Cemaat değil paralel yapı

A -
A +

Geçtiğimiz hafta Sayın Başbakan'ı TGRT Haber'de yayınlanan "Neler Oluyor?" programında konuk ettik. Gündemdeki tüm başlıklarla ilgili kendisine sorular yönelttik. Sorularımıza son derece samimi ve net cevaplar aldık. En hiddetlendiği soru herhalde paralel yapı ile ilgili olandı. Son günlerde paralel yapıyı destekleyen bazı yayın organları MGK'da alınan bir kararla bundan böyle tüm cemaat ve tarikatların fişleneceği, izleneceği ve faaliyetlerinin mercek altına alınacağı mealinde bir haber yayıyorlardı. Bu konuyu sorduğumuzda hem çok hiddetlendi hem de detaylı açıklama yapma ihtiyacı hissetti. Cemaatlerin ve tarikatların hizmetlerine, faaliyetlerine yönelik bir kısıtlama getirme veya mercek altına alma gibi bir kararlarının asla olmadığını söyledi. Anladıklarımı sizlerle de tekrar paylaşayım...

Cemaatler-tarikatlar din ve diyanetlerini öğretmek, yaymak, yaşamak ve yaşatmak için uğraşırlar. Cemaat poliste, yargıda, devlette yapılanmaz. Halkın verdiği egemenliği kullanma yetkisine ortak olma veya ele geçirme ihtiyacı hissetmez. Eğer bir grup veya yapı, bunları yapıyorsa onun adı cemaat değildir. Onun adı paralel yapıdır. MGK'da alınan karar paralel yapı ile mücadele kararıdır, cemaatlerle ilgili bir karar değildir. Cemaatler dahil her türlü sivil toplum hareketi özgürdür, kısıtlanmaz. Bilakis teşvik görür...

Başbakan Davutoğlu, Gülen hareketini bir cemaat veya sivil toplum hareketi olarak görmüyor. Bu hareketi, milletten meşruiyetini almadan devleti ele geçirmeye çalışan ve birtakım dış güçlerin de kullandığı bir hukuksuz yapı olarak görüyor. Böyle bir yapı ile mücadele için MGK'nın karar almasından daha doğal ne olabilir? MİT tırlarına düzenlenen operasyonun perde arkası ile Mavi Marmara olayı ve İsrail ile ilişkiler konusunda düşündükleri ortaya çıktıkça bu yapının cemaatle ilgisi olmadığı daha net anlaşılıyor. Bu paralel yapı suyu bulandırarak diğer cemaatleri de kendi paralelinde göstermeye çalışıyor. Sayın Başbakan Davutoğlu bu durum için, "Paralel yapıya cemaat demek gerçek cemaatlere hakaret olur" diyor...

Hükümetin cemaatlerden beklentisi; kendi faaliyet alanlarının dışına çıkmamaları ve kendilerine dua etmeleri. Başka bir beklentileri yok. Cemaat cemaatliğini hükümet de hükümetliğini yapacak.

Sayın Davutoğlu ile yaptığımız programdan sonra bende şu kanaatler oluştu: Başbakan Davutoğlu hem çözüm sürecinde hem de Alevi kardeşlerimizin sorunlarının çözümünde son derece samimi. Diyaloğa-konuşmaya-tartışmaya ve istişareye açık. Şiddete, silaha başvurulmadığı ve kamu düzeni bozulmadığı sürece her şeyi konuşmaya, istişare ile çözmeye açık...

Amacı 'üzüm yemek' olanlarla yol almaya, problem çözmeye hazır. Alevilerle ilgili AHİM kararını kendisine hatırlattığımızda, "AİHM istiyor diye bir şey yapmayız. Kardeşlerimizin hakkı olduğu için yaparız. Dışarının aklına-müdahalesine ihtiyacımız yok. Biz kardeşlerimizle oturur, konuşur ve gereğini yaparız" dedi. Ben Sayın Davutoğlu'nu hem Alevilerin sorunlarının çözümünde hem de çözüm sürecinin başarıya ulaştırılmasında çok kararlı ve samimi gördüm.
"Komşu ülkelerle sıfır sorun" hedefi ile kafa bulan ahmaklar umarım Sayın Davutoğlu'nun Atina ziyaretini takip etmişlerdir.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.