Yatırımlarda kamudan beklentiler

A -
A +
Soma faciasından sonra madencilikle ilgili birçok tedbir alındı, onlarca yasal düzenleme yapıldı, ama tüm bu çabalar Ermenek'teki kazayı önleyemedi. Bütün dikkatimizi Ermenek'teki olaya yönlendirmişken Bartın ve Zonguldak'tan kötü haberler geldi. Biz enerji fakiri bir ülkeyiz. Petrol ve doğalgaz rezervlerimiz yok, enerjide dışa bağımlıyız. Bu bağımlılık yüzünden her yıl milyarlarca dolar cari açığımız oluşuyor. Söz konusu açık ekonomimizi kırılgan hâle getiriyor. Cari açığı azaltmak için enerjide dışa bağımlılık oranımızı düşürmemiz lazım. Bu maksatla yer altı  kaynaklarımızı değerlendirip ekonomiye kazandırmamız gerekiyor.
Yani biz kömürü çıkarmak zorundayız. Ama medeni dünya bu işlemi hangi yol ve yöntemlerle hangi standartlarda yapıyorsa biz de benzer seviyeye ulaşmalıyız. Bu maksatla yapılması gereken işler, atılması gereken adımlar var. Madencilikte özel sektörün yaptığı çok önemli hatalar var. Onlara önceki yazılarımda değindim. Ama işin bir boyutunda da kamu yer alıyor. Kamunun da birçok eksiği ve hatasına şahit oluyoruz. Eğer kamu özellikle kömür işinde üzerine düşenleri yapmaz ise ya bu kazalar-belalar devam eder ya da kömür sektörü biter. Özel sektör kâr elde etmediği bir işi yapmaz. Bu, doğaldır. Kamu özellikle kömür madenciliğinde özel sektörün makul kârlar elde edebilmesinin şartlarını hazırlamalıdır. Kamu kömür işçisinin çalışma süresini 8 saatten 6 saate indirirken ve buna ilave haklı olarak yerin adlında çalışan insanlara yeni imkânlar sağlarken, işletmecinin bunları nereden karşılayacağını hesap etmek durumundadır. Eğer hesap etmez ise işletmeci; iş güvenliği-işçi sağlığı ve benzer maliyetlerden kısarak veya başka yasal olmayan yollarla bu ilave maliyeti karşılamanın yollarını arayacaktır. Akıllı devlet buna fırsat vermez. Kamu, kömürün çıkarılıp piyasaya arz maliyetlerini bilmektedir veya bilmelidir. Bu maliyetlerin üzerine eğer işletmeciye makul bir kâr payı bırakılmaz ise bu sorunlar çözülemez. Aynı sorunlar inşaat sektöründe de var. Kamunun iş yaptırma tercihi ciddi sorunlar doğuruyor. Kamu ihalelerinde en düşük teklifi veren firmalara iyi bir sorgulama yapılmadan iş veriliyor. Çok düşük fiyatlarla iş alan firmalar ya kalitesiz işler yapıyorlar ya da iş sağlığı-iş güvenliği-çevre hassasiyeti gibi maliyetlerden kaçarak iş yapmaya çalışıyorlar ya da işin sonunda batıyorlar. Kamunun belirlediği birim fiyatlar maalesef son iki yıldır piyasa fiyatlarının altında kalıyor. Enflasyonu aşağı çekme çabaları kamunun fiyat farkı işlemlerini engelliyor. Uzun süredir fiyat farkı kararnameleri çıkmıyor. Yüzlerce işveren iflas erteleme kararları almış durumda.
Yüksek kâr marjları ile devletin parasını çar-çur etmeye hepimiz karşıyız. Ama makul kâr taleplerini karşılamalıyız. Bunu yapmaz isek ahlaksızlıkların, yanlışlıkların yollarını açmış oluruz. "Özel sektöre kömürü en ucuz rakamla çıkarttırayım veya özel sektörden kömürü en ucuz rakama alayım, gerisi beni bağlamaz" anlayışı sosyal bir devlete yakışmaz. Bazı kamu görevlilerinin sermaye düşmanlığı veya her girişimciye 'hırsız' gözü ile bakmaları müthiş canlar yakıyor. Hâlâ ülkemizde ekonominin en büyük aktörü devlet. Eğer devlet bu alanı makul kâr elde etme esaslarına göre düzenlemez ise Allah göstermesin daha çok kazalar yaşarız. Kalitesiz işlerimiz olur ya da çoğu insan kapıya kilidi vurur.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.