Geçerken uğrar, Kürt sorununu da çözeriz!

A -
A +
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, “Batman’a düğüne giderken Diyarbakır’a uğramış...”
“Uğramış” diyorum. Çünkü İmamoğlu ve ekibi en baştan itibaren “destek ziyaretini” böyle duyurmayı tercih etti.
HDP’li belediye başkanlarının görevden alınmasından hemen sonra, İmamoğlu sosyal medyadan tepki göstermişti.
Ardından da danışmanları gazetecilere, İmamoğlu’nun daha önceden Batman’da bir düğüne katılmak için söz verdiğini ve doğrudan Batman’a uçuşu planlayamadıkları için Diyarbakır’dan geçerken görevden alınan başkanlara da bir ziyaret gerçekleştirebileceklerini duyurmuşlardı.
Aslında Batman’da havaalanı var. Uçak saatlerinin denk gelmemesi de söz konusu olamaz.
Doğrudan uçuş planlanamadığı söylemi üzerinden, “geçerken uğramak” temasının özel olarak kurgulandığı açık. Çünkü ziyaretin yapılacağı daha kayyum atanır atanmaz HDP seçmenine duyurulmuştu.
Ziyaret ise haftalar sonra gerçekleşti.
“Geçerken uğramak” meselesinin altını niçin çizdiğimi izah edeyim. Çünkü İmamoğlu’nun Diyarbakır’a gitmesi geçerken öylesine yapılan bir ziyaret değil.
Önümüzdeki günlerde CHP’nin yeni bir “Kürt raporu” açıklayacağı duyuruldu. Bu açıklama ile birlikte CHP’nin bir “çözüm süreci” önereceği medyada tartışılmaya başlandı.
Yeni açıklanacak metinin, SHP’nin “1989 Kürt raporu”ndan bu yana ikinci önemli rapor olacağı söylenerek, bunun üzerinden bir beklenti oluşturuluyor.
Kamuoyu hazırlanıyor. CHP buradan bir siyasi kazanç elde etmeye çalışıyor.
Aslında CHP Kürt meselesiyle ilgili erken cumhuriyet dönemi politikalarının üzerini örtmeye çalıştığı gibi, iki senedir son 25 yılda bu konuda izlediği politikaları da perdelemeye uğraşıyor.
CHP’nin ileriki günlerde yayınlayacağı rapor, 1989 raporundan sonra ikinci rapor değil. CHP son 30 yıllık dönemde de Kürt meselesi ile ilgili irili ufaklı farklı raporlar yayınladı.
Örneğin bunlardan biri, çözüm sürecinin devam ettiği dönemde, “22 Soru 22 Cevap: CHP’nin Kürt Sorununa Bakışı Çözüm Önerileri” başlıklı rapordu.
Raporda somut çözüm önerileri yoktu. Sadece, o dönemde yürütülen çözüm süreci ile ilgili özellikle Kürt toplumunda oluşan “CHP de bir şey söylesin” beklentisine cevap için günü kurtarmaya dönük genel geçer ifadelerdi. İleride CHP’ye “bu konuda ne yaptın” diye sorulduğunda, “22 maddelik çözüm önerimizi ortaya koyduk” demek için yazılmıştı.
Son aylarda da zaten bunu çokça ifade ediyorlar.
CHP’nin sadece terör sorunu ile değil, gerçekten Türkiye’nin dış politikasından, ekonomiye, eğitimden ve çevreye kadar sahici sorunlarla ilgili derli toplu çerçevelendirilmiş bir önerisi ya da uzun dönemli yol haritası yoktur.
CHP, günü kurtarmaya yönelik ve ileride “biz bu konuda aslında şunları söylemiştik” demek için siyaset yapar. Ayrıca parti içi hizipleri bir arada tutabilecek çerçevede politik söylemler üretildiği için, önemli politika alanlarında sahici bir duruş da sergilenmez.
Sadece politika alanları ile değil, CHP’liler de günlük aktif siyasette benzer bir siyaset tarzı izlerler.
Hatırlayalım. 8 Kasım 2008’de CHP lideri Kılıçdaroğlu ile HDP’li Ahmet Türk Ankara’da bir otelde gizlice ittifak planını görüştüklerinde, bu görüşme kamuoyundan saklanmıştı.
Seçim döneminde, CHP’nin HDP ile seçim ittifakı ya da iş birliği yaptığı söylendiğinde de, parti yetkilileri ittifakı uzun süre reddetmeyi tercih etmişlerdi.
Şimdi artık iki parti arasındaki ittifak ve iş birliğini saklamıyorlar.
Ama hâlâ “takiye siyaseti”ni de yedekte tutuyorlar. İmamoğlu’nun Diyarbakır ziyaretini de “geçerken uğradık” diye kamuoyuna duyurmayı tercih ediyorlar. Hâlbuki, planlanmış, programlanmış ve hangi hediyenin verileceğine kadar her ayrıntısı düşünülmüş bir ziyaretti.
Kamuoyunda, İmamoğlu’nun bu tür Türkiye gündemini işgal eden ziyaretlerinin ağırlığını şimdilik hafifletmek ve ileride konjonktür değişirse siyaseten bir manevra alanı bırakmak için böyle bir yolu denediği açık.
Mustafa Kemal Atatürk’ün fotoğrafının hediye olarak götürülmesi de bu manevra alanı için yedeklenmekte.
İmamoğlu ve CHP’liler zamanın ruhunun, “post truth” söylemlerle süslenmiş popülist siyasete imkân verdiğini görüyorlar. Dolayısıyla, hakikat ve gerçeklikle pek ilgilenmedikleri gibi sahicilikle falan da pek zaman kaybetmiyorlar.
Geçerken bir uğrayıp, birkaç saatte Kürt meselesini de çözüveriyorlar!..
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.