriyor; belki de ondandı ama hiçbirini bilmiyordum.
Toplam 150 şube, 2 bin çalışan ve 240 milyon TL ciro. Senede 17 milyon kişi gelip yemek yiyormuş bu restoranlarda ve  önemli bir kısmı müdavim.
Mutfağı gezdim. Fırınlar, ocak, bulaşık makinesi... her şey son teknoloji ve usulüne uygun kullanılıyor. Et ve tereyağı kendilerine özel ve titizlikle seçiliyor.
Kaan Demirağ, personelin eğitimine önem verdiklerini ve cironun yüzde 3'ünü eğitime ayırdıklarını söyledi. Sürdürülebilir olmanın şartlarını harfiyen yerine getiriyorlar yani. Bir Türk markasının ayak sesleriydi bu şahit olduklarım.
31.10.2014
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.