Paris saldırısı ve güzel bir açıklama

A -
A +

ABD Büyükelçisi John R. Bass, CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu'nu ilginç bir zamanda ziyaret etti. Seçimler yaklaştıkça AK Parti karşıtı koalisyonun çalışmaları hızlanıyor. İçeride ve dışarıdaki AK Parti ve Erdoğan karşıtları, Haziran 2015 seçimlerinde AK Parti'nin oylarının inişe geçmesini sağlamak için her türlü imkânı kullanacaklar. Zıt odaklar, beş benzemezler 'Erdoğan karşıtlığında' bir araya getirilecekler. Umarım Sayın Büyükelçinin ziyareti çok önceden planlanmış bir nezaket ziyaretinden öteye bir amaç taşımamıştır.

Medya patronu Rupert Murdoch, "Müslümanlar içlerinde büyüyen cihatçı kanserin farkına varıp ortadan kaldırana dek onlar da sorumlu sayılmalıdır" cümlesini sarf edecek kadar faşist bir yaklaşım sergiledi. Ünlü FOX grubunun sahibi bu zatın Nazilerden ne farkı var? Böyle hastalıklı ruh hâline sahip bu kişi ABD'de ve İngiltere'de önemli medya kurumlarını yönetiyor. Müslümanlar hakkında bu tür saçma duygulara sahip birisinin Türkiye ve AK Parti iktidarı lehinde veya bizimle ilgili tarafsız bir haber yapması mümkün mü? Batı'da bazı medya kuruluşlarının Türkiye ile ilgili yalan yanlış haber yapmaları ve AK Parti iktidarı ile ilgili olumsuz algı oluşturma çabalarının arkasında Murdoch gibi sermaye sahiplerinin parmağı var. İyi bakarsanız hepsini kısa sürede deşifre edersiniz. Bizim kelli felli yazarlarımız, aydınlarımız da bu maksatlı yayınları ölçü alıp onların ülkemizdeki borazanlığına bilmeden hizmet etmektedirler. Adı 'barış' olan bir dini terörle aynı cümle içinde kullanmayı bile kabul etmem. Fransa'da hiçbir şeyden habersiz 12 kişiyi katleden kafayla Murdoch'un bakışı arasında hiçbir fark yok. İkisi de hastalıklı ruh hâlinin dışa yansıması.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, Paris yürüyüşü ile ilgili olarak çok haklı bir soru sormuş. Tarafsız olan; insan olan, vicdanı olan herkesin içinden fısıldayarak sorduğu soruyu o her zamanki cesaretiyle yüksek sesle sormuş ve "İsrail Başbakanı hangi yüzle oraya gitti?" demiş. Bu soruya 'yanlış' diyenin vicdanı yoktur. Sahilde kumlarla oynarken katledilen Gazzeli çocukların kanı ellerine bulaşmışken, Filistin halkına karşı her türlü devlet terörünü uygulayan birinin o tabloda yeri olmamalıydı. Onun varlığı o barış tablosunu kirletti.

Batı'daki İslam karşıtları ve yabancı düşmanları bu saldırıyı Müslümanlar üzerine yıkmak ve İslam'la ilişkilendirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Katliamı gerçekleştirilenler Fransız vatandaşı. Orada doğup büyümüşler. Ama faturayı Müslümanlara kesmeye çalışıyorlar. İslam'ı bu işin mağduru hâline getiriyorlar.

Kendi vatandaşları Madrid'den İstanbul'a geliyor. Fransa-İspanya hattını sorgulamayanlar, Türkiye'ye "İstanbul'a gelen bu kişiler Suriye'ye niye geçti?" diye salakça sorular soruyorlar. "Türkiye'den Suriye'ye geçen cihatçıları engelleyin" diyorlar. Peki kardeşim siz onların ülkenizden ve batı başkentlerinden Türkiye'ye gelmesini engelleyemiyor musunuz da veya bunlarla ilgili Türk istihbaratını zamanında bilgilendirmiyorsunuz da, biz nasıl engelleyeceğiz? 950 kilometrelik sınırın her noktasına adam mı dikeceğiz? Bu saçma sapan bir suçlamadır. Türkiye, Esad'ın bombalarından kaçan çocuklara, kadınlara sınırlarını açık tutmak zorundadır. Bu, insan olmanın ve komşuluğun gereğidir.

Diyanet İşleri Başkanı güzel bir açıklama yapmış. Görmez Hoca, "Son 10 yılda İslam coğrafyasında 12 milyon insan katledildi. Geçen hafta Paris'te hiçbir müminin, hiçbir aklıselimin kabul etmeyeceği 12 insan öldürüldü. Ama 12 milyon insanın katline ses çıkarmayan insanlığın, 12 kişiye düzenlenen cinayet sebebiyle ayağa kalkmasını ibretle izledik. Vahşete dayalı ölümlerin; Şam'da, Bağdat'ta olmasıyla Paris'te olmasının farkı yoktur" diyor...

UYARI: Küfür, hakaret, bir grup, ırk ya da kişiyi aşağılayan imalar içeren, inançlara saldıran yorumlar onaylanmamaktır. Türkçe imla kurallarına dikkat edilmeyen, büyük harflerle yazılan metinler dikkate alınmamaktadır.