Paris yürüyüşünün faydası var mı?

A -
A +
Paris'te hiçbir şeyden habersiz 17 masum insanın hunharca katledilmesi yaklaşık bir milyon insanın ve 50'ye yakın ülkenin hükümet veya devlet başkanının katılımı ile protesto edildi. Küresel terörle ortak mücadele için çok güçlü bir mesaj verilmiş oldu. Kırk yıldır terörden çok çekmiş ve çekmeye devam eden Türkiye'nin bu yürüyüşün en ön saflarında Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun katılımı ile yer almış olması terör konusunda hassasiyetimizin gösterilmesi açısından doğru bir tercih olmuştur.
Türkiye açısından Paris'te katliam yapanlarla, Sultanahmet'te canlı bomba patlatanların bir farkı yoktur. Türkiye'yi El Kaide, El Nusra ve IŞİD  gibi radikal terör örgütlerin arkasındaymış gibi göstermeye çalışanlar ya cahil ve dünyadan habersizdir ya da bu suçlamayı bilinçli yapıp ülkemizi köşeye sıkıştırmaya çalışan Türkiye düşmanlarıdır. Bunca acı tecrübeden sonra hangi gerekçeyle olursa olsun Türkiye'nin herhangi bir terör örgütüne müsamaha göstermesi düşünülemez. Bu, Türkiye'nin kırk yıllık mücadelesini ve duruşunu inkâr etmek olur. Bakmayın siz İsrail lobisinin ve Esad rejiminin hedef şaşırtmak ve küresel ölçekte zor durumda bırakmak için yaptıkları "Türkiye El Nusra ve IŞİD gibi örgütlere destek veriyor" yakıştırmalarına. Bu iddialar akıl dışı, özellikle de Sayın Erdoğan'ı hedef alan kapkara bir propaganda. Bu pespaye yalanın yayılmasını İsrail lobisine destek veren paralel yapının yayın organları ile Neoconlar'ın yayın organları sağlıyor.
Paris'te elliye yakın ülkenin liderlerinin bir milyon insanı arkasına alarak terörizme meydan okuması dünyanın uzun süredir görmeyi arzuladığı çok önemli ve değerli bir tablodur. Ancak bu tablonun bir anlam ifade edebilmesi ve kalıcı olması için Batı dünyasının samimi olması ve çifte standartlı uygulamalardan derhal vazgeçmesi gerekmektedir. Yani İsrail'in Gazze'de çocukların üzerine bomba atmasına ve Esad diktatörünün katliamlarına göz yumar sessiz kalırsanız, bu tür terör faaliyetleri Orta Doğu'da veya Türkiye'de olduğunda aynı ağırlıkta tepki vermeyip cılız mesajlarla işi geçiştirirseniz bugün yaptığınız yürüyüşün hiçbir faydası ve anlamı olmaz.
"Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın" anlayışını derhal terk edip "İnsanlığa zarar veren her yılan benim için de tehlikelidir ve saf dışı edilmelidir" noktasına gelinmesi gerekmektedir. Büyük devletler artık küçük hesaplardan vazgeçmelidir. Bunu en iyi bilenler Ruslara karşı El Kaide'yi kullananlardır. Uluslararası küresel rekabette terörizmi bir araç olarak kullanmak insanlık suçu olmalı ve ağır yaptırımları olmalıdır.
Ülkemize karşı PKK terörüne destek veren, DHKP-C'ye müsamaha gösteren Batılı bazı devletler son Paris olayını da dikkate alıp bir daha neye hizmet ettiklerini düşünmelidirler. Kobani'deki gelişmeleri bahane ederek 40'ın üzerinde insanımızın ölümüne Paris'tekine benzer bir tepkinin gösterilmesini beklemek hakkımız değil mi? Paris'te kaybettiğimiz 17 candan ne farkları var? Bu çifte standartlı yaklaşım terk edilip gerçekten ortak hareket edilmediği sürece Paris'teki "Teröre karşı Cumhuriyet yürüyüşünün" bir anlamı ve etkisi olmaz. O durumda da korkarım ki Allah göstermesin daha birçok Paris, Londra ya da İstanbul yürüyüşü yapmak zorunda kalırız.
Kalemin silahtan daha güçlü olduğuna insanlığı inandırmalıyız Küresel irade bunu gerçekleştirebilir. Yeter ki küresel aktörler ve BM'nin beş daimi üyesi terörizmle mücadele konusunda samimi olsunlar, insanlığı kaldırmasınlar. İşte o zaman gerçekten terörizm insanlık için bir tehdit olmaktan çıkar. Kimse kimseyi kandırmasın artık. Yoksa daha teröre ortak bir tanım bile getiremeyenlerin yürüyüşlerde fotoğraf vermesi hiçbir şeyi değiştirmez. Ancak günü kurtarır.
UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.