Hak mücadelesinden heykel dikmeye uzanan yol

A -
A +

BDP lideri Demirtaş 'Öcalan'ın heykelini dikeriz' demiş. Bu ülkenin 80 yıllık baskıcı düzeninin ezilenlerinden olan Kürtlerin hak mücadelesini yapmak iddiasıyla yola çıkan Kürt siyasetinin vardığı menzil bu: Tek adam ideolojisi ve vesayeti... 2004'den sonra, 'Kürt meselesi siyaset yoluyla tartışılmalı ki, askerî ve ideolojik vesayet bu mesele üzerinden güç devşirmesin' dendi. Hak mücadelesi yaptıklarını söyleyenlere 'teröre, silahlı mücadeleye kuyruk olmayın, gelin siyaset yapın, hak talebinizi, itirazınızı siyasi mecrada yapın' dendi. Kürt siyasetinin görünen tek siyasi taşıyıcısı olan BDP'nin 'mücadeleyi silahtan siyasete dönüştürmesi' için umutlar bağlandı. AK Parti hükümeti ve bilhassa Başbakan Erdoğan 2009'a kadar buna uğraştı, BDP'yi siyasi muhatap olarak almaya gayret sarf etti. Mahut Habur açılımını da bu muhataplığa güvenerek başlattı. Lakin, Kürt meselesini siyasete taşıması umulan BDP, PKK'nın propaganda taşıyıcısı olmaktan öteye gitmedi. Bugün geldikleri yer de 'çözümün önünü ölümle tıkamaktan' başka bir şey değil... Hükümetin anadilde savunmayı yasalaştırmak ve müzakereyi tekrar başlatmak için gayret sarf ettiği 'yeniden çözüm sürecinin' ucu görünür görünmez, PKK'nın açlık grevlerini sürecin önüne duvar gibi çıkarmasına itiraz etmediler. İtirazı bırakın, anadilde savunma yasası Meclis'e geldiği gün BDP'li milletvekilleri açlık grevine başlayarak 'biz çözüm değil ölüm istiyoruz' dediler. Halbuki Hükümet, bu toz duman arasında, Kürtlerin de sevinmesi gereken çok önemli bir düzenlemeyi daha yasalaştırdı: Yerel yönetimleri güçlendiren Büyükşehirler yasası Meclis'ten çıktı. AK Parti, Kürt meselesinin haklar ve özgürlükler temelinde çözülmesi için iki dev adım olan bu düzenlemeleri, seçmenin milliyetçi tepkilerini de göze alarak yaparken, hak mücadelesi verdiğini söyleyen BDP ne yaptı? 2009'da Habur'da ne yaptıysa, aynısını: PKK'nın propaganda aleti olarak çözümün önünü tıkadı. Bu meselenin gerçekten sulh ve salah ile çözülmesini isteyen, bu ülkenin Kürt yurttaşları şunu artık idrak etmeli: Eğer çekilen acıların sona ermesi ve barışın kalıcı olarak gelmesi isteniyorsa, bu BDP'ye rağmen olacak. Kürtlerin kendilerini, ölümle, acıyla ve savaşla istismar eden BDP'nin vesayetinden kurtarmaları gerekiyor. Tek adam ideolojisine dayanan bir düzenin vesayetçi baskısıyla yıllarca acı çeken bir toplumun kendisini başka bir vesayetçi statükoya mahkûm etmesini anlamak mümkün değil... >> Kelam-ı Kibar "Haset edenin sevgisi sözde kalır. Kinini işlerinde gizler. Adı dost, yaptığı düşmancadır." Hazret-i Ali radıyallahü anh

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.