Çözümde iyi polis-kötü polis

A -
A +

PKK'nın sözde gençlik yapılanması ile Hüda-Par yanlıları arasında çıkan olaylarda şu ana kadar 3 kişi yaşamını yitirdi. Birkaç gündür fırın ve eczaneler dışında esnaf kepenk açmadı. İlçede gergin bekleyiş sürüyor. Güvenlik güçleri ilçeye hakim durumdalar. Cadde ve sokaklara Öcalan posterleri asmışlar. HDP Eş Başkanı Demirtaş, "Cizre'deki olay muhtemeldir ki, iki tarafın içine sızma yapmış ve bilinçli bir şekilde katliam ortamı oluşturmak isteyen güçlerin tezgâhı-oyunudur" demiş.

Çözüm sürecinde ne zaman sona yaklaşılsa provokatörler hemen devreye giriyor ve sürece dinamit koyuyor. Her seferinde de HDP ve PKK "Bunlar bizden değil, bizim kontrolümüzdeki unsurlar değil" açıklamasını yapıyorlar. Kandil'in "Kamu düzenini bozmayız" sözünün mürekkebi kurumadan Cizre'de yaşananlar ortada. PKK'lılar, Hüda-Par'lıların yoğun olduğu Nur Mahallesi'ne saldırdılar. Evleri ateşe verdiler. Önceden tespit ettikleri anlaşılan evlere kurşun yağdırdılar. Cizre Belediyesi yakılan evlere itfaiye göndermemiş.

PKK'lılar belediyeye ait iş makineleri ile Nur Mahallesi'ne giden yollarda hendekler kazmış. Teröristlerin belediyeye ait binalardan ateş açtığı söyleniyor. Tüm bu gelişmelerden sonra Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, haklı olarak şu değerlendirmeyi yaptı: "Hani Kandil karar almıştı? Hani yüzünü kapatanlar, molotof atanlar onlardan değildi, ajandı?"

Çözüm sürecinde her şey yolunda derken birileri yüzlerini kapatıp, molotof attı. İnsanların evlerini yakmaya çalıştı. Bu PKK'lılar Kandil'e "Ben sizi tanımıyorum mu?" diyorlar. Yalçın Hoca yerden göğe kadar haklı. "Bunlar ajan olabilir" diyen Demirtaş'a sormak lazım, yangına müdahale etmeyen ve PKK'lıların emrine belediyenin iş makinelerini veren ve onlara yataklık eden belediye başkanı da mı birilerinin ajanı? Eğer bu Kandil ve HDP'nin iradesi dışında oynanan kirli bir oyunsa belediye başkanı ve Cizre'deki HDP'lilerin bu oyunun göbeğinde ne işleri var? Bizi enayi yerine koymayın beyler... "Çözüm süreci başarıya ulaşacak" diye ödünüz kopuyor. Bırakın barış, çözüm, kardeşlik gibi süslü ve samimiyetsiz reklam kokan sözleri. Çözüm sürecinde sona yaklaşıldıkça maskeleriniz düşüyor. Ben Türk ve Kürt halkının, bölge insanının, Hükümetin, devletin kısmen İmralı'nın ve HDP'nin bir kanadının dışında kimsenin çözüm süreci konusunda samimi olduğuna inanmıyorum.

Demirtaş'ın başını çektiği HDP'de önemli bir grup, KCK ve Kandil'in çözüm süreci konusunda rol yaptıklarını ve sürecin başarıya ulaşmasını istemediklerini düşünüyorum. Eğer bu süreç başarıya ulaşırsa halkın inanılmaz desteği, hükümetin siyasi becerisi ve cesareti, devletin kararlılığı sayesinde olacaktır. Öcalan'ın desteğini de önemsemek lazım. Kandil ve HDP'nin bu süreçle ilgili gerçek duruş ve düşüncelerinin net olarak bilinmesine ihtiyaç var. Kandil'in talimatı, HDP ve KCK'nın desteği olmadan Cizre'de yapılanları kimse tek başına yapamaz.
Son Cizre olayı da gösteriyor ki Hükümetin çözüm sürecinin muhataplarını genişletmesi-çoğaltması doğru bir karardır. PKK-HDP bu karardan rahatsız olduğu için kendileri dışındaki her türlü siyasi ve sosyal gruplara hayat hakkı tanımıyorlar. Onları baskı altına alıp susturmaya ve bölgeden göç ettirmeye çalışıyorlar. Kendileri dışında hiçbir siyasi fikrin yeşermesine ve yayılmasına tahammülleri yok. Bazı HDP'liler ve Kandil çözüm süreci konusunda ikiyüzlü davranıyorlar. Ama kimse de bunu yemiyor artık. Sayın Davutoğlu'nun Urfa'daki toplantısı birilerini ciddi rahatsız etmişe benziyor. İyi polis-kötü polis oynamayı bırakın. İnsanlar ölmeye devam etmesin artık.

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.