Türkiye'yi çözüm süreciyle sıkıştırıyorlar

A -
A +
Ankara'da gündem hızla ilerliyor. Hükümet bir yandan Irak ve Suriye sınırımızda devam eden ve ülkemizi etkileyen gelişmeleri takip etmeye ve yönlendirmeye çalışırken içeride de bütün gücüyle çözüm sürecini ilerletmeye, güven-huzur ve istikrarı sağlamaya çalışıyor. Ama bir yandan da 2015 seçimlerinin ön hazırlıkları başlamış durumda. Bu hafta Meclis'te güvenlik reformu ile diğer bazı düzenlemeleri içeren yaklaşık 54 maddelik Torba Yasa gündeme gelecek. Terör olayları ile sarsılan İspanya-İngiltere ve ABD'de, Almanya'da güvenlik güçleri hangi yetkilere sahiplerse Türkiye'de de benzer düzenlemeler yapılacak...
Bir bardak suda fırtına koparan, şehirlerimizi savaş alanına çeviren, her yeri yakıp-yıkıp sonra da elini kolunu sallayarak dışarıda dolaşan Vandallara artık seyirci kalınmayacak. Herkes yaptığının cezasını çekecek. Belediye otobüsünü yakan ambulansları okulları-iş yerlerini ateşe veren vicdansızlar artık bunları yapmadan önce kırk kez düşünecekler. Kamu otoritesi çapulcular karşısında eli-kolu bağlı aciz durumda kalmayacak. Medeni ölçüler içerisinde protestoya, yürüyüşe sesini duyurmaya dikkat çekmeye, bağırmaya, çağırmaya, şiddet içermeyen ve başkalarına zarar vermeyen demokratik her türlü eyleme, hak arayışına evet; ama şiddet içeren, yakan-yıkan başkalarının özgürlük alanına zarar veren her türlü eyleme hayır demeliyiz. Bu kanuni düzenlemeden sonra TBMM'de 2015 yılı bütçe maratonu başlayacak. Yılbaşına kadar Meclis bütçe görüşmeleri ile uğraşacak zaten. Şubat 2015'ten itibaren de Türkiye seçim atmosferine giriyor. 2015 yılının ilk yarısında seçimin propaganda süreci dahil bitirilmesi gerekiyor. Ülkenin uzun süre seçim atmosferinde kalması iyi bir durum değil. Bu nedenle 7 Haziran 2015'te yapılacak genel seçimlerin nisan sonu veya mayıs ortalarına çekilmesi düşünülüyor...
Ekonomi yönetimi ve iş dünyası bu seçim atmosferinin 3 aydan daha fazla sürmemesi gerektiğini söylüyor. Yani Türkiye seçimi bir çeyrek yıla sığdırabilmeli. Seçim tarihinin, mayısın ilk haftalarına alınması uygun olur diye düşünenlerdenim.
Diğer yandan Ankara güney sınırlarımızda meydana gelen gelişmeleri yakından izliyor. Amerika IŞİD ile mücadelede önceliğini Irak'a vermiş durumda. IŞİD'in Suriye'deki faaliyetleri onları çok ilgilendirmiyor. Kuzey Irak yerel yönetiminin ve Türkiye'nin baskısı ile Kobani'deki IŞİD saldırılarına havadan müdahale eden ABD yönetimi Esad rejiminin katliamlarını durdurmaya yönelik bir niyet taşımıyor. IŞİD gibi vur-kaç taktiği uygulayan ve sıkışınca meskûn mahallere sığınan bir yapının hava harekâtı ile mağlup edilmesi imkânsız. Ama başta ABD olmak üzere koalisyon güçleri kara harekâtı yapacak unsurlar göndermeyeceklerini açıklıyorlar. Peki IŞİD'e karşı bu mücadeleyi kim yürütecek? Irak'ta Irak ordusu ile peşmerge, Suriye'de ise koalisyonun silah ve teçhizat-istihbarat yardımı yaptığı PKK-PYD ve Özgür Suriye Ordusu'na bu işi yaptırmaya çalışıyorlar. Ama bunlarla başarı elde edemeyeceklerini ve IŞİD'i durduramayacaklarını da gayet iyi biliyorlar. Bu nedenle Türkiye'yi de işin içine sokmaya çalışıyorlar. Türkiye böyle bir oyuna gelmemelidir. Koalisyon güçleri ile birlikte hareket etmeli, tek başına bir adım atmamalıdır.
Türkiye bir yandan IŞİD bir yandan da Esad zulmüne uğrayan tüm gruplara her türlü insani desteği sağlamalı, yardım etmeli. Ama BM kararı olmadan veya meşru müdafaa hakkı doğmadan güney sınırlarımızdan karşı tarafa savaşmak için muharip güç göndermemelidir. Türkiye güvenli bölge tezinin bir an önce hayata geçirilmesini sağlamalı ve göçmenleri bu güvenli bölgelere taşımalıdır. Bu güvenli bölgeler BM'nin sorumluluğuna verilmelidir.
Birileri Türkiye'yi IŞİD ve Esad'la mücadelede öncü piyade yapmak istiyor. Hükümet buna direnince çözüm süreci üzerinden Türkiye'ye baskı yapılıyor, hükümet köşeye sıkıştırılmaya çalışılıyor. Kobani kalkışmasını planlayanların hedefini herkes fark etsin. Bu yerli bir oyun değil, HDP neden bu oyuna geldi? İnsaf, akıl-izan lazım bunlara...
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.